Huzur neydi? Tanımı herkes için farklı olan, ama insanların rahat olduğunu belirten duyguydu huzur. Benim huzurum ise kollarında olduğum sevdiğim adamdı. Temmuz, o günden sonra bir an bile yanımdan ayrılmamıştı. Yanımdan ayrılmakla kalmayıp, nereye gitsem peşimden geliyordu.
Bu durum her ne kadar sıkıcı olarak görünsede aslında çok güzeldi. Annesini kaybetmekten korkan küçük bir erkek çocuğu kadar bana düşkündü.
"Yankı, sana diyorum?" Düşüncelerimi bölen Melis'e döndüğümde hepsi bana bakıyordu. Buna kollarında bulunduğum sevgilimde dahildi.
"Ne diyorsun?" Gözlerini devirip, sevgilisinin kollarının arasından doğrulduğunda bakışlar Melis'in üzerinde yoğunlaşmıştı.
"Sen iyice aşk kuşu oldun başıma. Ne düşünüyorsan dediklerimi duymamışsın bile? Diyorum ki yeni açacağım kafenin adı ne olsun? Yaratıcı fikirlerin vardır senin."
Melis'in hayali her kesimden insanların güzel vakit geçireceği bir kafe açmaktı. Bunu istemindeki sebep normal kafelere gidildiğinde farklı tarzda, farklı ırklardan insanların sırf diğerlerinden farklı olduğu için göz hapsine alınıp, arkalarından veya yüzlerine karşı konuşulmasından hoşlanmıyor oluşuydu.
"Alâimisema." Hiç düşünmeden söylediğim isimle gözleri parıldayan Melis bir çığlıkla oturduğu koltuktan zıpladı.
"Yankı!! Harikasın!! Nasıl aklıma gelmedi ya. Alâimisema! Tabii ya!!" diyerek boynuma atladı. Tebessüm ederek karşılık verdiğimde kollarımdan tutulup çekildiğimde kimin çektiğini düşünmek hiçte zor değildi.
"Melis, git sevgiline sarıl. Benim sevgilimden uzak dur!" deyip kollarına çektiğinde itirazsız kollarına girdim. Elleri saçlarımda dolanırken kulağımın altında hissettiğim ritimle gözlerimi kapattım. Huzur, oydu. Onunla ilgili ne varsa benim huzurumdu, buna kalp atışları da dahil onda saklıydı.
Haftalardır Melis'in evinde kalıyorduk. Gündüzleri okula uğruyor, geceleri derslerin yoğunluğunu atmak için farklı mekanlara gidiyorduk. Bir zaman sonra ise Melis'in telefonla tacizleri nedeniyle ona geçiyorduk. Bu döngü böyle girmeyeceği benim evime taşınmayı düşünüyorduk. Hem okuyup, hem çalışarak kendimize ait bir yaşam kurmaya odaklanmıştık.
Bu kararımızı Melis'e söylemek için biraz çekinsemde benim mutlu olmam ona da iyi geleceğini bildiğimden huzuruma bir bakış atıp yerimizde toparlandık.
"Melis, sana bir şey söylememiz lazım." Gözleri önce Yankı'ya sonra bana baktı. Ne olduğunu anlamak istercesine bakışları aramız da gidip gelirken derin bir nefes aldım.
"Ne söyleyeceksiniz? Sinirlendirmeyin de beni." Soluklanıp sorgulayıcı bakışlarını üzerime sabitledi. Zorlandığımı anlayan Yankı söze girdi.
"Bak Melis, haftalardır buradayız ve sizin de kendinize özel bir düzeniniz ve hayatınız var. Bunu göz ardı edemeyiz. Bizim de kendimize özel bir hayatımız olmalı, yaşadıklarımız verdiğimiz sınavlarda gösteriyor ki biz Temmuz ile ayrılamayız. Bunun içinde kendimize ait bir yaşam alanımız olmalı." dediğinde Melis'in gözleri bir köşeye dalmış bakıyordu.
"Yani, bizim artık buradan ayrılmamız lazım Melis. Benim eve taşınmayı uzun zamandır düşünüyorduk, şimdi ise taşınmamak için hiçbir engelimiz yok." dediğimde nemlenmiş gözlerini bana çevirdi. Bu kıza karşı olan zaafım beni bitiriyordu. Verdiğim kararlarımı sorgulama ihtiyacı duyuyordum.
"Kırmızı, asma suratını. Görende ülke değiştiriyoruz sanacak. Biz seninle yaşamıyorduk ki, yine buluşmaya devam edeceğiz. Ben seni bırakmam Kırmızı, ne söz verdik biz seninle?"
"Yankı Kırmızı'yı bırakmayacak. Kırmızı Yankı'yı bırakmayacak!" Seslerimiz birbirine karıştığında tekrar kendisini kollarıma attı. Çok nadir yaptığı bir eylemi yapıyordu.
Kırmızı ağlıyordu...
Evet! Yeni bölüm ile karşınızdayım.
Bölümü uzun tutmak için elimden geleni yaptım, umarım bölümü berbat etmemişimdir.Oy ve yorumlarınızı görememek beni üzüyor.
Sadece belli kişiler yorum yapıyor.
Ben yorumlarınızı okumak istiyorum.☆Alâimisema: Gökkuşağı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JULY (bxb) ✔
Dla nastolatków•TAMAMLANDI• Ellerimi yanaklarına çıkarıp yavaşça okşadığımda gözlerinden akan yaşa tezat olarak tebessüm bahşetti bana. Yüzümüzde kurmayan yaşlar varken dudaklarımız birleşti. Kalbim yerinden çıkarcasına atarken kollarımı daha çok sardım boynuna...