Temmuz
Hayat ince bir ip, bizler ise o ipin üzerinde yürüyen cambazlar. Ama öyle usta cambazlardan değil, yürümeye yeni başlayan bebek misali adımlarımız hızlıdır. Desteksiz atılan adımlarla yürümek öğrenilmez.
Ben de adımlarımı desteksiz attım. Bu zamana kadar hep boşa kürek çektim. Boşa kürek çektiğimin farkında olmadan küreklerle asıldım.
Alpay ile orta okulda tanışmıştık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Aynı sırayı paylaşır, aynı tişörtü giyer, aynı tabaktan yerdik. Ayrılmaz ikili derler ya, biz o tanımın canlı kanıtıydık. Sonra bir şeyler oldu ve Berkay bize katıldı. Ondan sonra olanlar oldu, Alpay benden uzaklaşmış, Berkay ile yakınlaşmıştı.
Bu süreçte onların yanından ayrılmamıştım. İçten içe onları kıskanır, Berkay'a benzemeye çalışırdım. Hali, davranışı, konuşması her şeyimi benzetmeye çalıştım.
Tam üç buçuk sene beraber oldular. Üç buçuk sene sonra bir gece evimdeyken Alpay beni aradı. Sesi o kadar bitkin, o kadar sessizdi ki nerede olduğunu öğrenip yanına gittim. Sahilde oturmuş önünde bira şişeleri dizilmişti ve tabii ki sarhoştu.
Ağlayarak Berkay'ın onu terk ettiğini, şehir dışına taşındığını anlatmıştı. O gece Alpay saatlerce ağladı ve ben onun gözünden akan yaşları sildim.
O gecenin ardından okullar yaz tatiline girmişti. Üç ay boyunca onun yanında oldum, gezmediğimiz yer, dağıtmadığımız mekan kalmamıştı.
O üç ay içinde aramızda geçen çekimle denemeye karar vermiştik. Her şey olması gerektiğinden, hayalini kurduğum ilişkiden de güzel giderken bir zaman sonra aramız da soğuk rüzgarlar esmeye başladı.
En ufak olayı büyütüp kavgalar eder olmuştuk. Cinsel birlikteliğimiz olmamış, ikimizde daha çok anı yaşayıp kafa dağıtmaya odaklıydık. Zaten sevgi ve aşk cinselik ile sınırlı değildi. Sevgi ve aşk için atan bir kalp yeterliydi.
En son olan kavgamızda aramızdaki her şeyin aslında hiç var olmadığını anlamıştım.
"Alpay ne oluyor? Ne bu halin, hiç mi uyumadın?" Uykusuz olduğu her halinden belliydi, zaten gözleri uyumadığının en büyük kanıtıydı.
"Kes be zırvalamayı. Sanane uyumadım var mı?"
"Sadece soru sordum, ne bu tavırlar?" Elindeki sigarasını küllük yerine masanın ucunda söndürüp yeni sigarasını yakarken cevapladı.
"Soru falan sorma, merak etme, endişelenme benim için. Hatta mümkünse konuşma."
"Konuşma öyle mi? Konuşma? Sen benim sevgilimsin, nasıl seninle konuşmam, nasıl merak etmem seni..." Ruhsuz bir kahkaha dudaklarından firar etti.
"Sevgili mi? Biz mi?" diyerek bir kez daha kahkaha attı.
"Biz hiçbir zaman sevgili olmadık Temmuz, sen sadece görmek istediğini gördün. Ben de senden istediğimi. Benim tek sevgilim Berkay dı. O da bugün öldü." Söylediklerini algılamak istemedim. Duyduklarımı duymak dahi istemedim.
"Kulaklarını aç ve beni iyi dinle hayal perest çocuk. Sen benim asla sevgilim olmadın, seni asla sevmedim, ben bu hayatta sadece Berkay'ı sevdim. Sen sanıyor musun ki sadece sen varsın benim için?" Elindeki sigaradan tekrar bir nefes çekip sözlerine devam etti.
"Sen sadece yara bandıydın. Berkay dan bana kalan bir yarabandı. Ben sadık biri değilim ve olmadım. Seninleyken başkaları da oldu ve olacak. Yani seni aldattım, aldatacağım, doğanın kanunu, işte gerçek hayat!" Derken kollarını iki yana açıp koltukta arkasına yaslandı.
O günden sonra her şey olması gerektiği gibi oldu. Alpay için yarabandı olan Temmuz gitti, yerine gerçek sevgiyi, gerçek aşkı Yankı da bulan Temmuz Acar geldi. O kadar sene uzaktan izleyen, sevilmek için hiçbir umudu olmadan yaşayan Yankı Korkmaz'a önce alıştım daha sonra bağlandım en sonunda da kaçınılmaz sona yani aşka ulaştım.
Her şey güzel ve olması gerektiği gibi giderken Alpay hiçbir şey olmamış gibi hayatıma tekrar girdi. Geçen aylar boyunca karşıma çıkmaması her şeyin bittiğini gösteriyordu. Ta ki o güne kadar...
Merhaba! Bu X ne yapıyor diyorsunuz duyuyorum. Ben de kendime diyorum, x sen ne ayaksın dldldldldl.
Sonra döndüm dedim ki. Canın istedi ya mal mdmdmdkdm.
Neyse siz oy ve yorum yapın coşturun buraları ben de yeni bölüm yazayım 🎈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JULY (bxb) ✔
Fiksi Remaja•TAMAMLANDI• Ellerimi yanaklarına çıkarıp yavaşça okşadığımda gözlerinden akan yaşa tezat olarak tebessüm bahşetti bana. Yüzümüzde kurmayan yaşlar varken dudaklarımız birleşti. Kalbim yerinden çıkarcasına atarken kollarımı daha çok sardım boynuna...