Anne

218 32 7
                                    

"Kafayı sıyırmadım." dedim anneme doğru bağırırken. Ama sızlayan boğazımı umursamadan buna devam ettim. "Deli doktoruna gitmeyeceğim."

"Sylvia!" Annem adımı bağırdığında ürkerek geriye adımladım. "Bir an önce kendine gelmen gerek. Üniversite sınavların yaklaştı ve benim kızım delirmiş gibi davranıyor."

Üniversite sınavlarım umurlarında bile değildi. Sadece belediye başkanının kızının delirdiğine dair ailemizin üzerine yapışan kirli dedikodulardan arınmak isterken kullandıkları bir bahaneydi bu.

Göğsüm adrenalinle birlikte hızla inip kalkıyordu. Yere çöküp delicesine ağlamak istiyordum ama bir şey buna engel oluyordu ve boğazıma takılıp kalan bu yoğunluk beni daha da çıldırtıyordu. "Ben delirmedim! Hayal görmüyorum, kendi kendime konuşmuyorum." Annemin yaşlanmaya yüz tütmüş suratına baktım. Sarıya boyadığı saçları tutam tutam dağılmıştı. "O tımarhaneye girmeyeceğim."

Bodrum kattaki odama giden merdivenleri hızlı hızlı inerken annem arkamdan adımı bağırmaya devam ediyordu.

"Orası tımarhane değil, sadece iyileşmene-"

Annemden uzaklaştıkça sesi duyamayacağım kadar azaldı ve bunu umursamadım. Sadece koşar adımlarla ilerledim ve kapımın önünde bekleyen Michael'a sarıldım. "Görmüyor musun, aramıza girmeye çalışıyorlar ama bu asla olmayacak. Sakinleş." dedi sırtımı sıvazlarken. "Onlar aramıza girmeden seni yanıma almış olacağım."

Bir çift buzdan yapılmış kadar soğuk kollar beni sıkarken gülümsedim.

Bir hayaletle ilişkiniz varsa ve kimse size inanmıyorsa, bununla baş etmek zordu.

we all go to hell | cliffordHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin