Doktor Jeremy, kendisini olduğundan daha aptal gösteren ifadesiyle yüzüme baktı. "Bugün nasılsın, Sylvia?"
"İyiyim. İyi hissediyorum ve sağlıklı." diye yalan söyledim çünkü bir deli hastanesine kapatılıp orada çürümek istemiyordum.
Michael'a kavuşmak için o kadar sabrım yoktu.
"Okulunda kötü bir olay yaşanmış. Bu seni üzmedi mi?"
"Elbette. Ama daha sonra buna o kadar da takılmadım çünkü lise çağındayken kendilerine böyle eğlenceler aramaları normal. Sadece uğraşacak bir şey arıyorlardı ve hedef tahtası ben oldum." Gülümsedim ve yüksek sesle "Bam!" dedim. Doktor Jeremy yerinden hafifçe sıçradığında Michael güldü. "Bu adam aptalın teki. Buna kim klinik açması için izin vermiş ki? Tam bir saçmalık."
Son heceyi uzatarak başını yana eğdi ve kafalarımızı hafifçe tokuşturdu. Dayanamayarak kıkırdadım.
Bana çoğunlukla yavru bir kediyi hatırlatıyordu. Onu dizlerime yatırıp sevmek, sevmek ve sevmek istiyordum.
Doktor Jeremy yanımdaki boşluğa baktı. "Michael yine mi aramızda?" diye sordu ama bundan biraz da olsa ürperdiğini biliyordum.
Başımı salladım.
Gözlerimdeki şeytani bakışı görmeyerek sevimli olduğunu sanıp gülümsedi.
Kesinlikle bu herif, ölmeden önce yanımda götüreceklerim arasında değildi.
Doktor Jeremy gibi bir doktorunuz varsa hayata tahammül etmek daha zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we all go to hell | clifford
Short StorySylvia Monroe'nun şizofrenik ruhu ölüme meyilliydi.