Böyleydi işte. Şimdi Dragon Kale'sinin en büyük odalarından birine sahibim. Amcam ve halamlar savaş hazırlıkları yapıyorlar. Karnımızı doyurdular. Bize yatacak yer verdiler. Atlarımızı ahıra yerleştirdiler. Kuzenlerimin hepsi buraya geleceklermiş. Halam öyle söyledi. Bütün ailemizi bir kaleye çağırıyoruz. Birleşmek için. Güçlenebilmek için. Tek kale. Tek güç. En iyi stratejilerden biri.
Babamın tarafı ayaklanmış durumda ancak annemin soyundan ses seda çıkmıyordu. Tacın Varisleri, Crowler soyundan gelen Andrea Crowler'a ve ailesine saldırılmıştı ancak annemin yeni soyadı olan Dragonov soyadı dayı ve teyzelerimin bu saldırıya göz yummasını sebep oldu. Bir soyadı nasıl buna göz yummasına yol açardı? Annem hala teyzelerim gibi sarışındı. Dayılarım gibi... Ama bu yeterli değildi anlaşılan. Deneyimlerime göre zaten asla yeterli olmazdı.
Ben aile toplantısı için herkes toplanırken ne mi yaptım? Kılıcımı biledim - babamın kılıcını - , babamın stratejiler hakkında yazdığı bazı kitapları okudum ve hatta ilk kez bir kitap yazmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettim. Bir kaç harf yanyana gelip bir kelimeyi, kelimeler ise yanyana gelip cümleleri oluşturuyordu. Daha da tuhafı o kelimeler farklı yerleştiklerinde bir anlam, daha farklı yerleştiklerinde daha farklı bir anlama geliyordu. Oldukça değişik bir şeydi yazmak. Bir gün bu değişik şeyi deneyimlemeyi yapılacaklar listeme yazdım. Listem uzuyordu. Bunları sileceğim günlerde gelecekti elbet. Sadece şimdi değil.
Daha neler yapıyorum? Atıma bakıyorum. Kitap okuyorum ancak hiçbir hikaye ya da hiçbir masal kafamı dağıtmıyor. Dağıtamaz da. Düşünmeden duramıyorum. Babam ne yapıyor acaba şu anda? Ona ne yapıyorlar şu anda? Gözlerim doluyor. Yutkunmak için boğazımı zorluyorum ancak boğazımdaki yumru geçmek bilmiyor. Korkuyorum. Babam için. Ailem için. Kardeşlerim için. Ağabeylerim için. Onlarsız ne yaparım diye düşünmek dahi başıma ağrılar girmesini sağlıyor. Onları çok özledim. Babamı zincire vurmuşlardır, Victorion 'u bağlamadan tutamazlardı, Gregor ise esir düşeceğine ölürdü, Drogon ise ellerini bağlasanız asilliğinden kaçmaya yeltenmezdi, William ise bulunduğu duruma uygun bir şeyler kazırdı kafasına sonradan çizmek için.
Kalbim sıkışıyor. Kırılıyor. Paramparça oluyordu. Rüyalarda bile bana rahat yoktu. Kabuslarımda Pirro tarafından dövüldüğümü, daha da kötüsü babamın gözümün önünde dövüldüğünü görüyordum. Acı ve keder her yerdeydi sanki; nefesimde, kalbimde, boğazımda, kanımda...Bedemin gibi kederimde benimle yaşıyor gibi. Bir hastalık gibi yayılıyordu. En kötüsü de söküp atamıyordum, kesip çıkaramıyordum. İçimdeki yaşam sökülüyordu sanki. Daha önce tecrübe edemediğim bir duyguydu bu. Tecrübesizim. Beklenmeyen bir yağmurun altında ıslanıp, sırılsıklam olmuş gibiyim. Bir keder yağmurunun. Neden biz? Babam zalim biri olabilir ama adaleti çok güçlüdür. Haksızlığa dayanamaz. Adalet için gerekirse canını verirdi. Böyle bir adam bunları nasıl yaşar? Neden yaşar? Bu haksızlık. Hayat haksızlıkların daniskası.
Kılıca baktığımda babamın yemini tekrarladım. ''Adalete, dürüstüğe, sevgiye doğru at sürecek ve gerekirse bu yolda öleceğim. Ailem olan karım ve çocuklarıma sadık kalacağıma kılıcım atım ve kanım üzerine yemin ederim.'' Bu yemin benim hayatımda duyduğum en güzel şiirdi, en güzel şarkıydı. Babam için bu kılıcı onurla taşıyacağım. Günü geldiğinde de ona kılıcını kendi ellerimle vereceğim ama o zamana kadar bu kılıç benim olacak. Bu kılıçla alacağım sıradaki kurbanlarımın canını, bu kılıçla koruyacağım ailemi ve yine bu kılıçla keseceğim düşmanlarımı. Onları yok edene kadar durmayacağım. Yemin ederim.
2 hafta sonra teyzelerimden bir mektup geldi anneme. Herşey için çok üzgün olduklarını ve ''saygın'' kocasını en kısa sürede eve dönmesi için dua edeceklerini bildiren bir mektup. Yani bir hiç. Ne bir birlik, ne bir destek gönderdiler. Zaman geçmek bilmiyor. Ailem uçurumun kenarında. Pirro başımıza ödül koymuş. Kafamızı getirene 10 kese altın verecekmiş. Adamın fakir olduğu nasıl da belli. Ama KızılKafa'lı bir ödül avcısı yine de kellemizi almaya zahmet edebilir. Tehlike her zaman var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Victoria
Historical FictionVictoria Alexa Drogonov'um ben. Artık bana hizmet edeceksiniz. Bundan sonra canınız bana ait ve ben kaybetmeyi sevmem, benim savaşımda bana yardım etmelisiniz, size ihtiyacım var. Bu savaşta kaybetmeyi göze alamam. Ailemi geri alacağım, intikamımı d...