4.Bölüm

689 57 2
                                    

Carter'ın gözleri dolmuştu,kafasını sağa çevirdi ve konuşmaya başladı.

"Beni göt gibi bıraktın,ne olduğunu bile anlamadım Alison. Mesaj atmayı çok istedim ama korktum. Beni böyle bıraktıysan,kim bilir mesaj atınca ne yapardın..."

Elleri ile yüzünü kapattı ve kafasını direksiyona yasladı. Ağlamasına katlanamazdım,bundan nefret ettiğimi biliyordu.

"Ağlama,bundan nefret ediyorum."

Bir anda kafasını direksiyondan kaldırdı ve bana odaklandı. Göz yaşlarını elinin tersi ile sildi.

"Seni özledim,hem de çok. Şimdi ise yanımdasın ve benden uzak dur diyorsun. Ciddi misin sen ? Şaka mısın sen ?!"

"Carter-"

"Seni unutmak için her şeyi denedim Alison. En yakın arkadaşımı unutmak için her boku denedim."

Bu sefer ben ağlamaya başlamıştım. Aramız asla eskisi gibi olamazdı,olmayacaktı. En yakın arkadaşımı kaybedeli çok olmuştu ve açıkçası geri kazanmak gibi bir niyetim yoktu...

"Söylesene neden gittin ?"

Başımı pencereye çevirdim ve dışarıyı izlemeye başladım. Carter sol kolumu kavradı ve kendine çekti. Zaten arabadaydık ve fazla bir mesafe yoktu. Gözlerine bakmak zorunda kaldım.

"Cevap ver bana Alison !"

"Eve gitmek istiyorum."

"Gidemezsin ! İlk önce bana cevap ver !"

"Cevap vermek istemiyorum."

Elini kolumdan çekti ve direksiyona vurdu. Ne bok yiyor bu ?!

"Seni eve götürüyorum..."

Dedi ve arabayı çalıştırdı. Kafamı pencereye yasladım ve aklıma gelen her şeyi unutmaya çalıştım. Carter arbayı evin sokağına getirdi ve sağa çekti. Bir şey demeden arabadan indim. Carter'ın ayak seslerini duyabiliyordum. Hızla beni kolumdan tuttu ve kendine çekti. Kaslı vücuduna çarpınca başım acımış,inleyerek geri çekildim ve başımı tuttum.

"Elini çekte bakayım."

Bu sefer fazla diyalog kurmamak için elimi çektim. Bana daha fazla yaklaştı. Bir elini belime koydu,diğer elini anlımda gezdirdi. Bu kadar yakın olmak normalde beni rahatsız ederdi,kimseyle bu kadar yakın olamazdım. Nefesini yüzüme üfleyerek konuşmaya başladı.

"Hastaneye gitsek iyi olur."

"Sen git ben sonra gelirim."

Carter'dan uzaklaştım ama beni yine kendine çekti. Neyse ki bu sefer yavaş davranmıştı ve ona çarpmamı engellemişti.

"Sebi rahat bırkmamı istiyor musun ?"

"Kesinlikle."

Onu üzmek istemiyorum ama mecburum. Onun artık yanımda olmasını istemiyordum. Ya da istiyorum. Ugh,kendimi kandırıyorum...

"O zaman bana sıkıca sarılmanı istiyorum. Bir yıl sonra bunu hak ettiğimi düşünüyorum."

"Ugh,pekala."

Ellerimi boynuna doladım ve beklemediğim bir tepki ile bana sıkıca sarıldı. Beni gerçekten özlemişmiydi ? Boynuma bıraktığı küçük öpücük ile irkildim. Öpücüklerin ardı arkası kesilmiyordu.

"Seni özledim."

Dedi ve o sırada boynuma göz yaşları düşmeye başladı. Kafasını boynuma gömdü.

"Carter lütfen,yapma bunu."

"Bir şey yapmıyorum."

"Hadi eve gidelim."

"Beni yanında istemediğini sanıyordum."

"Her neyse..."

Diye geri çekildim ve eve doğru yürümeye başladım. Arkamdan geldiģini biliyordum. Evin kapısını çaldım. Kapıyı beklemediğim birisi açtı. Nash Grier !

"Hey,burada ne işin var ?"

"Emily'i yanlız bırakmak istemedim..."

"Peki,bu gece ikinizde burada kalıyorsunuz o zaman."

Nash,Carter'a 'Adamsın' bakışlarını yolladı ve içeri girdi. Bizde içeri girdik,kendimi koltuğa attım. Carter'da benim yanıma oturdu. Emily elinde ilk yardım kutusu ile yanıma uçtu. İçinden çıkarttığı şeyleri başıma sürmeye başladı.

"Ne bok yiyorsun ?"

"Başın sikilmiş Alison,kapa çeneni ve kıpırdama."

Nash kahkaha attı ve Carter'da ona eşlik etti. Bende güldüm ama Emily beni susturdu.

15 Dakika Sonra...

Emily işini bitirdi ve Carter'ı yanına alıp misafir odasına gitti. Ugh,tabii Nash'te. Merdivenlere yönelince telefonuma mesaj geldi. Vay canına Mike mesaj atmış.

Kimden; Piçoz

"Hemen ortak noktaya gel..."

Ortak nokta eskiden Austin ile takıldığımız yerdi.

Kime; Piçoz

"Üzgünüm küçük sürtük uyumak gibi önemli işlerim var."

Kimden; Piçoz

"O pek sevgili arkadaşlarına değer veriyorsan,özellikle Carter denen o yeni gelen piçe... Hemen buraya geleceksin !"

Siktir ! Hızla kapıyı çarpıp evden çıktım. Sevdiklerimle tehdit etmesi hoş değil. Arabaya gerek yoktu iki sokak sonra zaten gelmiştim. Çitlerin üstünden atladım ve terk edilmiş evin bahçesine girdim. Önce ki günlerde yağan. yağmur havuzu doldurmuştu. Havuzun etrafında ki tozlanmış sandalye ve masa ayrı bir hava katıyordu buraya.

"Bugün benim alanıma girdin bebeğim !"

Diye bir bağırma sesi duyuldu.

"İstediğim yerde takılırım."

"Huh,emin misin ?!"

O sırada telefonum çalmaya başladı. Emily arıyordu sıçtık. Telefonu açtım ve hızla konuşmaya başladım.

"Hey,Emily !"

"Neredesin lan. Meraktan öldürdün hepimizi. Hele Carter evi yıktı..."

"Mhm,şuan bir işim var."

Emily yardırırken gözüm Mike'a kaydı. Elinde parlayan bir şey vardı. Tahmin ettiğiniz gibi bıçak. Sıçtım şuan,üstüme doğru bir adım atınca geri dönüp koşmaya çalıştım.

Ama sandalyeye takıldım ve yere düşüp yuvarlandım. Resmen çığlığı bastıktan sonra kendimi havuzun dibinde buldum...

ProblemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin