Keyifli okumalar
********************************
Epey uzun bir müddet gözlerimi kapatıp hayal dünyamın kapısını araladım ve yaşadıklarımı bir kez daha düşündüm. Suyun soğuması ile tenimin ürpertisini hissettim ve bir an da daldığım hayal dünyasından sıyrılıp küvetten çıktım ve bornozuma sıkıca sarılıp kendime bir kahve yapmak için mutfağın yolunu tuttum. Sonbahar etkisini çoktan hissettirmeye başlamış anlaşılan, akşamları havanın daha serin olmasından ve suyun erken soğumasından bunu anlamak pek de zor değil doğrusu. Ekim ayındayız gerçi ama geçen haftaya kadar havalar epey iyi gidiyordu, soğuklar birden bastırınca insan daha iyi idrak ediyor sonbaharın kışın habercisi olduğunu. Sıcak kahvemi kupaya alıp ellerimin ısınması için iki elimle kavradım gövdesini ve tarçına bir göz attım neyse ki o halinden pek hoşnut gözüküyordu. Aldığı ilacın tesiriyle bu akşam uykuya erken teslim olmuştu belli ki. Salonda ki büyük pencerenin önünde duran turkuaz renkli tekli berjere oturup tülü biraz araladım, gökyüzünü izlemek istiyordum. Oldum olası yıldızları izlemeyi hep çok sevmişimdir, kendimce onlara isimler takıp yakıştırmalar yapmak hep hoşuma gitmiştir. Gerçi hava biraz yağmurlu hafif hafif serpiştirdiğini cama vuran belli belirsiz damlalardan anlıyorum, bu demek oluyor ki bu akşam yıldızları göremeyeceğim, neyse ben de yağmuru izlerim o vakit. Biraz huzura kim hayır diyebilir ki? Yağmuru izlemek de hep huzur vermiştir bana, saatlerce ve hatta abartısız günlerce yağışını izleyebilir, bu koca şehri ve içinde ki insanların ruhlarını nasıl temizlediğini düşünüp onlarca hikaye üretirim kafamda. Bu gece payıma yağmur düşmüştü demek ki nasıl da dinlendiriyordu beni bu ses, kahve yerine bir kadeh şarap mı içseydim diye iç geçirirken göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim birden. Uykum gelmişti evet ve yatakla buluşmazsam geldiği gibi kaçabilirdi de, sonrasın da ise yine bana hüsran yine bana haram geceler moduna geçiş yapabilirdim. İyisi mi bunu riske etmeyeyim de gidip yatağımla buluşayım hemen, dün geceden beri görüşmüyoruz zaten hem özlemiştir beni belki. 🙂
Aldığım ılık duş ve yağmurun cama vuran sesi eşliğinde uykuya dalmak nasıl da beslemişti ruhumu ve bedenimi, uzun zamandır bu kadar huzurlu uyuduğumu hatırlamıyorum doğrusu. Neyse Allah'tan bugün cumartesi de işe yetişme telaşı yaşamayacağım. Hava yine kapalı sanırım artık bundan sonra güneşi özleyeceğimiz zamanlara girmiş bulunuyoruz, ama size bir sır vereyim mi her ne kadar bir yaz çocuğu olsam da benim mevsimim aslında kış. Kapalı isli puslu havalarda kendimi daha mutlu hissettiğim bir gerçek, hayır canım sadist filan değilim elbette onu da nereden çıkartıyorsunuz! Sadece bana daha huzurlu hissettiriyor hepsi bu. Bu kadar gevezelik yeter sanırım kalkıp kendime şöyle kallavi bir kahvaltı hazırlayayım da tarçınla karşılıklı şımartalım birbirimizi, sonra bir de parkta yürüyüş yaparız ki ikimize de şahane geleceğinden eminim. Şansımız varsa belki yağmur bile yağabilir. 🤗Bugün daha hareketli olduğuna göre sanırım artık normale dönüyorsun prenses diyerek tarçının ilgi istediği her halinden belli olan bakışlarına karşılık vererek başını sevgiyle okşadım ve kahvemi koyup, dolaptan çıkardığım kahvaltılık malzemeleri masaya serpiştirdim. Bugün kendime bir güzellik yapıp sucuklu yumurta bile yapabilirim, neden bilmem cumartesi günleri içim hep bir coşkuyla dolar, o yüzden benim için kutsaldır cumartesi günleri. 😋 Sinema akşamı, şarap akşamı ve her ne yapmak istiyorsam o akşamıdır cumartesi akşamları. Gerçi daha akşama çok var, daha düşünmedim ne yapmak istediğimi ama nasıl olsa kendimi mutlu edecek bir şeyler illaki bulurum hem daha akşama çok var. Bir taraftan her gün kapıma muntazam bırakılan abonesi olduğum gazetenin sayfalarında göz gezdirirken bir yandan da kahvaltımı yapıyordum, yine kendime mani olamamış tıka basa yemiştim ve midem sızlayıp sinyal verene değin de doyduğumu anlayamadım, her zaman ki gibi. Neyse ki tarçın da kahvaltısını bitirip pijamamı çekiştirmeye başladığın da artık hareket zamanının geldiğini anlamıştım. Hem onun tuvaletini daha fazla tutamayacağını biliyordum, hem de benim de artık pergelleri açıp bir an önce yürümem gerekiyordu yoksa ikimiz de her an patlamaya hazır birer bomba tehlikesi taşıyorduk ve bu tüm apartman sakinleri için büyük bir tehlike arz ediyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mektup'tan Hayatlar..
Roman d'amourBir dergide köşe yazarı olan Bilge hınzır, çalışkan, yardımsever, paylaşmayı seven, okumaya yazmaya aşık biridir. Tamamen tesadüfi bir şekilde başlayan "mektup" köşesinde hayatına dahil olan bir çok insanın sessizliğine ses oluyor ve onlara yalnız...