#116

5.9K 501 320
                                    

Kamyon'u bitirmeyenlere spoi oluyor bu yüzden bitirmediyseniz okumayın bölümü 🌈

Alp

"Tamam, şimdi konuşalım,"dedim Doğan bahçenin kapısını kapattığında. Bahçenin arka tarafında oturmuş, gizlenmiştik. Dün annesi izin vermemişti, gelememişti. Aslında iyi olmuştu. Evran geldiğinden o var diye rahat edemezdi, şimdi daha iyi olacaktı. Umarım.

Doğan kapşonlusunu taktı. Yanıma otururken cebimden sigara pakedini çıkardım. O da kısık seste Mary Jane açtı. Bacaklarını benim gibi öne uzattı. Paketten dalı alarak ateşledi. Dumanı içine çekerken soluk yüzünü izledim.

"Kendim planladım, daha iyi tedavi olsun istedim." Dumanı üfledi. "Kanka şimdi paketi bitirebilirim. Şey etme beni."

Güldüm. "Al kanka bitir."

Bir süre sustu.

"Uçak biletini annesinden aldım. Ben onu ikna ederim, dedim. O da şaşırdı. Öyle sevdim ki kendimi düşünmedim. O iyi olsun istedim. Kontrol edebilsin kendini istedim. Ben de iyi olurum diye düşündüm. İlk birkaç gün normal geçti." Parmakları arasındaki sigaraya masum masum baktı. "Sonra yokluğunu hissetmeye başladım. Yoklamadan da bir türlü silemediler be. Her adını duyduğum zaman acımaya başladı. Sigaralar, şişeler birbirini kovaladı. Kafa dağıtmak için hayvan gibi ders çalıştım."

Cıkladı. "Bir süre idare ettim. Ağlaya ağlaya çalıştım. Fotoğraflarımıza bakarak sakinleşirim dedim, daha da kaybettim kendimi. Tuncay dolabında dokununca kalbimi parçaladı. Başka kişilerle yattım, yetmedi."

"Yolda yürürken geri zekalının birine denk geldim. Konuştu, sen aşıksın, iç bunu bak dene, aşkı unutursun bee falan filan dedi, defol be falan diye çemkirdim, ilki beleş diye zorla verdi. Eve gittim, üç gün dokunmadım. Günler geçtikçe nefesim sıkışmaya başladı, ağlamaktan gözlerim şişti. Mesaj atmamak için zor tuttum kendimi. O zaman içmeye başladım. Yenisini istedim, aldım, aldım, her gün arttırdım. Artık o kadar ağlamıyorum, o boşluk yok gibi..."

İkinci dala geçti. "Başkalarıyla yatmaya başladım tekrar. Tarzımı değiştirdim, LGBTI bireyi olduğumu gömmek istedim. Mert'siz anlamı olduğunu düşünmedim. Sonra kanka Kıvanç'ın doğumgünü partisi oldu, yarısında gittim. Oturdum. Köşede Denizhan'la karşılaştım. Beni öyle görünce yanıma geldi, konuştuk. Rahatladım biraz. Psikolog gibiydi. Ay bakma şöyle. Yavşak değil çocuk. Sizi destekliyor zaten."

"Kesin doğrudur,"dedim alayla. Denizhan denildiğinde gerçekten sinirlendiğimi hissediyordum.

"Kart falan verdi. İş yerim diye ehehe yavşak tabii ki. Dedim he giderim iş yerine hee diye ama gittim."

"Neden?"dedim şaşkınlıkla.

Önüne baktı.

"Lan Doğan?"

"Çünkü iyi konuşuyordu be! Beni anlıyor gibiydi."

"Uyuşturucu ne oldu? Biliyor mu?"

"Yardım alacağım bırakamazsam ve geri zekalı Mert'e sen mi söyledin he?"diye cırladı. "Çocuk aradı beni! Hesaplaşma vakti orospu!"

"Ne?"dedim gülerek.

"Evet, gelirim dedi. Bırak onu dedi. Ağzıma sıçtı güzel güzel. Sonra şey yaptık..."

Mert dese durumun değişeceğini biliyordum. Uzun zamandır sesini duymuyordu. Bu benim yararımaydı.

"Telefon seksi." Kafama vurdu." Tuvalet aradım salak salak."

Gülmeye başladım.

"Ay bak gülüyor hala!"

"Bırakmayı düşünüyorsun, işe yaramış."

"Ay sikerim seni bak."

"Evran ağlamaz mı?"

Gülerek cikletini ağzına attı. "Of kanka Denizhan meselesini söyleme ona ya."

"Yaptınız mı?"

"Daha değil."

"Yapacaksın yani?"

"Bilmeem."

"Mert'i kafandan at. Ne yapacaksan yap." Sonuçta o da insandı. Böyle kırılmayı hak etmiyordu.

"Kanka çok bozulmuş orada, bana neler dedi telefonda var ya... Ben eheh telefon deyince Doğan bir kes ya diyordu, bir baktım boğuk boğuk konuşuyordu. Ay cehennem kapıları açıldı bana yine!"

Ağzına vurdum. "Amına koyduğum, şaplatma, düzgün anlat."

Kulağıma yaklaşıp şapırdatarak çiğnemeye devam etti.

Doğan'ı kolumun altına alıp boğmaya çalıştım.

Bana tekme savurdu. "Ay yapma be!"

"Denizhan'dan hoşlanıyor musun?"

"Şey..."

"Onunla çık. Ayaklarına kapanırım Doğan. Pezevenk bizi salmıyor. Alsan alsan sen alırsın."

"Kanka psikologluk yapıyor bana ya, bir şey yok."

"Doktor hasta fantezi mi?"dedim sırıtarak.

Doğan dil çıkarıp güldü. "Bakalım uyuşturucusuz ne kadar duruyorum?"

"Yapacaksın. Halledeceğiz. Kimse Mert gibi olamaz ama başkalarını da seveceksin. O da bunu istemişti."

"E-Evet de aşkım yani o konuşmadan sonra ben..."

Göz devirdim.

"Kanka arada arıyor beni...Kontrol amaçlı. İçiyor musun lan mal dedi geçen ya. İnsan ex'ine mal der mi?"

"Doğru demiş,"dedim sırıtarak.

"Ay bir de kanka aşkım diyordum geçen az daha, kaldım geri zekalı gibi."

Gülerek yüzüne baktım. Anlatmalıydı, tüm öğle arası sürse bile umurumda değildi. Hiç susmadan anlatıp rahatlaması gerekiyordu. Öyle düşünüyordum.

"Ve ay bana hala yavrum diyor!"dedi ve ağlamaya başladı.

Elimi omzuna koydum. "Kendini çok kasıyorsun. Oğlum ben neyim? Süs ağacı mı? Kafamı şişirmek yerine aptal aptal davranıyorsun."

Hıçkırarak başını salladı. "Darlamak is-istemedim ama çok özledim onu... O delirmiş hallerini bile özledim...Keşke olsa da camdan sallandırsa beni yine..."

"Her şeyiyle seviyorum...Off bana şey-şeyini bırakmıştı. Silahı ve kapşonlusu. Çok-Çok güzel kokuyor... Kapşonlusu yani."

Bu arada ona sarıldım.

Biraz sonra ağlamayı kesti, yeni bir sakızı ağzına attı. "Ay of rahatladım. Uyuştum resmen."

Artık aklındaki soruyu soracaktım.
"Doğan, neden yurtdışından yürütmek istemedin?"

Nihayet sormuştum.

"Beni özler, kafayı yerdi. Tedavisine odaklanamaz, dönerdi kanka."

"Sen... oğlum lan sen çok iyisin. Kalbin çok güzel ve acısı geçecek,"dediğimde bana sarıldı.

"Sen de gitmedin, değil mi? Sen buradayken geçer ki. "

Gülümsedik.

Bayılıyorum dostluklarına💛

Portakal | boy×boyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin