Hello!
Umarım hepiniz çok güzel bir tatil geçirmişsinizdir.
Bölüme vote verip yorum yaparsanız çok sevinirim öpüldünüz 😘
Alaz yanımıza ulaştığında, bakışlarını benden çekip, Yiğit'e yönlendirdi ve "Kendisi her gün birilerine çarpıyor. Çarpıştığı herkesle evlenmek zorunda kalsa, ne olur düşünemiyorum bile," dedi, yapmacık bir alayla. Sonra gözlerimin tam içine baktı ve "Değil mi ama, buralardan olmayan kız?" dedi.Onu tekrar karşımda görmeyi beklemiyordum. Hele de kendi okulumda görmeyi hiç beklemiyordum. Adeta donmuş bir şekilde ona bakıyordum. Beynim vücuduma oradan uzaklaşmamı haykırıyordu. Şu an bir şey düşünemiyordum ya da yapamıyordum. Tam karşısında durmuş, mavi gözlerinin içine bakıyordum.
"Siz tanışıyor musunuz?"
Yiğit'in sesini duyduğumda, otomatikman ona döndüm. Bakışları Alaz ve benim üzerimde gidip geliyordu. Hızla "Hayır!" dedim, ama Yiğit buna pek inanmış gibi görünmüyordu. Çünkü Alaz da aynı anda "Evet!" demişti. Bakışlarım Alaz ve Yiğit arasında gidip geldikten sonra, hızla harekete geçtim ve yanlarından ayrıldım. Hızlı adımlarla onlardan uzaklaşırken, Yiğit'in sesini duydum.
"Hey, seni bulacağım!"
Onu umursamadan gördüğüm ilk kapıdan içeri girdim. Benim sınıfım C blok taydı ama ben A bloktan içeri girmiştim. Allahtan koridorlardan tüm bloklar birbirine bağlanıyordu. Sağ tarafta kızlar tuvaletini görmemle birlikte, adımlarımı o tarafa yönlendirdim. İçerisi tamamen boştu, kendimi bir tuvalet kabininin içine attım ve kapıyı kapattım.
Sabahın bu saatinde, vücuduma çok fazla adrenalin yayılmıştı ve bu hiç de iyi bir şey değildi. İçimde atmam gereken bir enerji vardı. Yürümem hatta koşmam gerekliydi ama bunu yapacak zamanım yoktu. Çünkü devamsızlıklarımı burada harcamak değil İzmir'de değerlendirmek istiyordum.
Bir süre başka şeyler düşünüp, biraz sakinleştikten sonra kapıyı açıp dışarı çıktım. Lavaboya yaklaşıp aynadaki görüntüme baktım. Yurttan çıkarken ki halimle arasında bir fark yoktu. İyi göründüğüme kanaat getirdikten sonra, oradan çıkabilmiştim. Ama çıkar çıkmaz, pişman olmuştum. Alaz, karşı duvara yaslanmış bir şekilde bana bakıyordu. Ağzım bir an şaşkınlıkla açıldı. Beni bekliyor olamazdı, değil mi? Hızla kendimi toparladım ve onu görmezden gelerek yoluma koyulacaktım ki yanından geçtiğim sırada kolumu tuttu ve beni duvara doğru çekip, köşeye sıkıştırdı.
"Bu sabah güzel tesadüflerle dolu değil mi?"
Soğukkanlılığımı korumaya çalışarak, "Aslında harika bir sabah olarak başlamıştı, ta ki seni görene kadar," dedim. Sesim istediğim gibi çıkınca bundan cesaret aldım ve başımı sağ doğru yatırarak ona sevimli bir gülümseme yolladım.
O da bana gülümsedi ve sağ elini uzatıp, tokadan kaçmayı başaran firari bebek saçlarımı okşayarak "Ah hayır bebeğim, aksine beni görmek senin gününü aydınlattı," diye mırıldandı. Gülümsemem yüzüme iyice yayıldı ve "Emin misin?" diye sordum, sakinliğimi hala koruyabilmem, beni bile şaşırtmıştı. Alaz parmaklarını saçımdan çekip yanağıma değdirdiği sırada gerildim. Elinin gezdiği yerler, alev alırken tekrar konuştu; "Ah, evet tatlım. Hatta o kadar eminim ki, bundan sonra gününün aymış olduğundan emin olacağım. Hem de her gün!"
Bir anda geri çekilip, benden uzaklaştı. Benden bir cevap beklemediğini hissetmiştim. Adeta gitmem için bana yol veriyordu. İstediğini yaptım. Hızla bedenimi duvardan ayırdım ve yoluma devam ederek sınıfıma ilerledim.
Sınıfımın kapısından içeri girip boş bulduğum bir sıraya oturdum. Zangır zangır titriyordum, bu kadar adrenalini kaldırabilen bir vücudum olmadığı belli olmuştu. Ellerim de bedenim gibi titriyordu. Çantamdan su şişemi çıkartıp titreyen parmaklarımın izin verdiği ölçüde beceriksizce kapağı açtım. Suyumu içerken sakinleşmeye çalışıyordum. Tansiyonum yükselmişti, heyecanlandığımda ya da üzüldüğümde hep böyle olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert
Teen FictionÜniversiteye başlayıp, bambaşka bir şehre gelen Beril, ailesi ve arkadaşlarından uzakta, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Yabancısı olduğu bu şehirde karşısına çıkan Alaz, Beril'in tüm sınırlarını zorlamaya kararlıdır. Bir taraftan Alaz'ın...