9-Başlıyoruz

35 6 0
                                    

Söz verdiğim gibi Ejder'e gidiyorum. Üstümdeki montun yakalarını beni daha iyi sarsın diye çapraz bir şekilde sıkıştırdım. Hafiften esen rüzgar içimi ürpertiyordu. Belki de rüzgar değildi sebebi. Hala bir şok içindeyim. Açıkcası duyduklarımı ve yaşadıklarımı anlayabiliyorum ama bunlar normal durumlar değil. En azından benim için.

Sokak, yavaşca kararan havanın etkisiyle belirsiz gölgelerden oluşuyordu. Telefonumun feneriyle sadece iki sokak gitmek için bu kadar eziyet çekmek enteresan bir deneyimdi. Çağlaya onun yanına gelemeyeceğimi, şu andan Ejderin yanına gitmekte olduğumu söyleyip bu gün onda kalacağımı hatırlatıcak bir kaç mesaj attım. O da bana Cenk'i çağıracağını ve onunla kalıcağını söyledi. Bir de erken gelmemi rica etti. Onaylayan bir emoji gönderdikten sonra ellerimin sızladığını hisettiğimden telefonu hemen cebime atıp adımlarımı hızlandırdım.

Ne tesadüf ki ellerim soğuktan felç geçirsin istiyorlarmış gibi telefonum çaldı. Mesajlarla yetinmedi galiba Çağla.

"Semih bu gün yanında olmayı belkide her şeyen çok istiyordum. Özür dilerim"

Güldüm. "Saçmalama be kızım. Sen her zaman benim yanımdasın."

"Söylediğim gibi, yarın erken gelmeye çalış." dedi Çağla sinsi bir şekilde.

"Başarabilmek için şansımı denerim. Ejderi biliyorsun." dedim kıkırdayarak. Çağla bu tip gıybetleri kaçırmazdı normalde ama tepki bile vermedi. Sessizlikten ürkünce söylenmeye başladım. "Çağla bana anlatmayı atladığın bir şey daha mı var? İnan bana bunlar bile beynimde fink atıyor ve şu an elim soğuktan taş kesildi."

Haykıran bir ses çıktı ahizeden. "Yok hayır, her şeyi söyledim. Artık sana bunu yapamam. Bu ilk ve sondu." dedi Çağla. Cenk o sırada yanına gelmişti galiba. Hışırtı sesleri kulağımı acıttı. "Neyse Semihim, iyi vakit geçirmeye bak. Elini yolda bırakmak zorunda kalmadan kapatalım."

"Görüşürüz." dedim ve cevabını bekleyemeden kapatıp elimi hemen cebime attım. Sızlıyordu. Bu nasıl bir kasım ayı?

Kapı zilini çalar çalmaz o kadar aniden kapı açıldı ki,  ayağımı bir adım geriye atan refleksim olmasa düşebilirdim. Ejder hızla belimden tutup bir kaç saniye bana baktı. Sokağı kontrol ettikten sonra beni içeri alırken dudaklarımı özlediğini uzun süre öpünce anladım.

Montumu koltuğa bırakırken buharlaşan gözlüklerimi sildim. Özledim o eski buharlaşmayan gözlüklerimi.

"Sen her halinle nasıl bu kadar tatlı olabiliyorsun?" dedi Ejder şaşırmış üzere buruşturduğu suratıyla. Ciddi miydi yoksa sempatik mi görünmeye çalışıyordu ayırt edememiştim. Söylediklerini kafamda bir kenara bırakıp gözlüğümü taktım ve ellerinden tutup yanıma oturttuğum adama sarıldım. Omuzlarımda yük olduğunu, hafifleyene kadar anlamamıştım. Ejder, başımı okşadıktan sonra bir nefes verdi ve beni karşısına aldı.

"Neyin var Semih?" dedi sakin bir şekilde. Yutkunup gözlerimi kaçırdım önce. Canımın acıdığını bir kez daha hissettim. "Sizi evden alırken de eve bırakırken de çok önemli şeyler konuşmuş gibiydiniz."

"Aslında nerden başlamam gerektiğini bilmiyorum, çok karışık." dedim sırtımı koltuğa yaslarken. İster istemez olduğum yerde kaydım. Ejderde dizlerime yatıp meraklı gözlerle beni seyretmeye başladı.

Kıvrandığımı görünce kendisi söze girdi. Halbu ki ben sadece meseleyi nereden tutarak başlasam diye düşünüyordum. "Bak Semih. Kaç gündür tanışıyoruz, iki ya da üç gündür mü? Kısa zamanda bana güvenmeni beklemek haksızlık olur. Bu yüzden istersen anlatmayabilirsin. İyi hissetmen için farklı vakit geçirebiliriz."

Camın ÖtesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin