Duygusal harpler, sonrasında mantıklı kararlar getirir. Sana göre mantıklı olmasıysa yapman için yeterlidir.
Bölüm 1
Pek çok modacının hayalini kurup rüyalarını süslediği, çalışmanın ayrıcalıkken satın almanın ayrı bir lüks olduğu, bedende taşınırken öz güven olgusunu iliklere kadar hissettiren ve moda dünyasında devlerin arasına yerleşerek takip edilen ELVİN, çalışanlarıyla beraber hareketli bir güne uyanmıştı. Haftanın son iş günü olmasına rağmen oldukça hareketli olan plazada, son modaya uygun giyim tarzları ve üzerlerinde taşıdıkları iş bilir edalarıyla kadın erkek tüm çalışanlar göz kamaştırıyordu. Bu, güvenlik görevlilerinden resepsiyon çalışanlarına; kozmetik, ayakkabı, çanta ve aksesuar, giyim bölümlerinden yönetici kadrosuna kadar böyleydi.
Dışarıdan plazayı seyretmek için boynunuzu ağrıtmak pahasına geriye doğru atarken bile manzara sizi esir ederdi. Otomatik kapılardan girdiğinizdeyse olan olurdu. Fark etmezdiniz ama... Bir bakardınız. Büyüsüne kapılmışsınız!
Büyünün bozulduğu ansa, tam olarak resepsiyon görevlisinin size nazikçe içeriye giremeyeceğinizi söylediği zamana denk geliyordu. Kızamazdınız. Çünkü görevlinin kıyafetlerindeki uyum, vücudunun duruşu, diksiyonu, sözleri olumsuz anlam taşısa da ses tonundaki kibarlıkla karışık uyarı üstelemenizi engellerdi.
Kural basitti. Orası ayrıcalıklı bir dünyaydı! Yaratıcılığı olmayan giremezdi.
Girişlerin dahi ayrıcalıklı olduğu bu yerde resepsiyon görevlisi kadın, oldukça yüksek tavanlı olan giriş kattaki sakin müzikle karışan kalabalığın uğultusuna rağmen ayırdına vardığı ses ve garip bir ürpertiyle başını kaldırdı. Sesin kaynağı kendisine yaklaşırken duruşunu istemsizce dikleştirdi ve görüntüyü süzmeye başladı. Birbiri ardına ahenkle yankılanan bir çift yüksek topuk üzerinde uyumla hareket eden bir kadın, buzdan bir heykeli andırıyordu. Donuktu ama etrafına bir o kadar öz güven yayıyordu. Güneş gibi parıldayan sarı ışıltılı saçlarının hafif dalgaları bir omzunda esir edilmişken özenli ama hafif makyajı yüzünün hatlarını yumuşatmaya yetmemişti. Gözleri buz ve ateş gibiydi. Baktığı yerde buz yanıkları bırakıyordu. Üzerindeki beyaz şifon gömleği ne kadar dökümlüyse onu tamamladığı siyah, kalçalarından bileklerine doğru giderek daralan kumaş pantolonu da bir o kadar dardı. Uzun bacakları tüm muntazamlığıyla ortaya çıkmışken her adımında hayran bıraktırıyordu. Görevli kadın uzun zamandır burada çalışıyor olmasına rağmen üst düzey yöneticilerin etraflarına yaydıkları havaya kapılmadan edemiyordu. Özellikle de bu kadının havasına... Her kadın gibi o da bu kadının güçlü duruşuna imreniyordu. Bir kez daha kadını tepeden tırnağa süzerken bakışları kadının ayaklarında takılı kaldı ve gözleri şaşkınlıkla açıldı. Şaşkınlığını üzerinden atmasına fırsat kalmadan kadın yanına ulaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dans Et Benimle! <3 Raflarda
RomanceYüksek topuklarını kurallarıyla inşa eden, buzdan bir şatonun içinde yaşayan, ketum ve de cesur bir kadın; Alin Aygen. Attığı her bir adımdaki ahengi, güzelliği ve cesareti bakanı tekrar bakma isteği ile yakarken duruşundaki öz güven ve soğuklukla k...