●7●BOY●

23 8 0
                                    



Çoğu insan güneşin doğuşunu izlemeyi sever. Çünkü doğan güneşin onlar için anlamı vardır. Yeni gün onlara umut, anı gibi şeyler vaat eder...

Ben gündoğumunu hiç izlemedim. Odamın camı gündoğumuna bakmasına rağmen ufukta güneşi gördüğüm an perdemi çekip uykuma geri dönerim. 

 Okula gitmek, yemek yemek, dizi-film izlemek, ders çalışmak, gezmek, alışveriş yapmak...Yeni günün bana sunduğu şeyler bu kadar basit işte. 

Kendinizi benim yerime koyun. Daha önceden fragmanını gördüğünüz bir günü merak eder misiniz? 

Ben merak etmediğim için gündoğumu benim için bir şey ifade etmiyor.

İkilemde kalmıştım. Batım'ın yanına gitmek ve gitmemek.

Beynimin sağ tarafı git derken, sol tarafı gitme diyordu. Spor salonunun kanatlı kapısının önünde sırtımı duvara verdim. Alt tarafı gidip boyunu öğreneceğim neden bu kadar abarttıysam?

Derin bir nefes alıp iki elimle kapıları açıp içeri adımladım. Her ne kadar ikilemde kalsam da şuan heyecanlanmıştım. Salon sessizdi ve bir kaç aydınlatıcı kapatılmıştı. Biraz daha ilerlediğimde Batım'ı gördüm. Tribünlerin başladığı yere koyduğu masadaki kağıtlara bir şeyler yazıyordu. Dikkatli bakınca yazı yazmadığını , kağıtları imzaladığını gördüm. Işığa arkasını döndüğü için yüzü karanlıkta kalmıştı. Üzerini değiştirmiş, siyah bir sweat giymişti. Kalemi sol eliyle, mutasyona uğramış gibi tutuyordu. Cidden solakların neden kalemi böyle tutuğunu ömrümün sonuna kadar anlamayacaktım.

Orada öylece dikilip saatlerce yan profilinin güzelliğini izlemek istiyordum. Burnunun kızarıklığı buradan bile belli oluyordu. Büyük ihtimalle saçını kurutmadığı için hasta olacaktı. 

Tam ona doğru yürüyecektim ki, sağ bileğindeki  saatine bakıp kafasını kapıya çevirdi. Gözleri gözlerimi buldu. Gözlerimi önündeki kağıtlara sabitleyip ona doğru yürüdüm. Yanına vardığımda dayanamayıp ona bakmak gibi bir hataya düştüm. 

Batım oturduğu için şuan ondan uzundum ve kafasını geriye atmış bana bakıyordu. Gözleri siyahtı bu çocuğun. İmkansız, biliyorum, ama siyahtı. Siyah, uzun kirpikleri ve yine siyah, düzgün kaşlarıyla gözlerinin uyumu çok hoştu. Sakallarını uzatsa nasıl görünürdü ki acaba?

Gözlerinin etkisinden çıkabildiğimde gülümsüyordu. Galiba az önce onu dikizlediğimi farketmişti ve bu hoşuna gitmişti.

''Gelmişsin.'' 

Yüzüne dik dik baktım. Cidden mi? 

Kaşlarını kaldırıp gözlerini kaldırdı. O da saçmaladığını anlamıştı demek ki.

''Neyse 5 dakikalık işim kaldı. Ben onları yapana kadar takıl sen...'' Sırıttı. ''Sonra merakını giderelim.''

Off. Hem ayağına çağırıyor hem de bekletiyor. Zaten geç gelmiştim. Şimdiye kadar yapmalıydı işini.

''Yardım edebilirim. Arkadaşım beni bekliyor, çok zamanım yok. Hem bunlar ne böyle gümrük memuru musun sen?''dedim masayı işaret ederek. Kağıtlar neredeyse bütün masayı kaplamıştı. Ayrıca yardım edersem işi çabuk biterdi ve ne kadar çabuk gidersem o kadar az kendimden nefret ederdim.

Kafasını eğip güldü. Dişlerini sergileyen dudakları şuan görüş açımda olmasa da gamzesini görünce anlamıştım bunu.

''Derse geç gelmenin cezasıymış. Müdür Bey'iniz sabah baya azarlayıp bunları imzalamamı istedi. Kızlardan çok almıştım bu isteği ama ilk defa bir erkek benden imzamı istedi inanabiliyor musun?''

▪FERİŞTAH▪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin