Selamlar sessiz okuyucularım, interaktif olma arzuma ket vurup beni yorumlarınızdan mahrum bırakacağınız bir yazıya daha başlıyorum..
Bugün ki yazının konusu Çocuk gözünden dünya.. Bu dünya da savaş yok,açlık, yoksulluk yok demeyi çok isterdim.. Güneşin hiç batmadığı,gökkuşağının eksik olmadığı, çocukların gönlünce oynadığı,bolluk ve bereket fışkıran bir dünya hayali ütopya'nın ötesine geçemiyor maalesef.. Dünya adaletli bir yer olsaydı para henüz bulunmamış olurdu..
21.yy'da olmamız aç gözlü ve savaş yanlısı "insan"ların varlığına engel değil maalesef..
Bu konulara dalıp asıl meselemizden sapmak değil niyetim,dinleyin dostlar.. Uzaklar da küçücük bir kız, bombaların gölgesinde bez bebeğiyle oynuyor,bebek korkmasın diye ona şarkı mırıldanıyor.. Zaman zaman çocukluk anılarım dolar zihnime.. Minik sandaletlerim,annemin adımı söyleyişi, çimlerin içinde koşturmalarım,sadece mutlu olduğum yaramazlık yaptığımda bile yüzümden eksilmeyen o suçlu gülümseme..
Bu dünyada hiç birşey bir çocuğun gülümsemesi kadar masum olamaz.. En güzeli de çocuklar kaygısız olurlar,anı yaşarlar,her daim gülümserler,ağlayışlarında bile bir gülümseme vardır.. Çocuklar güzel olan herşeyin vücut bulmuş hali olurlar.. Neydi adı o çizgi filmin adı hah hatırladım Powerpuff Girls gibi yani, ben hep yeşilli olandım.. :))
Çok mu nostalji yaptım acaba.. Yaşım genç, ruhum yaşlı benim kusura bakmayın lütfen..
Ama her güzel şey gibi çocukluk dönemi de biter.. Bunu bir metaforla anlatacağım sizlere..
Beyaz bir t-shirt düşünün yepyeni, kar gibi beyaz üzerinde menekşe kokuları.. T-shirt her yıkandığında rengi biraz daha solmaya başlar, zamanla minik lekeler kalır, renk solar griyi çalmaya başlar.. Küçük küçük yırtıklar oluşur ve en sonunda t-shirt'un giyilecek hali kalmaz.. Şansı varsa toz bezi olur yoksa kendini çöplükte bulur.. İnsanlıkta böyle birşeydir aslında.. Doğarız o zaman bembeyazızdır.. Büyüdükçe renklerimiz solmaya başlar.. Saflığımız azalır kirleniriz,hırpalanırız ve köşemize çekilip ölmeyi bekleriz..
Ağır geldiyse kusuruma bakmayın, ben realist bir insanım.. Uyanın kızlar Ünicorn'a binmiş seksi,yakışıklı ve zengin prens hiçbir zaman gelmeyecek..
Çocukluk bitti gerçek dünyanın ne kadar kötü bir yer olduğunu anlayıp hayatta kalmaya çalışmalısınız.. Bir çocuk için mutluluk kavramı yaşamındaki herşeyi kapsayabilir mesela.. Aptal bir salıncakta saatlerce sallanmakta buna dahil.. (Laf aramızda aptal diyorum diye yanlış anlaşılmasın, ben bayılırım salıncağa :D gizli gizli geceleri sallanırım hala :D )
Gözlerimi kapatırdım var gücümle sallanırdım.. O kadar mutluydum ki aslında o sırada hayallere dalardım, kimi zaman bir yağmur oranında ağaç tepelerinde olurdum kimi zaman dev bir kuşun kanatlarında devr-i alem yapmakta..
Çılgınca hayallerim vardı.. Bitkilerle,oyuncaklarımla çoğu zamanda kendimle konuşur ilerde yapacağım mesleği düşlerdim.. İlk önceleri herkes gibi basit meslekler istemedim öğretmen,doktor falan..
Köpek balığı bakıcısı olmak istedim, bir de botanikçilik vardı.. Zamanla ilgim tarihe kaydı, Osmanlı tarihi özellikle harem beni büyülüyordu.. Sonra feminizm akımına kapıldım ve gerçeklerle tanışınca ondanda vazgeçtim.. Adli tabip olup ölülerle haşır neşir olayım dedim,hafiften tırsınca onu da bir kenara attım.. Birde yazarlık olayım vardı, ondan hiç kopamadım ama içen içe en büyük tutkumun bu olmadığını biliyordum.. 4 yaşındayken annem yemek yaparken tabureyi alıp ocağın başına geçer onu izler bir de zorla anlattırırdım nasıl yaptığını.. Çocuk aklım yemesine de yapmasına da meraklı olduğum bu işi hiç unutturmadı, halen yemek yapmaktayım.. (Bu kısma kadar okuyup anlamadım şimdi bu kız ne okuyor diyorsanız Aşçılık okuyorum efendim)
İnsan ne yaşarsa yaşasın mutlu geçirilmiş bir çocukluk onu iyi yapmıyorsa acırım o kişiye.. Elindekinin kıymetini bilen,azla mutlu olmayı öğrenmiş içindeki, çocuğu hiç öldürmemeyi bilmiş biri olarak çocuk gözünden dünyam da hep iyiydim, siz de öyle olun..
Şevkat ve saflık bir insanın en temel duygularıdır.. İçinizde ki çocuğun mutlu olmaya hakkı var gençler, onu üzmeyin ve büyümeyi önemsemeyin zira hayat size büyümeyi de öğretiyor..
Melankolinin sınırında dolaştığım bu yazıyı bitirirken sizleri kocaman öpüyorum sağlıcakla, iyilikle ve mutlulukla kalın..
YEŞİLKIZ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Yeşil Açısı ~
NonfiksiBlog açmaya karar verip teferruat'ının çok olduğunu anladığımdan beri beynimi kemiren kurdun tilkilerim den akıl danışmasının bir sonucu bu blogumsu yazılar.. Ve Whattpad'a katılma hikayem; Hayatın her alanın da sadece kendi fikirlerimi paylaşmak is...