0.4

431 46 12
                                    

Başımı yanımda oturan ve konuşmasını dört gözle beklediğim narin bedene çevirdim. Konuşmaya nerden başlayacağını düşünüyor gibi duruyordu. Düşüncesine gerek yoktu aslında. Direk konuya dalsa da olurdu.

"Ailemle aramda sorunlar var." Sesini duyduğumda ona verdiğim tüm dikkati arttırdım. "Babam ve ben... Uzun süredir konuşmuyoruz. Ben eskiden konuşmak ister ve bunun için fırsat kollardım ama artık bıraktım. Aramızın sonsuza kadar düzelmeyecegini kabullendim."

Bakışlarımı ellerime indirip parmaklarımla oynamaya başladım. Konu fazla ailevi gibi gözüküyordu ve ben bundan rahatsız olmuştum. Sonuçta yanımda oturan kızı hiç tanımıyor, hatta adını bile bilmiyordum. Ama sonrasında içten içe omuz silktim. Adını öğrenebilir ve onu tanıyabilirdim. Neden olmasın?

Hatta kim bilir, belki sorununu bile çözerdim ha?

Boğazımı hafifçe temizledim. "Peki babanla neden konuşmuyorsunuz?"

"Benim yüzümden..." Konuşmasına devam etmediğinde neden sustuğunu anlamak için oturduğum yerde öne doğru kaydım ve eğdiği yüzüne baktım. Gözleri hafifçe yaşarmış, alt dudağını dişlerinin arasına almıştı. Hüzünlü bir yapısı olduğu belliydi ama onu böyle ağlamaya yüz tutmuş bir şekilde göreceğim aklımın ucundan geçmezdi. Sanki onu dış dünyadan koruyan tüm bariyerleri yerle bir edilmiş, çaresizce ele geçirilip yok edilmeyi bekliyordu. Ağlamanın onun en büyük zayıf noktası olduğunu anlamıştım.

Yüzünü dikkatle inceleyen gözlerimi fark etmiş ve ani bir hareketle dikleşip yanağından akan gözyaşlarını silmişti. Rahatsız olduğunu anlamıştım ve gözlerimi yüzünden çekmiştim. Sanırım en güçlü noktası ise hemen toparlanıp duygularını içinde yaşamaktı.

"İyi misin? İstersen anlatmak zorunda de-"

"Yo, hayır ben iyiyim. Sadece aklıma eski anılar geldi o kadar." Bir süre durdu. "Dediğim gibi çokta olmasa sana anlatacağım."

Kafamı onu onaylar gibi aşağı yukarı sallarken ondan bekleyemeceğim bir rahatlıkla kolunu banka uzattı. "Hem uzun zamandır içimi birine dökmek istiyordum. Buna gerçekten çok ihtiyacım vardı." Kafasını bana doğru çevirip genişçe gülümsedi. "Dertlerimi dinleyecek o şanslı kişi sen oluyorsun."

Gülümsemesine hafif bir kahkaha atarak karşılık verdim. Daha az önce ağlamak üzere olan kız şimdi hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Beynime onun hakkında öğrendiğim bu yeni bilgileri hemen kaydettim Ani duygu değişimleri yaşayabiliyor, hiç gözüktüğü gibi bir ruh halinde olamayabiliyordu. Ve gülümserken tatlı gözüküyordu. Ona yakışıyordu.

Kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım. "Ehem ehem. Yanımda oturan bayan, derdinizi dinlemeden önce şu şanslı gence adınızı söyler misiniz?"

Gülerek benim gibi aynı pozisyonda oturdu. "Elbette şanslı genç, adım Lee Min Ha."

Lee Min Ha. Tatlı.

"Tanıştığıma memnun oldum Lee Dertli Min Ha. Bendeniz de Park Şanslı Jimin." İkimizinde, ama daha çok benim, kıkırtılarım soğuk havaya karışırken olabildiğince ciddileşip konuşmaya devam ettim. "Birbirimizin adlarını öğrendiğimize göre artık bana rahatça dertlerini anlatabilirsin Min Ha. Seni dinliyorum."

Min Ha'dan ses gelmeyince hemen ona baktım. Duygusuz bir şekilde gözlerini yüzümde gezdiriyordu. Gözleri gözlerimle buluştuğunda vücudumda hissettiğim hafif karıncalanma hissine karşılık olarak onda hiçbir değişiklik yoktu. Göz temasımızı kesip kafasını iki yana sallamaya başlamıştı. Bense hala ona bakıyordum.

Kısık sesini duydum. "Bir arkadaşım vardı ve madde bağımlısıydı. O dünyada en çok sevdiğim kişiydi, iyi anlaşıyorduk. Onun madde bağımlısı olduğunu bilmiyordum. Taki arkadaşım bana bir paket uyuşturucu verene kadar." Gölerim merakla büyürken o da derin bir nefes alıyordu. "Benim de onun gibi o illeti kullanmamı söylüyordu ama onu dinlemedim, o şeyi azıma bile sürmedim. Ona uyuşturucunun kötü olduğunu, kullanmaması gerektiğini söylüyordum. En başta beni dinlemesede sonradan uyuşturucuyu bırakmıştı. Daha doğrusu ben bıraktığını zannediyordum ama meğerse kullanmadığını söyleyerek beni kandırmış."

Gangsta || pjm ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin