Merhabaa !! Beklettiğim için üzgünüm. Biliyorum artık daha az girmeye başladım. Kısa bir ara vereceğim ama çok kısa merak etmeyin. Yeni bölümü heyecanla beklediğinizi yorumlardan anladım. Hikayemin bu kadar yükseleceğini bilmiyordum. Hepinizi çok seviyorum. Ve işte beklediğiniz yeni bölüm ...
Sabah gözümü açtığımda aklıma bugün ikinci defa Matt'le buluşacağımız geldi. Beni nereye götüreceğini söylememiş olduğuna rağmen bugünün güzel geçeceğinden emindim. Yatağımdan kalkıp yüzümü yıkadım. Saçımı dağınık bir topuz yaptıktan sonra aşağıya indim. Jas yemek masasında boş boş oturuyordu. Ona neden boş boş oturduğunu sorduğumda bana : 'Kylie sence dün Nash'in sorusuna Jack Gilinsky'yi kattığım için Nash bana kızgın mıdır ?' diye sordu. Açıkçası Jas'in böyle bir soru soracağı aklımın ucundan bile geçmezdi çünkü o kendine güvenen, cesur biriydi. Yaptığı bir şeyi yanlış mı yaptım diye düşünmezdi. Sorusuna cevap olarak : 'Bu soruyu bana değil kendine sormalısın Jas.' dedim ve ona sarıldım. Biz fark etmeden Kath arkamızdan gelip bize katıldı. Onları gerçekten çok seviyordum.
Kahvaltı yaptıktan sonra hazırlanmak için yukarı çıktım. Üstüme eteği çiçekli bir elbise giydikten sonra bacaklarıma kadar uzanan ince hırkamı alıp, makyajımı tamamlayıp elime telefonumu aldım. Telefonumdan mesaj geldiğinde heyecanla yatmış olduğum yatağımdan kalktım ve mesajı okudum :
From : Matt
'Kapının önündeyim.'
Heyecanla aşağıya indim ve kapıyı açtım. Matt her zamanki gibi üstüne klasik bir t-shirt ve altına açık kahverengi renginde bir şort giymişti. Saat öğlen 14.00 olduğu ve Matt'in şık giyinmemesinden dolayı romantik bir restoranta götürmeyeceğinden emindim. Arabasına doğru yürürken : 'Nereye gidiyoruz ?' diye sordum ve aldığım cevap : 'Sürpriz olsun istiyorum.' oldu.
Birkaç saat sonra Matt 'Geldiik !' diye bağırınca neden sürpriz olmasını istediğini anladım. Beni bir lunaparka getirmişti. Hemen ona dönüp boynuna sarıldım : ' Matt, lunaparklara bayıldığımı nereden bildin ?' 'Bayılmayan birini tanımıyorum desem.' diyerek gülümsedi. Bende ona geri gülümsedim.
Girişte biletlerimizi aldıktan sonra Matt bağırarak : 'Hızlı ve Öfkeli'ye binmemiz gerek Kylie !' dedi ve bende ayak uydurmak için : 'Olur.' dedim ama hayatımda babamla bile binmediğim bir şeye binmek istemiyordum. Etrafta o kadar yavaş giden ve bana panik atak geçirtmeyecek aletler varken Matt'in hayatımda gördüğüm en hızlı roller coaster'ı seçeceğini aslında tahmin edebilirdim. Deli bir çocuk olduğunu biliyordum çünkü. Panik atağımı nasıl yenebilirim diye düşünürken Matt kolumdan çekiştirdi ve beni sıraya soktu. Çok uzun bir sıra olmadığı için fazla beklemedik. Kemerlerimizi bağladıktan sonra Matt bana dönüp : 'Hazır mısın ?' diye sordu. Bende beklediği cevabı verdim : 'Evet.'
Roller coaster hareket etmeye başladığında istemeden de olsa Matt'in elini tuttum. Her ne kadar hala korksam da Matt'in elini tutmak beni güvende hissettiriyordu. Bana bakarak gülümsedi : 'Yoksa sen korkuyor musun ?' Bunu soracağını biliyordum ve hızlıca anlatmaya başladım : ' Küçükken babamla evimizin bir kaç sokak ötesindeki küçük lunaparka giderdik hep. Babam da senin gibi roller coaster'lara bayılırdı. Hep beraber binerdik ama bir gün biz binerken roller coaster bozuldu. Ve ben korkmaya başladım. Hatta tam bir saat boyunca panik atak geçirdim. O zamandan beri de ancak bir sefer gitmişizdir babamla.' dedim. Matt bana mahcup dolu gözlerle baktı : 'Kylie bilmiyordum. İstersen durdurmalarını söyleyebilirim.' dedi ama cevabım : ' Gerek yok Matt.' oldu. Beni bir korkak gibi tanımasını istemezdim.
Roller coaster hızlandığında Matt'e tamamen tüm vücudumu dolamıştım. O da ben korkmayayım diye kollarını boynuma dolamış sürekli 'İyi misin ?' diye soruyordu. En hızlı bölümüne geldiğimizde kendimi kusacakmış gibi hissettim ama bunu yapmazdım, yapmamalıydım, yapamazdım. Yukarıdan bir flaş patladığında yukarıdaki rayların üstüne sırf insanların en berbat anlarını yakalamak için bir kamera koyduklarını gördüm ki bunu bizi çektikleri fotoğrafta başarıyla tamamlamışlardı. Çıkışta Matt o berbat fotoğrafı satın alıp : 'O kadar güzel çıkmışsın ki bende kalmasını istiyorum.' dediğinde dalga geçtiğini anlayıp, omzuna vurdum.
•••••••••••
Slushy'lerimizi içerken Matt : 'Bir korkunu öğrenmiş oldum Jenson.' dedi ve ona : 'Soyadımı nereden biliyorsun Matthew Lee Espinosa ?' diye gülerek sordum. Bana komik bir yüz yaparak : 'Belki Insagramdan bulmuş olabilirim. Peki ya sen nereden biliyorsun full adımı seni stalker ?' dedi. Bende ona : 'Belki bende Instagramdan faydalanmış olabilirim' dedim. Ardından telefonum çaldı :
Katherine The Poop 💩💜
Açtığımda telaşlı bir sesle Kath'in : 'Kylie ! Jas yok.' dediğini duydum. Ona sakinleşmesini ve Jas'in artık bir yetişkin olduğunu söyledim. Ama bir yandan onu ölesiye merak ettiğim için : 'Hiç aradın mı peki ?' diye sordum. O da : 'Evet tabii ki aradım ama ulaşılamıyor çıkıyor.' dedi. Bende : 'Peki sana hiçbir şey söylemedi mi yani morali bozuk muydu nasıldı ?' diye sordum ve Kath bana : 'Sürekli masada oturup bir şeyler düşünüyordu. Ona ne düşündüğünü sorduğumda da cevap vermiyordu.' dedi ve ona son bir soru olarak : 'Çocuklara sordun mu ?' dediğimde Kath bana : 'Sormadım onlar ne bilirler ki ?' dedi. Jas'in nereye gittiğini ve neden gittiğini anlamıştım. Telefonu kapadığımda Matt'e dönüp : 'Matt sizin eve gitmemiz gerek.' dedim.
•••••••••••••
Matt evde kimsenin olmadığını söyleyip, kapıyı anahtarıyla açtığında hemen içeri daldım. Bana neler olduğunu sorduğunda cevap vermedim çünkü yukarı kata çıkmakla meşguldüm. Matt'de arkamdan geliyordu. Yukarı kata çıktığımızda hemen Nash'in odasına girdim ve evet her zamanki gibi doğru tahmin etmiştim. Nash ve Jasmine öpüşüyorlardı. Matt'le odaya girdiğimizde Matt bana dönüp : 'Neden acele ettiğini şimdi gayet iyi anladım.' dedi. Jas ve Nash bir ağızdan : 'Açıklayabiliriz' dediklerinde bizde : 'Açıklayabileceğinizi biliyoruz ama ayrı ayrı açıklayacaksınız.' dedik ve saatin sekiz olduğunu öğrendiğimizde Jas ve ben evimize gittik.
••••••••••••••
Zile bastığımızda Katherine endişeli bir sesle : 'Neredeydiniz ? Meraktan ölüyordum sizi salaklar özellikle sen Jas !' diye bağırdı. Kath'e dönüp : 'Jas'in sanırım biraz kafası karışık Kath. Yarın hep beraber konuşuruz.' dedim ve Jas'le beraber yukarı çıktım. Jas'e iyi geceler dedikten sonra odama girdim. Saat 10'a geldiği halde uykum olduğunu fark edip yattım ve gözümün önüne Jas ve Nash'in öpüştükleri an geldi. Bence çok yakışıyorlardı ve Jas'e bunun için kızmayacaktım.
-Jasmine-
Evet, hala Nash'le olan öpücüğümüzü düşünüyordum. Ama bugün kafamı fazla yorduğumu düşünüp uyumaya karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love At First
FanfictionKylie ve iki arkadaşının Magcon erkekleriyle olan muhteşem maceraları....