Berke ile çalışmaları bütün gün sürmüştü ve Alya yorgun hissediyordu. Eve döndüklerinde annesiyle babası gelmişti. Yavuz ailesi de tam kadro evdelerdi. Bunun bir süre böyle olacağı belliydi. En azından ortalık sakinleşinceye kadar. Herkesin hiçbir şey olmamış gibi davranması da Alya'nın gözünden kaçmamıştı. Mutfaktan gelen kokulara göre annesi ve Derin Teyze kızarmış tavuk yapmışlardı. Babalar da klasik bir şekilde oturmuş sohbet ediyordu. Alya Berke'ye baktı. O çoktan ortama ayak uydurmuştu. Deniz'in yanına geçip oturdu ve beraber telefonlarından oyun oynamaya başladılar.
"Haydi millet, yemek hazır!" Annesi mutfaktan çıkıp salona gelmişti.
"Tamamdır geliyoruz." Beraber yemek masasına geçtiler. Bir süre derim bir sessizlik oldu sonra babası konuyu açtı.
"Çalışmanız iyi geçmiştir diye umuyorum." Göz ucuyla Alya'yı süzüyordu.
"Evet, iyi geçti. Ama çok yorucu gerçekten. Şunu haftada bir gün falan mı yapsak?"
"O kadar vaktimiz olmayabilir. Ayrıca küçük hanımlar bundan sonra daha fazla yorulacaksınız. Biliyorsunuz daha okul döneminin başında buraya geldik. Bu yüzden okula devam etmeniz gerekiyor. Okula kaydınızı yaptırdık bile. Yarın okula gidiyorsunuz ve... Beladan uzak duruyorsunuz."
"Bir dakika bir dakika, hangi okula gidiyoruz? Daha alışamadan hem de?"
"Okula başladığınızda uyum sağlayabileceğinizi düşünüyoruz." Dedi Deniz'in babası.
"Alya ile aynı okula gideceksek Büyük Karma Okulu'na gidiyoruz değil mi?" Diye sordu Deniz.
"Bu konuda hala kararsızız ama büyük ihtimalle öyle kalacak. Olmazsa değiştirebileceğimizi söylediler." Diyerek araya annesi girdi.
"Vay be, karma okul eğlenceli olacak."
...
Sabah erkenden kalkıp okula hazırlandılar. Anneleri kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Çabucak bir şeyler yediler ve motorlarına atlayıp yola koyuldular. Berke önden gidip onlara yolu gösteriyordu.
"Madem savaş çıkacak neden bir karma okul var ki?"
"Çünkü bu soğuk savaş dönemi olmadan önce de bu okul vardı. Eğer olmasaydı şu an sen tek başına bir Kızıl Okulu'na gidecektin."
"Aman benden uzak olsunlar." dedi Alya ve ikisine doğru dönerek sırıttı.
Okula vardıklarında bahçede bayağı öğrenci olduğunu gördüler. Etraf mavi ve kızıl renkte boyanmıştı. Top oynayanların topu bile bu renklerdeydi. Okul yüksek bir binaydı ve bahçe bir botanik bahçesi gibi dizayn edilmişti. Giriş kapısına doğru ilerledikleri sırada arkadan biri onlara seslendi. Bu ses tanıdıktı ve kulak tırmalıyordu. Arkalarını döndüklerinde Alya şaşkınlık içinde seslenen kişiye baktı.
"Ooo.. Biz de ne zaman geleceğinizi merak ediyorduk." Dedi Simge. Kızıl renkteki üniforması Alya'nınki ile aynıydı. Alya onu görür görmez eski okulundaki Ayşe'nin ona söyledikleri aklına geldi. "Onlara bulaşma, dikkatli ol.". Alya artık ona neden gıcık olduklarını biliyordu. Alya'yı Mavi sanıyordu. Tüm herkes gibi.
"Sen de öyle mi? Sen de cadısın yani. Hem de şu Kızıl olanlardan."
"Onlardan birisi de sensin sanıyordum." Dedi üzerindeki formayı işaret ederek.
"Bu seni ilgilendirmez. Hem ayrıca sen neden bizim okula geliyordun ki?"
"Ben de öğreneli çok olmadı-" elleriyle kızıl ışıklardan bir top oluşturdu. Bunu göl kenarında babası da göstermişti. "-"yani sen hangi sebepten buraya geldiysen ben de o sebepten ötürü geldim." dedi ve Alya'ya doğru yaklaştı. Elini omzuna atacakken Alya geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maviler ve Kızıllar
FantasíaHerkes gibi monoton bir hayat süren Alya aslında diğerleri gibi olmadığını öğrenince hayatında büyük değişikler olacaktır. Yaşadığı dünyaya ait değildi. Doğup büyüdüğü bu yere.. Belki burada bile doğmamıştı. Birini özel güçleri olduğuna ikna etmek k...