-Nedensiz Depresyon-

69 9 0
                                    

Jungkook'un Ağzından

Telefonumun sesiyle uyanmak zorunda kaldım. Sabahtan beri telefonlar susmuyordu. Telefonu elime aldım.

'Hei'

Bu kızı gerçekten sevmiyordum. "Ne var Hei?". "Niye açmıyorsunuz telefonlarımı. O kadar aradım". "Açtım ya". "Sabahtan beri arıyorum. Mesaj atıyorum. Bakmıyorsunuz-". "Uzatma. Ne istiyorsun?". "Neredesiniz?". "Evde". "Evde yoksunuz". "Lan evdeyiz işte". "Hangi evde?". Kafamı kaldırıp etrafa baktım. Jimin'i görünce J-Hope'un evinde olduğumuzu anladım.
"J-Hope". "O kim?". "Arkadaşımız". "Nerde oturuyor?". "Suga'nın üst katında". "Geliyorum". Telefonu suratıma kapattı. Yattığım yerden kalktım. Jin, Jimin, Tae ve Namjoon buradaydı. Suga ve J-Hope'un nerde olabileceğini düşünürken kapı çaldı. Yavaş adımlarla gidip açtım. Hei beni itip içeri girdi. "Nerede o?". "Bilmiyorum". Hızla odalara bakmaya başladı.

Suga'nın Ağzından

"Suga". Biri kolumu delmek istercesine dürtüyordu. Hızla doğruldum. "Ne var ne?". Hei bana sinirli gözlerle bakıyordu. "Sen burayı nerden buldun?". "Jungkook söyledi. Sen burda bu çocukla ne yapıyorsun?". "Uyuyorum". "Suga çıldırtma beni. Kim bu çocuk?". "Jin ve Jungkook'un arkadaşları". "Sen niye onunla uyuyorsun ya?". "Yer yoktu bende yattım. Hem sen ne sanıyorsun. Onunla sevgili olduğumu ya da onunla yattığımı falan mı?". "Neden onunla uyudun Suga?". "Çünkü benim için hiçbir değeri yok. Boş olan yer onun yanıydı. Bende yattım. Oldu mu?". "Değeri yok yani". "Yok. Konuşmuyoruz bile". Hei'nin elinden tutup odadan çıkardım. Hepsi kapının önündeydi. Bizi görünce sohbet ediyormuş gibi yapıp saçma sapan konulardan konuşmaya başladılar.

J-Hope'un Ağzından

Her şeyi duymuştum. Tamam birbirimizi sevmiyorduk ama böyle söylemesine de gerek yoktu. Telefonumu elime aldım. Kai, Chanyeol ve bilinmeyen 3 numaradan cevapsız aramalar vardı. Mesajlara girdim. İlk ismi olana tıkladım.

Kai: J-Hope bir yerlere gidelim mi?
Kai: Orda mısın?
Kai: Neden cevap vemiyorsun?!

Diğer mesajlara baktıktan sonra canımın hiçbir şey yapmak istemediğini farkettim. Kai'yi bile görmek istemiyordum.

"Umudum iyi misin?". Tae yanıma gelip bana sarıldı. "İyiyim". "Konuşmuyorsun gülmüyorsun. Yemek bile yemedin". Omuz silktim. "Senin bugün dersin yok mu?". "Yok". "Dışarı çıkalım mı?".  "Canım istemiyor".

°°°°°

Kapının çalmasıyla düşüncelerim benden koşarak uzaklaştı. "Kapıya bakın". "Hep ben bakıyorum. Bir sefer de sen baksan". "Oyun oynuyorum".  "Ben bakarım tamam". Yattığım yerden kalkıp kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm kişiyle küçük çaplı bir şok yaşadım. Kai gülümseyerek bana bakıyordu. "Beni içeri davet etmeyecek misin?". Hızla kenara çekildim. "Tabii. Geç".  İçeri girdi. Hepsi ayağa kalktı. "Sen buralara gelir miydin ya?".  "J-Hope'u almaya geldim".  "Alabilirsen al. Sabahtan beri dışarı çıkarmak için uğraşıyoruz"
"Neden mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermediğini sorabilir miyim acaba?".  "Görmedim".  "J-Hope gördüğünü ikimiz de biliyoruz".  Bir şey söylemeden kendimi koltuğa attım
"Hadi gidiyoruz". "Nereye?".  "Alışveriş merkezine".  "Ben gelmek istemiyorum. Uyumak istiyorum".  "Olmaz. Kalk hadi". Kolumdan tutup kaldırdı. "Bekliyorum. 10 dakika içinde gelmezsen ben gelirim".  Göz devirdim. Resmen sürünerek odama gidip üstümü değiştirdim.

Suga'nın Ağzından

Hei'nin zoruyla alışveriş merkezine gelmiştik. Normal zamanda gelmezdim ama jelibon alacağını söylemişti. Jin jelibon kutumun anahtarını bulmuş bütün jelibonlarımı yemişti. Bu yüzden de kavga etmiştik.

En yakın olan masaya oturdum. Hei'ye haber vermeden bir kafeye gelmiştim. Bana çok kızacaktı ama umrumda değildi. Siparişimin gelmesini beklerken çevreyi izlemeye başladım. Hızla gözlerimi insanların üstünde gezdiriyordum. Gördüğüm turuncu şeyle gözlerimi o yöne çevirdim. Tanıdığım turuncu saçlar...

J-Hope'un Ağzından

"J-Hope geldiğimizden beri oturuyoruz".   "Ayağa kalkacak gücüm yok".  "Hasta falan mısın?".  "Hayır. Sadece istemiyorum işte".  Telefonuma elime alırken kahveye çarptım. Kai bağırarak "Yandım" dedi. ayağa kalktı. Sıcak kahve üstüne dökülmüştü. İkimizde ayağa kalktık. "Ç-çok özür dilerim. İyi misin? Ay yandı çocuk".  "Tamam sorun değil. Altı üstü ilerde çocuğum olmayacak".  "O kadar mı kötü?". Bağırdığım için herkes bize bakıyordu. "Ben geliyorum".  "Nereye?".  "Üstümü temizleyeceğim".  "Dur bende gelicem". 

Üstünü silmekle meşguldüm. "J-Hope"
Hızla kafamı kaldırdım. Çok fazla yakındık. Neden böyle olmuştu ki?
"E-efendim".  Geri çekilecekken belimden tutup gitmemi engelledi.

Suga'nın Ağzından

Lavoboya gideli yarım saat olmuştu ve hala gelmemişlerdi. Nedensizce bakma isteği duyarak ayağa kalktım.

Kapıyı açar açmaz Kai ve J-Hope'u çok yakın bir şekilde bulmam bir oldu.
J-Hope geriye doğru gelince hızla belinden yakaladım. Kai "J-Hope" diye sızlanırken J-Hope şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Çünkü Kai'nin ayağına basmıştı. Bazen insanların canını yakmaktan zevk aldığını düşünmüyor değildim. Önce üstüne kahve dökmüş sonra da ayağına basmıştı. İlk gün düşündüğüm gibi. Gereksiz bir tipti.

J-Hope'un Ağzından

Gözlerimi kapatmış düşmeyi beklerken belimde hissettiğim ellerle durdum. Yavaşça gözlerimi açtım. İfadesiz suratla bana bakan Suga ile karşılaştım. "Senin ne işin var burda?".  "Lavoboda ne işim olabilir?"
"Bende onu soruyorum ya zaten".  Gözlerini devirdi. "Bazen beyninin yerinde saman olduğunu düşünüyorum".  "Hadi ya. Sen değeri olmayan insanlar hakkında düşünüyor muydun?".  "Haklısın aslında. Seninle aynı ortamda bulunmam bile saçmalık" diyip gitti. Her yerde karşılaşmak zorunda mıydık? Fazlaca sinirimi bozuyordu. "Kai tekrar özür dilerim".  "Sorun değil".  "Şey... Gidelim mi?".  "Gidelim"

°°°°°

Merdivenlerden çıkarken Suga'nın evinden bir kız kapıyı çarparak çıktı. Karşımda durdu. "Hepsi senin yüzünden".  "Ne benim yüzümden?".  "Ayrıldık. Mutlu musun?".  "Ne diyorsun sen ya?".  "Suga ile ayrıldık. Bitti her şey. Bunun tek sorumlusu sensin".  "Ben ne yaptım acaba?".  "Onu baştan çıkardın".  "Kim? Ben mi?".  "Senden başka biri var mı burda?".  "Ben kimseyi baştan falan çıkarmadım. Suga da sende umrumda bile değilsiniz. Seni tanımıyorum bile"
Kız bir anda beni omuzlarımdan sertçe itti. Geriye doğru bir adım atınca ayağım boşluğa geldi. En son hatırladığım kızın çığlık atmasıydı...


Sweet Neighbour ^SOPE^ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin