Hayatınızda bazı dönüm noktaları vardır. Benim döndüm noktamsa ailemden ayrılıp Seul'e taşınmak oldu. Başta her şey kolay gibiydi. Ta ki yeni evimin önüne gelene kadar. Bir sürü eşya, temizlenmesi gereken bir ev, çalışılması gereken dersler, alışılması gereken okul...
Arkadaşlarım birazdan gelecekti. En iyisi bir yerden başlamak diye düşünüp elime bir koli aldım. Eşyaları içeri aldıktan sonra evi temizleyecektim. Çünkü hiçbir şey planladığım gibi olmamış eşyalarım erken gelmişti.
Başımı gökyüzüne kaldırıp derin bir nefes aldım. Elimdeki koli gittikçe ağırlaşıyordu. Bu yüzden harekete geçip apartmana adımımı attım. "Yeni bir yere taşınmak ne kadar zor olabilir ki?" diye kendi kendime sorduktan hemen sonra elimdeki koliyi yere düşürdüm. Apartmanda ses yankılanırken yanlış kanıya vardığımı farkettim. Önümdeki kapı bir anda açıldı. Üstünde sadece şortu olan gri saçları dağılmış çocuk uykulu gözlerle bana bakıyordu.
"Ne yapıyorsun sen ya?". "Kolileri düşürdüm. Rahatsız ettiysem özür dilerim". "Evet rahatsız ettin. Saat kaç senin haberin var mı?". Kolumdaki saate baktım. "12". "Yani sabahın körü. Senin yüzünden uykum bölündü. Bunu ödeyeceksin". "Sabahın körü-". Cümlemi tamamlayamadan suratıma kapıyı kapattı. Şok olmuş bir şekilde kapıyla bakışıyordum. Böyle şeyler hep beni bulmak zorunda mıydı?Bir kat daha yukarı çıkınca benim dairemin karşısındaki dairenin kapısı
Açıldı. "Sen bakma ona. Biraz sinirlidir". Aynı kadın gibi yaparak içtenlikle gülümsedim. "Yardım edilecek bir şey var mı?". "Ah yok. Teşekkür ederim". Tekrar gülümseyip kapıyı kapattı. Sinirli komşuların yanında güler yüzlü komşularım da varmış.Kapıyı açmakla uğraşırken aşağıdan sesler geliyordu. "Namjoon sen taşıma lütfen". "Sonra J-Hope kızıyor". "Hiçbir şeyi kırma". "Sakar bir insanmışım gibi konuşmayı keser misiniz acaba?". "Sakar bir insanla, sakar bir insanla konuşuyormuş gibi konuşulur. Bu yüzden de seninle öyle konuşuyoruz". "Aish cidden ama". Gülüşme sesleri apartmana yayıldı. Kapıyı açıp içeri girdim. "J-Hope". "Mutfaktayım" diye bağırdım. Jimin mızmızlanarak içeri girdi. "Bunlar çok ağır ya". "Giysileri taşıyorsun farkındasın dimi?". "En hafifleri onlar". Jimin göz devirdi. "Zevzekliği kesin. Daha taşınması gerek bir sürü şey var. Ayrıca ses çıkarmayın". "Namjoon'a söyle onu sen". "Lütfen". "Tamam ya". Birlikte aşağı inerken sabah karşılaştığım gri saçlı çocuk kapıdaydı. Kısa süreli bana baktı. Utanıp gözlerimi kaçırdım. "J-Hope gelecek misin artık?". "Ha? Tamam". Onun yanından geçip hızla aşağı indim. Tae elime en ağır olan koliyi tutuşturdu. "Ne koydun bunun içine ya?". "Gerizekalı sen yaptın kolileri. Kendine sorsana". Göz devirerek apartman kapısına yöneldim. Gri saçlı çocuk karşımdaydı. Heyecanlanmıştım. Soğukkanlılıkla yanımda geçerken bir kapıdan iki kişi geçmeye çalışınca doğal olarak omuzlarımız çarpmıştı. Elimdeki ağır koli yüzünden dengemi kaybettim. Gözlerimi kapatmış düşmeyi bekliyorken belindeki el ile yavaşça gözlerimi açtım. Gri saçlı çocukla aramda en fazla 5 cm vardı ve bu benim fazlaca heyecanlanmama sebep oluyordu. O şekilde ne kadar birbirimze baktık bilmiyorum. "Suga". Karşımdaki çocuk duyduğum sesle belime bıraktı. Boğazımı temizledim. "Geliyorum". diyip bizim yaşımızda gibi görünen iki erkeğe doğru yürüdü.
İsmi Suga'ymış...
°°°°°
"Namjoon şunu döker misin?" Başını olumlu anlamda sallayınca elimdeki kirli su dolu kovayı Namjoon'a uzattım. Kendimi koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Bütün evi temizlemiş ve yerleştirmiştik. Kolumu kıpırdatacak halim yoktu. Dışardan duyduğum küfür sesiyle gözlerimi açtım.
Suga'nın Ağzından
Jin ve Jungkook yemeğin gelmesini beklerken oyun oynuyordu. Bende balkonda sigara içiyordum. Yukarı kata taşınan ve adının J-Hope olduğunu öğrendiğim çocuk çok garipti. Önce elindeki koliyi düşürüp beni uyandırmış sonra kapıda göz gelince gözlerini kaçırmıştı. Son olarak da çarpışmıştık. Ben onu tutarken hiçbir tepki vermeyip sadece bana bakmıştı. Tamam saçlarını beğenmiş olabilirdim ama gereksiz bir tipe benziyordu. Düşüncelerimle uğraşırken başımdan aşağı dökülen suyla şok oldum. "Hangi siktiğimin gerizekalısı döktü onu". Başımı kaldırıp bakınca kimseyi göremedim. Ağzıma gelen bütün küfürleri sıralamaya başladım.
J-Hope'un Ağzından
Namjoon korkuyla bana bakıyordu. "Ne oldu?". "D-döktüğüm su sabah ki gördüğüm çocuğun üstüne geldi". "Ne?!". İşte şimdi bitmiştik. Hızla ayağa kalkınca Namjoon koşmayı başladı. Bende yorgun olmama rağmen peşinden koştum. "Namjoon gel buraya". Koşarak apartmandan aşağı inerken bir el kolumu sıkıca tuttu.
Selam. Tam bir Sope hayranı olarak bu hikayeyi yazmaya karar verdik. Umarım beğenirsiniz ve desteklersiniz. Öpüldünüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Neighbour ^SOPE^
Fiksi Penggemar"Yeni bir yere taşınmak ne kadar zor olabilir ki?" diye kendi kendime sorduktan hemen sonra elimdeki koliyi yere düşürdüm. Apartmanda ses yankılanırken yanlış kanıya vardığımı farkettim. Önümdeki kapı bir anda açıldı. Üstünde sadece şortu olan gri s...