6. Kedinin ilk ziyareti.

1.8K 155 74
                                    


Adrien, tüm gün boyu okulda benimle birlikte yürüdü. Bana her yeri gösterek anılarımıza ait birşeyler anlatıyordu.

"Hey, neden bana katılmak istedin? Başka kimse bunu istemedi ve herkes sana biraz garip baktı."

"Çünkü Leydim, seninle zaman geçirmek istedim."-diyerek sarışın çocuk durdu ve beni cevapladı.

Açıkçası bu cevap beni şaşırttı. Biri bana ilk defa Leydim demişti. Yine de ben bunu pek aklıma takmayarak durmadım. Zaten bütün günü birlikte okulda yürüyerek geçirmiştik. Tüm günü bana aşık ve başı aşağı görünen bir çocukla tanışmayla vaktim geçmişti. Öğleden sonra eve geri döndüğümde, Alya'nın hoşuma gittiğini söylediği tasarımlarla vaktimi geçirerek bundan faydalandım.

Gece olduğunda hafif bir akşam yemeği yedikten sonra erken yatmaya çalıştım, çünkü uykum vardı. Tuhaf olan şu ki uyuyamıyorum. Dışarıya, tekrar çatıya çıkmaya karar verdim ki tekrar hayallere dalabileyim. Kimseyi uyandırmamak ve rahat ayrılmak için tuzak kapısını gizlice ses salmadan açıp dışarı çıktım.

"Bütün Paris'i buradan göre biliyorum!"

Heyecanlanmıştım. Gerçekten manzara çok güzeldi. Bir anda çatıda, uzaktan siyah bir şey gördüm. Bu kişi daha önce gördüğüm çocuktu. Hafızamı kaybettikten sonra beni uyandıran ve tıpkı bir kara bir kedi gibi giyinmiş olan çocuk.

"Hey, kedi!"

Ona hemen utanmadan seslendim. Galiba beni duymuştu, çünkü bana doğru yaklaşıyordu.

Biraz şaşırarak, "Leydim, bu saatte ne yapıyorsun?"-diye yeşil gözlerini gözlerime dikerek sordu.

Bana Leydim diyen başka biri daha mı? Garip.

"Ben uyuyamadım."-diye ona bakarak cevap verdim.

"Normal, şu anda genelde devriye geziyor olmalıydık."-diyerek yüzünü çevirdi ve omuz silkerek , "Gelenekler kaybolmaz."-dedi.

"Devriye mi?"

Şaşırmıştım. Biz devriye mi geziyorduk? Ama neden?

"Evet, Uğurböceği kimliğin ile. Kwamin sana daha söylemedi mi?"

Bana yönelttiği soruya gecikmeden cevabımı verdim.

"Bana birşeyler söyledi. Bana bir Kwami verildiğini nereden biliyorsun?"

Çatıya atlayarak "Tahmin ettim."-diye beni cevapladı.

Düşünmeyi bıraktım. Kimliğimi zaten biliyordu! Bu yüzden devriye geziyorduk! Yüzüne bakıp ciddiyetle konuştum.

"Hey, Kara Kedi. Kimliğimi biliyorsun."

Bunu benden gizlemeğe gerek duymayarak, "Doğru."-diyerek itiraf etti.

"Bana kendim söylemiştin Leydim. "

Bana doğru yaklaşarak elimi öptüğünde,"Hey, küçük ellerini çek, Pisi!"-diyerek elimi çektim.

"Pardon, Leydim."

"Bana Leydim demeyi de kes."

Bundan biraz rahatsız olmuştum.

"Daha önce hiçbir şey söylememiştin. Sanırım bana aşıktın."

Şaşırarak, "Aşık mı? Sana mı?"-diye sordum. Ona aşık mıydım? Gerçekten mi?

"Şey, ama sözde aşık olduğum başka biri vardı."

Evet doğruydu. Ben Adrien Agreste'e aşıktım. Emin değildim. Yani en azından Alya öyle söylüyordu.

"Başka biri mi?"-diye sorarak adeta bir Kedi yavrusu gibi bana baktı. Açıkçası, bu hali çok tatlıydı.

"Evet, Adrien Agreste'i seviyor muşum."

Ondan bunu saklayamazdım. Bu yüzden dürüstçe söylemiştim.

"Onu tanıyor musun?"

Birkaç saniye sessiz kalarak konuşmadı.

"Evet öyle de diyebilirsin."-diyerek sonunda cevap verdi.

"Dediğin gibi, "Aşıktım""-diyerek parmaklarımla tırnak içinde olmasını işaret ettim.

Kedi bana garip bir şekilde bakarak, "Ben tekrar aşık olacağım."-dedi. Sonra yine elimi öptüğünde, tekrar onu itmiştim.

Kollarımı geri çekerek, "İyi denemeydi."
Anlaşılan küçük Pisi biraz fırsatçıydı.

"Bir birbirimizi tekrar göreceğiz Prensesim."

Yeniden çatıya tırmanırken bana dönerek gülümsedi. Yaklaşıp, kollarımı göğsümde kavuşturarak ona baktım. Önce Leydim, şimdide bu. Ne dedi? Prensesim. Çok güzel bir seslenme şekliydi ama neden ismimi söylemiyordu ki?

"Bana öyle seslenmemeni söylemiştim."

"Sana Leydim demememi söyledin. Ama ben "Leydim" i tercih ederim."

"Bana Marinette de. Pisicik ne düşünürsen düşün."

Yüzünde güzel bor ifadeyle bana bakarak gülümsedi.

"Sen her zaman benim Leydim olacaksın."

Başka bir çatıya atlayarak bana elini salladı ardından sırıtarak yine bana aynı şekilde seslendi.

"Görüşürüz Leydim!"

"Sonra görüşürüz, Kedi."-diyerek onunla vedalaştığımda, Tikki aniden çatıda belirmişti. Onu aniden öyle görünce, hem şaşırarak hemde korkarak yerimde sıçrayıp konuştum.

"Tikki, beni korkuttun!"

"Göreuorum ki Pisicikle tanışmışsın."

Kızıl kwami ​​soru soran gözlerıe bana baktında soru dolu bakışlarından kaçamayarak kabul ettim.

"Evet, doğru."-dedim ve biraz da kızarmış olabilirim.

Tikki kızarıklığımı fark ederek, "Ah, kızım! Yavru kediye aşık oldun!"-diye şaşırmış bir tonda konuştu.

"Ne?"

Azacık öfleli bir tepkiyle,"Ama onu zar zor tanıyorum!"-diye cevap verdim.

"İnan bana düşündüğünden daha iyi tanıyorsun."

Küçük kırmızı bedeniyle, omzuma inerek esnendi.

"Hadi uyuyalım."

"Katılıyorum, Tikki."

Eve geri döndük. Bir an için o çocukla bu şekilde karşılaşacak tek kişi olacağımı düşündüm, ama sonradan yanılacağımı biliyordum.

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

Merhaba sevgi yumaklarım. Nasılsınız? Henüz Mariye ne olduğunu bilmiyoruz. Gerçekten ben bile merak ediyorum neler olduğunu.

●Sizce Marinette ile Kedi arasında birşeyler olacak mı?
● Yoksa zaten aralarında bişeyler var mıydı?
●Peki, Marinette bazı şeyleri unuttuğu için olaylar ve aşkları değişecek mi?

Fikirlerinizi yorumlarda bildirin canlarım. Bol bol yorum yapıb beni sevindirin. Vote ve yorumlarınızı unutmayın.

Sizi seviyorum ♥ ♥ ♥

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

Instagram hesabım :
miraculous_winx _

Benim Küçük Uğur Böceğim (TR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin