24. Diğer Taraftan.

599 47 25
                                    


Annem biraz süslendikten sonra kısa kollu mor bir elbise giyip makyajinı yaptı.

"Bu gece partiye gitmek istemedigine emin misin?"-diyerek küpelerini taktı.

"Hayır biraz yorgunum."
Gitmemek için onu fazla endişelendirmemeye çalışırken beni alnımdan öptü.

"Bir şey olursa ara, baban partide benimle olacak."

"Tamam, hoşçakal anne."-diyerek annemi yolcu ettikten sonra, sabahki Mucize'yi saklamak için bir çanta aradım.

"Bundan emin misin, Marinette?"-Dedi annem gittiği için ortaya çıkan Tikki endişeyle.

"Evet, eminim"
Ve çantayı kapatarak sihirli kelimeleri söyleyerek dönüştüm. Kutunun üzerindeki notu alarak çöp kutusuna attığımda, birinin bana seslenmesini duydum.

"Ugur böceği!"

"Bir saniye!"
Elimi saç tutamlarımın üzerinden
geçirdim ve kapıyı açmak için yukarı çıktım. Tavan arasını açarak dışarı baktım ama kimse yoktu.

"Ne?"

Oturma odasına geri döndüğümde onu kapıya yaslanmış bir şekilde buldum.

"Her zaman beni daha çok şaşırtıyorsun."
Kollarımı birbirine geçirerek olduğum yerden ayrıldım.

"Gidelim mi?"

"Tabii, Leydim."-diye her zamanki tipik kibar ses tonuyla cevap verdi. Grand Paris'e gittiğimizde burada büyük terasta bekleyen büyük bir kalabalık vardı.

"Hey, bak, bu Uğur Böceği Ve Kara Kedi!"-diye arkadaşım kalabalığın arasından haykırdı. Havuzun yanındaki terasa indiğimizde belediye başkanı bizimle buluşmaya geldi.

"Ah, Uğur Böceği! Geldin!"-diye bizi karşıladı.
"Bu benim kizım Chloé."

Belli bir sarışın kız bize, ikizine benzeyen bir kızla yaklaştı. Her ikisi de aynı tane şeftali renginde Fransız kollu elbise giymişti.

İçlerinden biri "Uğur Böceği!"- diye haykırarak bana yaklaşıp sarıldı. Diğer kız da yaklaştığında onda bir izlenim bırakmaya çalıştım.

"Ehem...bayan Chloé?"

"Oh evet. Uğur böceği, bu kuzenim Colette."-diye Chloé misafirini tanıttı.

"Brittany'den geldi ve çok zengin."

"Merhaba"-diyerek ben kızı selamlarken o çantama bakıyordu.

"Güzel... Çanta."

"Oh, evet, taşıyorum...içinde birkaç şey var."
Çantayı bir kenara saklamaya çalıştım. İki kız bir şeyler yemeye gittiğinde her şeyin yolunda
gittiğini kontrol etmek için elimi çantaya koydum. Elimle aramaya başladım ama hiçbir şey yoktu. Sonunda kafami kaldırarak onu aradım.

"Kedi!"

"Evet, Leydim." Kedi endişeli sesimi duyunca bana yaklaştı.

"Mucize."-diyerek dudaklarımı ısırdım.

"Ne demek istiyorsun burada değil mi?"
Çantamı alarak başarız bir arama yaptı ama o da bulamamıştı. Bu an Alya'nın bizim yanımıza kaçtığını gördüm.

"Uğur Böceği! Seninle röportaj yapabilir miyim Lütfen!"
Bal rengi gözlerinin yalvardığını görüyordum ama şu an ikimiz de çok gergindik.

"Hey ya Volpina?"
Arkadaşım tekrar bir soru sorduğunda bir an için felç geçirdik. Volpina yoktu. Ancak April parkta olanlardan sonra normaldi. Eğer, ona bir şey olsaydı onun için endişelenirdim.

"Bekle bir dakika, lütfen!"
Bu an her şey yetmiyormuş gibi belediye bașkanı küçük bir sahnede konuşmaya basladı.

"Bugün bu akşam yemeği bütün Paris'i savunan kahramanlarımızın onuruna başlayacak!"

Herkes konuşmayı alkışladıktan sonra yemek için uzun dikdörtgen bir
masada oturmuştuk ve bu an kafamı yukarı kaldırınca terasta turuncu bir şey görmüştüm.

"Volpina!" Alya sevinçle atlayıp her şeyi telefonuyla kaydetmeye başladığında Kedi ve ben şaşırmıştık. O ise sadece bize yaklaşıyordu.

"Hey...Merhaba."-diyerek ona baktım ama ortağımız cevap vermedi ve sadece yemek için sakince oturdu.

"Seninle ilgili bir sorun mu var?"-diye Kedi aniden sorduğunda çenesini kapamasını söylemek için ayağına bastım.

"Hayır, gerçekten bir şey yok. Neden?"
Volpina cevapladı, ancak gözlerini bir șekilde kaçırıyordu.

"Öyle mi?"
Sohbet tekrar soru sormak istediğinde tekrar ayağına bastığımda, Volpina "Evet, elbette."-dedi ve elini Kedi'in omzuna koydu.

"Hey, yüzüğün çok güzel, hiç farketmemiştim."

"Eh, teşekkürler sanırım."
Onları rahatsız ettim, çünkü o biraz garip görünüyordu. Ayrıca geldiğimizden beri yiyecek veya içeceklere dokunmadığını da fark etmiştim.

"Yemek yemiyor musun?"

"Hayır, aç değilim."
O garip sesi fark etmeye başlamıştım.

O anda, Chloé'in kuzeni Colette, bir bardak çayla arkamızdan geçerken Kara Kedi'nin kuyruğuna takıldı ve sıvı Volpina'nın üzerine düştüğünde o turuncu bir toz bulutu haline geldi.

"Bu bir illüzyondu!"
Alarma geçerek bağırdığımda bunun nedenini araştırırken herkes masadan kalkıp otele sığınmak için aşağı indiler.

"Bu bir yanılsama olamaz, çok iyi yapıldı."-diye Kedi durumu yorumlarken ona baktım.

"Ayrıca normalde yanılsamalar
yarattığın zaman, asla bir tane yapmazsın."

"Doğru, ama gördün. Sıvıyla temas ettiğinde ortadan kayboldu."

Bir şey duyduğumuz anda sırtlarımızı
birleştirdik ve silahlarımızı aldık. Balkonun diğer ucuna bir şey inmişti.

"İçeriye bir yere gitti. Üç deyince..."-dedikten sonra saymaya başladım.

"Bir, iki ve..Üç!"
Oraya bakmaya gittik, ama yine hiçbir şey yoktu.

"Merhaba."
Birisi bizim arkamızdan konuştuğunda hemen arkamızı döndük.

Volpina.

Kara Kedi benden hızlı davranarak sopasını aldı. Ona vurmakla tehdit ederek yaklaştı. Ama Volpina rahat bir tonda konuşarak silahı parmağıyla geri çekti. Parmaklarını hareket ettirdi ve iki kopyanın da ikimizi almasını sağladı.

"Neyin çabası bunlar?"

"Ne yapıyorsun?"
Kurtulmaya çalıştığımda bana cevap verdi.

"Um.. Şey.. Bir iyilik yapın ve Mucizenizi verin."

"Ama neden..."
Biraz düşünmeye başladıktan sonra her şeyi anlamıştım.

"Havk Moth ile anlaşma mı yaptın? Ama neden?"

"Eger bilseydin, Uğur Böceği!" Kızmıştı.

"Sevdiğin kişinin önünde sana da aynısını yaparlarsa... Düzeltiyorum.
En iyi arkadaşın, sevdiğin kişinin önünde sana beklemeyeceğin bir şey yaparsa..."

"Ona çok kızardın."-diye Kedi duşünmeden cevap verdi ve ağzını kapadı. Volpina bir an için şaşırmış görünüyordu.

"Adrien?"

_________________

Bu bölüm beni baya uğraştırdı. Çevirmesi zordu. Yani anlamayacağınız yerler ola bilir.

Benim Küçük Uğur Böceğim (TR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin