Bölüm 8 - "Tek Öpücük Tek Kurşun"

173 13 4
                                    

Tanrım, bu psikopatın şu ana kadar yaptıklarını ben zaten bitiş sayıyorken bu çıkıp bana başlangıç filan mı dedi ya? Bundan daha kötü ne olabilir?

Ben "Neye?"

Yine ağlamaya başlamıştım.

Savaş "Göreceksin." dedi ve birden gözden kayboldu ardından bir slayt gösterisi belirdi yıkık dökük duvarda. Ben vardım ve ilk geldiğim gün kaza yaptığım zamanki halimde vardı. Tabii ondan önce annem ve babam da vardı. Rüzgar da vardı. Beni kurtarışı, banka oturmam için bana yardım etmesi ve daha sonra sevgilisinin yanına gitmesi. Doğa da vardı, derste bizimle hevesli bir şekilde konuşurken ve son olarakta Öykü vardı. Hiçbir şey yapmadan otururken.

Savaş "Bu kişilere iyi bak. Sence bunlarla olan ortak bağın ne?"

Ben "Burada yaşamam mı?"

Savaş "Hayır! Ortak bağınız, seninde onlar gibi ölmeyi hak etmen. Simdi beş parmak vardı kaldı dört tane."

Tekrar gülmeye başlamıştı. Korkuyordum, ağlıyordum, ne yapacağımı bilmiyordum. Kahretsin!

Ben "Lütfen onlara zarar verme! Naptık biz sana?"

Savaş "Siz de halktan birisiniz. Ve biryerlerden başlamak lazım. Değil mi?"

Ben "Ya, ben buraya yeni taşındım. Kimseye zararım yok. Lütfen bırak beni, lütfen! Kimseye söylemem ama lütfen bırak. Nolur!"

Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum ve onunda hoşuna gidecek herhalde, gülmeye başlamıştı psikopat.

Ben tekrar birisinin duyması umuduyla bağırırken birden bir ses duydum.

Polis "Polis, geldi. Etrafın çevrili. Hemen bırak rehineyi ve dışarı gel, teslim ol!"

Savaş "Kahretsin! Gel buraya!" deyip ilk olarak eline bir tabanca aldı, beni çözdü ve ardından sürüklemeye başladı. Sanırım beni tekrar kaçırıyordu bu ruh hastası!

Artık birilerinin gelmiş olduğu bir güvenle Savaş'a vurma girişiminde bulundum. Ve karnına yumruk attıktan sonra koşmaya başladım, onun beni götürmek istediği yerin tersine doğru. Sonra beni tekrar koşarak yakaldı ve biran da Rüzgar pencereden inip bize doğru koşmaya başladı. Artık kaçışın olmayacağını anlamıştı ki beni sürüklemeyi bıraktı.

Rüzgar bizi görünce ilk şaşırdı çünkü bu salak şey beni soymuştu -Allah'tan üstümde iç çamaşırlarım vardı-.

Rüzgar "Savaş mısın her nesin? Bırak o kızı!"

O da çok sinirliydi anlaşılan çünkü hem sesi çok güçlü ve sert çıkyıordu hemde ellerini sımsıkı kapatıp, yumruk yapmıştı.

Savaş "Aaa! Bakın burada kim varmış? Koleksiyonumun ikinci parmağı."

Ben "Rüzgaaarrr! Yardım et, lütfenn! Lütfenn!!"

Sanırım çok bağırmıştım ve Savaş'ı o kadar rahatsız etmişti ki boynumu biraz daha sıktı.

"Simgeee!" diye bağıran Rüzgar, Savaş'a doğru koşmaya başladı ama daha sonra birden tabanca sesi duyuldu ve üstüme bir ağırlık çöktü.

Arka kapından gelen polisler sanırım Savaş'a ateş etmişlerdi. 

Ne yapacağımı bilemedim ve yanıma gelip, şaşkınlıkla bana bakan Rüzgar'a sarıldım.

Sonra ağlamaya başlayınca Rüzgar yüzümü elleriyle kavradı ve "Herşey iyi olacak, prenses!" deyip, dudağıma küçük bir buse kondurdu.

Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim ama bende ona karşılık vermiştim. Sonuçta şuan kendimi en yakın hissettiğim kişi oydu.

Derken bir tabanca sesi daha duyuldu.

Bu sefer vurulan, -Savaş yüzünden- Rüzgar'dı!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kahramanım!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin