()()()()()()()()()()()()()()()()()()()
Bölüm 1
/Mesele/
()()()()()()()()()()()()()()()()()()()
"Dünyada iki farklı insan var, bilmek isteyenler ve inanmak isteyenler." Friedrich Nietzsche
Hayat buydu işte kendin başka kimseye iyi bir şeyin dokunmazdı. Mesela ben ne zaman yardım etmek istesem bir türlü başkalarına yardım edemezdim. Ben kim miyim? Ben Ahu Yıldırım. Yıldırım komitesinin başkanıyım. Yani şöyle söyleyeyim. Ben Yıldırım Holdingin sahibi Ahu Yıldırım. Aslında bir ögrenciyim. Yani üniversite 2'ye gitsemde yinede ögrenciydim ben.
Ve okudugum okulda kimse benim ne yaptıgımı bilmiyordu. Bilmesinlerde. o kadar göz odagı olmak istmezdim.
"Ahu Allah canını almasın. Nerdesin sana neler neler anlatacagım ama sen ortalıkta yoksun" Başımı gömdügüm sıradan kaldırıp karşımdaki mavi gözlü arkadaşıma çevirdim. "Sen anca uyu burada. Okulda bir tane çoçuk var ya.Hani şu yeşil gözlü çoçuk." hatırlar gibi olmuştum."hani şu suçluyken kendisini suçsuz oldugunu ispatlayan var ya"evet diye başımı sallamıştım. Hatırlamıştım.
"İşte o kafasına koymuş. Yıldırım Holdingin sahibini bulacakmış" Umursamaz gözlerle bakan gözlerim biranda irilenince Sura'nın ne dedigini anlamaya çalıştım. Yanlış duymamıştım degil mi? "Yanlış duymadım demi. Yıldırım Holdingin sahibini mi?" diye korkarak sordum. Sura ise başını sallamıştı. Ben yanmıştım. Hiç kimse beni aramaya kalkmamıştı hiç. Şimdi bu çoçugun derdi neydi? "Amaç?" diye saçma sapan soru yoneltim Suran'a. Agzımdan kaçırmıştım.
"Amaç mı?kızım ben ne biliyim. Bütün herkes bunu konuşuyor" Suran mavi gözlerini benim ela gözlerime dikince dogal olarak bir şaşırdım."Yoksa sen tanıyonda bana söylemiyon mu?, valla seninle küserim ha!"demeye başladı. "Suran saçmalamıyon mu?ben kim, o holding sahibi kim?Biraz saçmaladın mı sence?" diye ses tonumu düşük tutmaya çalıştım. Anlayabilirdi. Ve ben bunu hiç istemiyordum."Şaçmaladım degil mi?" Kafamı evet anlamda sallamıştım. "üzgünüm" Çıkmıştı agzından. Bense onun inanacagı ama gerçek olmayan bir gülümseme eklemiştim. Arkadaşıma yalan söylemek hiç istemezdim. Ama olay böyle gelişiyordu işte."Hadi gidelim şu çoçuga tekrardan bakalım" diye ısrar eden Sura'ya karşı gözlerimi devirmiştim. Eger gidersem kendimi yakalatabilirdim diye düşünüyordum."Kızım zil çalcak"Sura saatine bakıp beni onayladıktan sonra Benim yanımdaki sırasına geçti."Ama zil çalsın direk bakmaya gidiyoruz"başımı salladım. Şimdilik kurtulmuştum. Ama sonra ne yapacaktım. Hiç bir fikrim yoktu.
Ders sıkıcı geçiyordu ve benim de aklıma bir şey gelmiyordu. Çıldıracaktım. Ben nasıl sahiptim öyle. Koskoca şirketi yönetiyorum. Ama kendimi yönetemiyorum. Zilin çalmasıyla düşündüklerim bile gitmişti. GERÇEKTEN BEN NE YAPACAKTIM??!
"kalk gidiyoz." Sura direk ayaga kalkmıştı bile"yah benim işim var sonra gidek" Suran sen gerçek misin diye bakmaya başladı."umrumda degil. o iş sonraya kalsın"Kızda nasıl bir güç varsa beni yerimden kaldırmış ve arkasından sirüklemeye başlamıştı."Suran tamam gelecegim. Ama artık kolumu bırak"diye arkasından bagırdım. Yoksa duymazdı.
"Geldik zaten" deyip beni bir sınıfın içine fırlatmıştı. Bende adımlarımı durdurmak için sert basınca çok yüksek bir ses çıkmıştı. Ve bütün sınıfın bana dönmesine sebep olmuştu. Şuan herkes bana bakıyordu. Ben ise etrafıma utançla bakıyordum. Ondan sonra yanıma Suran gelince tam olmuştu. Çünkü Suran bir anda gözüne kestirdigi çoçugun yanına gitmişti ve o agzından şu cümleleri söylemişti:"Yıldırım holdingin sahibini mi bulacan?"Ben şok,ben bittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç (Oyun serisi 1)
ChickLitGökkuşagı gibiydim.Yagmurlu günlerde çıkardım.Bir kaybolur,bir görünürdüm. Şimdi kararsız kalmıştım.Görünsenmi? Saklansam mı? Bu saklambaç oyunuydu. Ya kendime güvenip kendimi kurtarabilecektim.Ya da sonsuza kadar saklanacaktım.Ne hissettigimi,ne y...