Onur aşagı indiginde biz daha arabadaydık. "İnelim" Suran'a baş sallayıp arabadan inmiştim. Hemen ardımdan Suran yanıma gelip koluma girerken, gözlerimi hastanenin üzerinden çekemiyordum. Şimdi hatırlıyordum tam anlamıyla. Bora'yı nasıl getirdigimizi, nasıl ameliyata alınışını, Nasıl agladımı, kendimi suçladıgımı, Esin'i, Hira'yı, Onu, kendimi... Her şey bir bir aklımdan geçerken nasıl bu kadar acılı bir duruma düşmüştüm. Aslında yeni degildi. Ama hiç bir zaman bu kadar da olmamıştı. Bana ne oluyordu?
"Ahu hadi içeriye girelim. Eger iyi hissetmiyorsan..." Suran'ın koluna daha da girerek onu susturmuştum. "İyiyim" Agzımda tek kelime çıkarken, yalan oldugunu biliyordum. İyi degildim. İyi olamıyordum.
()()()()()()()()()()()()()()
Bölüm 12
/Belki de..../
()()()()()()()()()()()()()()
"Yaşın ilerledikçe değil, KALBİN YARA
aldıkça yaşlanırsın"Geceleyin hiç olmadıgı kadar üstüme gelirken kapıyı açıp içeriye giremiyordum. Öglen geldigim hastaneye doktor "dinlenmesi lazım" diye sokmamıştı. Bizde beklemiştik. Bazen gitme istegim tutuyordu ama Suran sayesinde onuda yeniyordum.
O kadar gitme istegim de olsa da şu an buradaydım. Bora Tekelli'nin odasının önünde... Boş boş bakışlarımı kapıya sabitlerken dibime giren Suran'la çıglık atmıştım. Hastanedeki bütün herkes bana bakarken, az ileride ki hemşire parmagını dudaklarına götürmüştü. Sus dercesine. Biz de susmuş yerimizde iyice küçülmüştük utançla.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra bakışlar sonunda işlerine dönmüşlerdi. Ben de Suran tarafına döndügümde, Suran'nın başını Onur'un omzuna yaslayıp uyudugunu gördüm. Gözlerim Onur'a giderken, Onur'un da başını Suran'ın saçlarına yaslamış uyuyordu. Tatlılardı.
Onları izlerken odanın kapısı açılmış içeriden hemşire çıkmıştı. Gözlerim anında odaya dönerken, Bora ile göz göze gelmeyi beklemiyordum. Gözleri bir farklıydı. "İçeriye girebilirsiniz" Hemşire kapıyı açık bırakıp giderken, ben ise içeriye dogru adım atmıştım.
Bir kaç adım sonra yatagın yanındaki mor koltuga oturdum. Bora'ya bakamıyordum. "Ahu.." İsmimi duymamla şaşırsamda yinede kafamı kaldırıp bakmamıştım. "Ahu.." Bora ismimi tekrarlarken, yerimde rahatsızlanmıştım. Sonuçta benim yüzümden bu durumdaydı.
Bir süre ne Bora dan ne de benden ses çıkmıştı. Ta ki Bora'nın acı haykırışını duyunca, yerimden kalkıp onun yanına gitmiştim. "Bir yerin mi agrıyor? Neresi? Dur doktoru çagıracagım.." Onu bırakıp dışarı çıkacakken, kolumda bir el hissettim. Dönüp bakışlarım Bora'nın kine keşişince, bunun bir oyun oldugunu anladım. Evet bir de Bora'nın yüzündeki gülümseme vardı. "Yalan degil mi?" Dönüp yüzüne baktım. "Kanıcagını zannetmiyordum" Bora hala kolumu eliyle tutarken, ben ise ona inanamaz gözlerle bakıyordum. "Benim yüzümden vuruldun ve dogal olarak tedirgin oluyorum" Bagırarak bütün gücümü kullanmıştım. Bora'nın gözlerinde ki bakış degişince, kendimi yatakta otururken bulmayı beklemiyordum.
Bora da yatakta kendisini dikleştirdikten sonra bana baktı. " Sen neden oradaydın?" Verecek cevabım yoktu. "Ahu, sen neden oradaydın?" diye sorusun yineleyince, artık cevap vermem gerektigini anladım. " Orada çalışıyorum" Bora inanamaz gözlerle bakarken, kendimi yalanlarımla küçülmüş bir şekilde buldum.
"Yalan söylüyorsun" Sözcüklerini tekrarlarken, "yalan söylüyorsun" kolumdaki el sıkıldıgını hissettim.
"Bana dogruyu söyle" Kolumdaki el gevşerken, kolumu elinden çektim. "Dogruyu mu? Ne ögrenmek istiyorsun!" diye bagırınca, bu sesin benden çıktıgına şaşırdım. Bora gözlerini bir saniye bile çekmezken sadece bekliyordu. "Dogrular... Dogruları istiyorum..." Ona söyleyemezdim. İstesem bile bunu yapamazdım. Benim için Suran'a söylemesi bile zorken ona nasıl söyleyebilirdim ki. "Dogrular bu Bora. Orada çalışıyorum" Yüzümdeki ifade inandırıcı bir kıvama sokarken, zorlandım. "O zaman orada ki kadın niye seni aradı? Patronunu aramadı?"
Aklımda bir bir ardına sıralanırken ne söyleyecegimi bilmiyordum."Çünkü mesele Ahu'ya ait. Patronun degil" Bakışlarım sesin geldigi yere, yani arkamda kalan kapıya gitmişti.
Kapıda duran Suran beni kurtarmışken oracıkta sadece ona bakıyordum. Yüzüm ona dönük oldugundan Bora arkamda kalıyordu.
Bu yüzden sessimi çıkarmadan Suran'a bir şeyler söylüyordum. Yüzümde şekilden şekile giriyordu tabi. Suran da beni takmayarak söylediklerine devam ediyordu.
" Yani Ahu'yla ilgili olan şeyi neden patronu arasın ki. Eger patronu arasaydı işten kovulabilirdi."
Suran'ın beni dinlemeyecegini anlayıp yüzümü Bora'ya çevirmiştim.
Bora'nın yüzünde inanmış bir ifade görünce, bedenimdeki bütün endişem gidiverdi. "Haklısın""Haklısın" Kısa sesle onu tekrarlarken kulaklarıma komik bir şeymiş gibi geliyordu. Sırıtmam ortaya çıkarken hiç dikkat etmemiştim. Bora ve Suran'nın beni izledigini.
"Hadi Ahu! Bırakalım biraz dinlensin"
Suran kolumdan tutup çekiştirirken diger kolumdanda başka bir el beni tekrar oturturmuştu. Suran kaldıramayınca benim oldugu tarafa baktı. Gözleri arkamdaki Bora'ya giderken, benimde gözlerim gitmişti. Bora eliyle yine kolumu tutuyordu.
Bakışkarımız birbirine degince Bora anında kolumu bırakmıştı. Bakışlarını kaçırdı. Suran da bunu fırsat bilip beni götürdü. Hastaneden dışarı çıkınca Onur'u esnerken bulmayı beklemiyordum..
_SURAN'DAN_
Göz kapaklarım açılmamak için kapanmıştı adeta. Artı kafamın agrımasıda eklenince çok kötü durumdaydım. "Nehir....."
"Nehir....." Kulaklarıma kadar gelen sesle gözlerim anında açılmıştı. Ama geri kapatmıştım. Tabiki birkaç göz kırpıştıktan sonra tam olarak açmayı başarmıştım. Bu sırada tekrar kulaklarıma gelen ses " Lütfen .......... gitme....." aynı sözcükleri tekrarlarken oldugumu yerde sadece dinliyordum.
Bir süre sonra kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım. Biraz zor olmuştu
Çünkü bana yaslanmıştı. Ben kalkınca birden üzerime düşmüştü. Kafasını tutup oturdugu koltuga yaslandırdım.
Sonradan anlamıştım sesin sahibini ve kimin bana yaslandıgını. Aslında ben onun omzunda uyuyakalmıştım. Oda başını benim şaçlarımının üzerine koymuştu.Aslında bakarsanız bu çoçuga karşı içimde kötü bir his vardı. Bir şey olacaktı. Ama tam net bir şey denilemezdi. Düşüncelerimin ve Onur'u izlememi kesen tabiki Ahu'nun bagrışı olmuştu. Yerimden kalkıp Bora'nın oldugu odanın kapısına sırtımı yasladım. Bütün konuştuklarını dinlerken bazen Bora'nın sorusuna bir süre sonra cevapladıgı oluyordu. Bu bile şüphelenmeye bike yeterdi. Ama Bora'nın son sorusu ile Ahu sessizlige bürünürken kendimi tutamamıştım.
"Çünkü mesele Ahu'ya ait. Patronun degil"
Söylediklerimle ikiside bana dönerken Ahu Boraya sırtını dönmüştü. Agzıyla ses çıkarmayarak teşekkür ediyordu.
Tabikide daha anlamadıgım bambaşka şeylerde söylüyordu. Söylerken de yüzü şekilden şekile giriyordu. Kendimi zor tutarak agzımı tekrar açtım."Yani Ahu'yla ilgili olan şeyi neden patronu arasın ki. Eger patronu arasaydı işten kovulabilirdi."
Bora bir süre düşündükten sonra "haklısın" dedi.
Sonra ardından Ahu da diyince ona bakmaya başladım. Ben kurtarıyordum. O kendisini ele vermek için elinden geleni yapıyordu. Kendime gelip Ahu'nun kolundan tuttum. Biran önce gitmek kendisi için daha iyi olurdu.
"Hadi Ahu! Bırakalım biraz dinlensin"Tam götürüyorken bir çekememeye başladım. Bakuşlarımı Bora'ya dogru döndürürken tam tahmin ettigim gibiydi. Bora, Ahu'nun kolunu tuttuyordu. Ahu da o tarafa dönünce biranda kolunu bıraktı. Ben de fırsat bilerek hızlıca çekerek dışarıya çıkardım. Ta ki Onur'u görene kadar.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç (Oyun serisi 1)
Chick-LitGökkuşagı gibiydim.Yagmurlu günlerde çıkardım.Bir kaybolur,bir görünürdüm. Şimdi kararsız kalmıştım.Görünsenmi? Saklansam mı? Bu saklambaç oyunuydu. Ya kendime güvenip kendimi kurtarabilecektim.Ya da sonsuza kadar saklanacaktım.Ne hissettigimi,ne y...