Başlangıç

26 1 0
                                    

Sıradan bir gün birden nasıl kabusa dönüşebilir ? Sadece bir günde nasıl bütün hayatınız alt üst olabilir ? Bir insanın hayatını karartmak bu kadar kolay mı ?

Bir şirkette İnsan Kaynakları Şefi olarak görev yapmaktaydım. Çok başarılı ve hırslıydım. Şirketin Genel Müdürü'ne "Yerinizde gözüm var müdürüm, sizden sonra yerinizi ben dolduracağım." diyecek kadar cesaretli ve gözü karaydım. Söylediğim hiçbir söz boşa değildi ve abartmıyordum. Hedeflediğim her şeyi gerçekleştirmek için çok çalışıp, mantıklı adımlar attım.

Her şey istediğim gibi gidiyordu, hayatımın her anını ilmek ilmek örüyordum. İstediğim yere gelebilmek için çok emek sarf ediyordum. Uyumadan şirkette sabahladığım zamanlar oldu ve ailem tarafından hep yanlış anlaşıldım. Ailem asla bu başarımı görmüyordu ve hep yalan söylediğimi düşünüyordu. Oysa ki ben tüm bu hedeflerime ulaşabilmek için hayatıma hiçbir erkeği almıyordum. Ama ailem bunu anlamamak için inat ediyordu. Hep bir sevgilim olduğunu ve şirkette sabahladığım geceleri onun yanında geçirdiğimi düşünüyorlardı.

Başlarda aileme bunun böyle olmadığını, isterlerse geceleri gelip beni ofisimde ziyaret edebileceklerini anlatmaya çalıştım. Fakat artık bende açıklama yapmayı bıraktım ve hiç kimsenin hakkımdaki düşüncesini umursamadım. Aslında ailem bana çok güveniyordu, yani ben öyle sanıyordum. İşin gerçeği beni hiç tanımamışlardı. Benim bu hayattaki en büyük isteğimin başarı olduğunu hiç anlamamışlardı.

Arkadaş çevrem ve sosyal hayatım vardı elbette, sık sık dışarıya çıkıp kaliteli vakit geçirmeye çalışıyordum. Bazı arkadaşlarım bendeki çalışma hırsının fazla olduğunu düşünüyorlardı. Bu işi para için yaptığımı sanan çok insan vardı ama onları da hiçbir zaman umursamadım.

24 yaşında kariyerinin ortalarında olan bir genç kız olarak insanların söylediklerine kulak asmamayı yeni öğrenmiştim ve başarı da böylelikle gelmişti. Çünkü insanların dediklerine kafa yorarak bir yere varılmıyor ve sadece yerimizde sayıyorduk. Başarı benim en güzel ödülümdü, başarı gelince para da gelmeye başladı ve ben asla çizgimi bozmadım. Sadece daha kaliteli giyinmeye başlamıştım. Küçüklüğümden beri alışkanlığım olan para biriktirmekten hiçbir zaman vazgeçmemiştim. Çok ciddi birikimler yapmaya başlamıştım.

Sıra elimdekini paylaşmaya gelmişti artık. Durumu olmadığı için dilencilik yapan küçük bir erkek çocuğu görüyordum her gün; ona temiz kıyafetler, ayakkabılar, okul çantası, okul malzemeleri alıp karnını doyuruyordum. Sonrasında, bunun yetmeyeceğini düşünerek küçük çocuğun bütün okul masraflarını karşılama kararı alarak ailesiyle görüştüm.

Hayatım gerçekten mükemmel gidiyordu. Her şey yolundaydı ve ben çok mutluydum. Ara sıra eksikliğini hissettiğim bir duygu vardı, AŞK !

Bir gün bende sever miyim sevilir miyim diye düşünmekten alamıyordum kendimi. Çok eğlendiğim bir arkadaş grubum vardı ve onlarında sevgilileri olunca kendimi dışlanmış hissettim. Bu yaşıma kadar hiçbir zaman bir erkeğe ihtiyaç duymadım. Ama artık ihtiyacım olan şey, sevgiydi. Sevmek, sevilmek, sarılmak, öpmek, hissetmek...

Artık resmen bana değer verecek bir erkek arkadaş arıyordum. Gördüğüm her erkeği inceliyor, konuştuğum her erkekle acaba olur mu diye düşünüyordum. Sosyal medyada benimle iletişime geçmek isteyen her erkeğe cevap veriyordum. Meğer ne kadar çok erkek bana ulaşmaya çalışmış. Ama bir gün kız arkadaşlarımla konuşurken sosyal medyadaki erkeklerin çoğunun tamamiyle zaman öldürmek amacıyla kızlara yazdığını öğrendim.

Farkettim ki aşk, öyle arayarak bulunmuyormuş. O seni hiç hazır olmadığın bir anda buluyormuş...

Ah benim ilk aşkım ! Gerçek olduğuna inanamadığım. Bulutların üzerinden inemediğim. Ah benim canım sevgilim, ilkim olduğun gibi sonum olabilecek miydin ?

Ben Şizofren Değilim !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin