1.Bölüm:Rüya

108 6 3
                                    

-Bella kalk okula geldik
-....
-Belllllaaaaaa
-Hı
-Okula geldik diyorum.
-A afedersin.

Buradan hemen inmek için ayaklandım ve servisten indim. Bu hava neden bu kadar soğuk ki  ya. Ayrıca şu serviste uyuma huyumdan bi an önce vazgeçmeliyim.

Ahh hayır ya hoca girdi. Koş Bella koş. Hayatım koşarak geçiyor vallahi. Hayat felsefemse koşşş.
 
  Kapıyı çaldım ardından gelen "gel" sesi ile kapıyı açtım. Ve açar açmaz sınıfın ve öğretmenin dik bakışlarına maruz kaldım. Bu hayatta herkesin dikkatini çekmek sevmediğim bir eylemdir. Ama yapcak bir şey yok artık. Bir şekilde bu olaydan da geç kağıdı almak zorunda olmaktan kurtulmam gerekiyordu.  

-Geç kaldığım için özür dilerim hocam.

Yerime geçmeye kalktım fakat hocanın "dur orada" demesiyle olduğum yerde durdum ve hocaya döndüm.

-Bir daha olursa kabul etmem Bella. Şimdi yerine gecebilirsin.
-Peki hocam

Yerime oturdum. Çantama döndüm kitaplarımı çıkartırken kapı çaldı ve hoca "gir" dedi.

Gözümün ucuyla baktığımda içeriye uzun boylu bir silüetin girdiğini gördüm. Çantadan kalem kutumu da çıkartırken öğretmen konuşmaya başladı:
-Arkadaşlar yeni nakil öğrenci ve sizin de yeni arkadaşınız Andrew Carol. Tekrardan hoşgeldin Andrew istediğin yere oturabilirsin.

Kalem kutumu kitaplarımın yanına koyarken yanımda bir hareketlilik hissettim. Ne olduğuna baktığımda yeni gelenin ( Andrew di galiba) yanımdan geçip arkadaki boş sıraya oturduğunu fark ettim.

Ders başladı. Hocanın dediğinden insan küçücük bile bir şey anlayamazmı yaa.....
Aynı ninni gibi .....

Hocanın masama vurması ile gözlerim fal taşı gibi açıldı.Hoca bağırarak
-Daha kaç defa dersimde uyunulmamasını istediğimi söylemem gerekiyor. Geceleyin niçin eve gidiyorsunuz dinlenmek için değil mi? O zaman evde dinlenin. Şimdi derhal dersten çıkıyorsun. İkinci dersime de girmiyorsun. Şu anda da kapının dış tarafında tek ayak üstünde duruyorsun.

Hocanın böyle konuşmasıyla biraz irkilip şaşırsam da hakkımı savunmam gerektiğini düşündüm.

Tam ağzımı açmıştım ki hocanın "Sakın bana cevap verme!" demesiyle ağzımı sıkı sıkı kapattım. Ve çantamı sırtıma atıp kapıya doğru ayaklandım sinirden dişlerimi sıkıyordum.

Başım dönmeye başlamıştı. Dünya etrafımda dönüyordu. Cam kenarındaki sıramın yanındaki peteklere tutundum. Peteğin patlamasıyla geriye doğru savruldum.

Başımı bir sıraya çarptım. Kafamdaki sızının ardından o sıcak sıvıyı hissettim. Camlar patlayarak içeriye siyah giysili yüzleri kapalı beş kişi girdi.

Hoca herkesin kapıdan dışarı çıkmasına yardım etti. Ben sona kaldım. Hoca üstüme kapıyı kapattı. Siyahlı kişiler ellerinden çıkan sularla patladıktan sonra yanmaya başlayan petekleri söndürdüler. Sonra bana yöneldiler.İçlerinden biri dandik bir Türk aksanı ile
- Sen o musun?
-Kim miyim?
-Kayıp ...

Patlamış olan camdan bir siyahlı daha atladı ve diğerlerine birşeyler dedi ama ya benim bilmediğim bir dildi ya da fazla sessiz söyledikleri için ben anlamamıştım. Yeni gelen siyahlının konuşmasına başlamasıyla birlikte hareket eden diğer siyahlılar yeni gelenin konuşmasını bitirmesiyle geldikleri camlardan geri çıktılar.

Son siyahlı bana döndü ve bir el hareketi yaptı anında etrafımda buzdan bir kafes oluştu. Daha sonra parmağını şıklattığını duydum ama görünmüyordu.

Sonrasında sessizlik oldu ve gittiğini düşünmeye başladım.
Bir ses geldi ne olduğuna baktığımda buzun alt taraflarının erimeye başlayıp üst tarafındaki sivri yerlerin üstüme doğru kaydığını hissettim.

İşte şimdi yanmıştım.

*Önemli*
Selamlar. Umarım bu bölümü begenmişsinizdir. Wattpad de ilk defa hikaye yazıyorum ve bu da benim ilk bölümüm. Kusurlarım varsa bunu bana güzel bir dille söylerseniz düzeltmeye çalışırım. Bir sonraki bölüm de görüşürüz.

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin