10.Bölüm: Doğum Günü Şeysi

11 3 0
                                    

(Bella)

Ben hatırlamadığım o korkunç kabus eşliğinde o güzel uykumdan aniden fırladım. Nefes nefeseydim. Adeta can çekişmiştim.
Bu kadar korkup irkilcek ne gördüm ki?

Lovobaya gidip elimi yüzümü yıkadım. Saat kaçtı acaba?

Saate bakmak için hareketlendim ve odama bodoslama daldım.

O sırada balkonumun tarafında bir siyahlık gördüm gibi oldu.

Muhtemelen göz yanılmasıydı. Ama her ne kadar göz yanılması olduğunu düşünsemde  bir kere kendimi korkutmuştum ve bir daha uyuyamazdım.

Hemen  gidip aralık kalmış camı kapattım ve telefonu elime aldım.  

Saat daha erkendi. Daha okula 3 saat vardı. Ardından ani bir kararla banyoya yöneldim ve duş aldım. Saçımı kuruttukdan sonra sıkı bir at kuyruğu yaptım.

Kıyafetlerimi giyip aşağı indim ve hazırlanmış olan kahvaltıyı yemeye başladım.

Kahvaltım bitmek üzere iken Sare ablanın eşi geldi.
-Ben bir arkadaşımın ofisine gidecem.  Sizin okulun o tarafa doğru. Seni de bırakmamı ister misin?
-Fark etmez.
Dedim ufak bir tebessümle. O da aynı tebessümle karşılık vererek
- Pekala. O zaman sen çantanı al gel ben de arabayı çalıştırayım.
Dedi ve ardından gitti.

Bende kalktım ve çantamı alıp onun peşinden gittim.

Arka koltuğa geçtim ve emniyet kemerini taktım. Sare ablanın eşi Fırat abi, arabayı çalıştırdı yola koyulduk. 

Her ne kadar dışarısını izlemekten keyif alsam yine de canım sıkılabiliyordu ve ben şu anda bu olayı yaşıyordum.

Kulaklığımı çıkartıp telefona taktım.  Müziklerime girip bir şarkı açtım ve dinlemeye başladım. 

Biraz ilerledikten sonra araba acı bir fren yaptı ve refleksen önceden takmış olduğum emniyet kemerine yapıştım.

Bir anda gözlerimin önüne televizyon bozulunca çıkan karıncalar geldi ve kulaklarımda ani bir frenin durmak için çıkardığı ses geldi. Bi anda dejavu yaşadım ve görüş açım yavaş yavaş düzeldi.
Ama içim daralmaya başlamıştı. Camdan dışarı bakmaya başladım.

Okulun önüne gelince Fırat abi durdu ve el frenini çekti.
-İyi olduğuna emin misin Bella? İstersen bugün okula gitme, seni eve götüreyim.
-Teşekkürler ama gerek yok. Gayet iyiyim. Zaten sınavlar başlayacak geri kalmama da gerek yok.

Emniyet kemerini çözdüm ve arabadan indim. Fırat abiye el salladım ve okula doğru ilerlemeye başladım.

Hızlıca sınıfa gittim. Kapıdan içeri girdim ve yerime ilerlemeye başladım.

Yerime oturdum ve dersi beklemeye başladım.

Yine boş geçen bir öğle arası...
Acaba canım daha fazla sıkılabilir mi? Üstelik bugün Hasret de yok. Gerçi ben kimse ile yakın değilim ama en azından onunla konuşabiliyorum. En azından vakit geçiyor.

Ah hadi ama kimi kandırıyorum ki! Gerçek ve yakın bir arkadaşım yok. Zaten kim ailesi gerçek bile olmayan, geçmişini bilmeyen sessiz ve pısırık ben ile arkadaş olmak ister ki! KİMSE

Bunları atmam lazım kafamdan! Ah hadi ama telefonları toplama fikri kimden çıktı ki?
Sakinleşmek için müzikten başka ne bulabilirim?

Hızlıca sınıftan çıktım. Kendimi bahçeye attım. Yapabileceğim en iyi şey bu   yani   ayaklarımın beni götürdüğü yere gitmek ...

KAYIPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin