5.Bölüm:Yanılsama

12 1 0
                                    

Hale' nin Ağzından

Merhaba!
Şey! Ben Hale, bu sefer olan olayları ben anlatacağım. O zaman beni iyi dinleyin. Evet şuan Nisa'yla tuvalet kabinindeyiz. Etrafımız zombi dolu ve ben tir tir titriyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse, kalp krizi geçirmediğim için şanslı hissediyorum. İnanın bana, o zombiye nasıl tekme attığımı bilmiyorum. O kadar şüpheliydim ki. Ya ayağımı ısırırsa, ya bana zarar verirse? Öte yandan ya Nisa' yı kaybedersem? Korkmuştum. Hala korkuyorum. Dua edebilmekten başka şansım yok fakat dua etmek için en yanlış yerdeyiz. Tuvalette! Ses çıkartmamak için olağan üstü bir çaba sarf ediyorduk. Ailem gelene kadar hayatta kalmalıydım. Umarım Nisa' nın aileside zamanında burada olurdu. Ailem gelecekti. Gelmek zorundaydı! Gelmeliydi. Ben fazla dayanamazdım. Aileme ihtiyacım vardı. Onlar gelene kadar burada bekleyecektim her ne olursa olsun.

~*~

Hava karardı sayılır. Artık hırıltıları nadiren duyabiliyoruz. Ama burası çok karanlık. Pis olduğu için yere oturamıyoruz. Diğer yandan ayaklarım nerdeyse tamamen uyuştu. Yavaştan konuşmaya bile başladık. Lavabo tamamı ile boşalmış olmalı. Herhangi tepki veya hareketlilik hissetmiyorum. Nisa'da güvende hissetmeye başlamış olmalı ki;
"Ee şimdi n'apıcağız? Neredeyse akşam oldu."
Artık ağlamam durmuştu. Üşümeye bile başlamıştım. Fakat burası güvenliydi buradan çıkamazdım.
"Ailelerimizin gelip bizi bulmasını bekleyeceğiz."
"Çoktan gelmiş olmaları gerekmezmiydi?"
Haklıydı. Neden hala gelmemişlerdi? Ama geleceklerdi hissediyorum. Beni burada bırakmazlardı geleceklerdi.
"Olsun burada bekleyelim eminim gelecekler."
Omuz silkti
"Öyle olsun hem burası güvenli gibi. Ama benim ayaklarım ağırdı."
Ayağa kalktı ve biraz zıpladı. Sonra birden durdu.
"Off ayağım uyuştu. Ahh."
Gülümsemek istedim. Fakat sanki yüz kaslarım emirlerime uymuyordu.
Somurtmayla yetinmek zorundaydım. Avıkmıştım. En son öğle arasında yediğim pizzalı tostla duruyordum.
"Sende acıkmadın mı kanka?"
"Acıktım."
Sonra gülümsedi.
"Zero olsaydı açlıktan yerinde zıplıyor olurdu."
Buna gerçekten gülebilmiştim.
"Ayağın uyuşması geçti mi?"
Başını salladı.
"Teşekkür ederim."
"Ha? Ne için?"
"Beni kurtardın ya!"
"Sende beni kurtarmıştın. Eğer beni içeriye almasaydın, çoktan zombilere yem olmuştum."
"Haklısın kanka ödeşmiş olduk."
Keşke saatimiz olsaydı. En azından saatin kaç olduğunu bilebilirdik. Tahminen saat akşam altıyı geçmişti. Akşam ezanı çoktan okunmuştu. Ve sanırım dışarıda yağmur yağıyordu. Elimde bir fincan kahvemle pencerenin karşısına oturup yağmuru izlemeyi dilerdim. Fakat şuan ki durumumuzla hayalim bağdaşmıyordu. Düşüncelerle derin dalışa geçmiş olmalıyım ki Nisa beni dürtmeden çıkan sesleri duyamadım. Hayır, hayır! Bunlar adım sesleriydi. Fakat birden fazlaydılar. Nisayla birbirimize sus işareti yaptık. Dediğim gibi normal bir zamanda olsak bunlar gülebileceğimiz hareketlerdi. Adımlar olabildiğince sessiz ve dikkatliydi. Lavabonun kapısından geldiğini tahmin ettiğim ufak bir cızıltı duyuldu ve bir anda kesildi. Sonra kapı bir anda açıldığında daha yüksek bir cızıltı duyuldu. Birkaç dakika herhangi bir ses ve hareket hissetmedim.
"Şişşt. Daha sessiz!"
Konuşan ben veya Nisa değildi. Buda demekti ki içeri giren kişiler o garip yaratıklardan değildi. Bunun için rahatlamalımıydık? Nisa yavaşça kilide uzandığında elini tutup kafamı salladım. Bir salyangoz gibi, güvenli kabuğumdan çıkmak veya kabuğuma kimseyi almak istemiyordum. Birkaç kez daha başımı kapıyı açmaması için salladım. Omzunu silkip geri çekti elini bu kısaca 'sen bilirsin' demek oluyordu herhalde. Zorlamadığı için sevinmiştim. Tehlikeli olabilecek hertürlü şeyden kaçınmalıydık. Yoksa nasıl hayatta kalacaktık? Kapı yavaşça tıklatıldı. Her ikimizde sanki anlaşmış gibi ses vermedik.
"A.r.m.y şansına küs. Üst katı deneyeceğiz."
Nisa' nın tepkisi benden hızlı oldu.
"A.r.m.y mi?"
Diye sordu sessizce. Başımı salladım.
"Ya tuzaksa?"
"Saçmalama ne tuzağı? Gidecekler baksana!"
Sonra başka bişe söylememe izin vermedi.
"A.r.m.y?"
"Bilge sende duydun mu?"
"Neyi?"
"Sanki birisi A.r.m.y dedi."
"Yok. Acele et. Kimseye yakalanmadan işimizi halledip geri dönelim."
Nisa bana döndü.
"Emin oldun mu?"
Sonra hızlıca kilidi açtı, istemeye istemeye dışarı çıktım. Etrafta kimsecikler görünmüyordu. Al işte kesin tuzak. Kesin yanıldık.
"Hani kimse yok?"
Nisa şaşkınca etrafa bakındı.
"Kesin üst kattaki lavaboya gittiler kanka."
Üst kat mı? Şuan başımızın üstünde kırmızı tehlike sinyali yanıyor olabilir.
"Oraya gitmeyeceğiz değil mi? Çok tehlikeli."
Derken sulanmaya yüz tutmuş gözlerimi ovalıyordum. Çok tehlikeliydi. Kim bilir orada kaç tane zombi vardı? Ama Nisa beni dinlemiyordu ki;
"Nisa dursana!"
Dememe fırsat vermeden lavabodan çıkıp etrafa bakındı.

~*~

Koridor boş sayılırdı.En köşedeki garip kızı saymayacaksak tabii.
Aa? Duvara kafa mı atıyordu oo?
Tövbe Allah'ım nasıl drama düştük biz ? İlgiyle hatta gülerek okuyor olabilirsiniz fakat şu an ki görüntü beni tir tir titretebilecek türdendi. Bacaklarım işlevini yitirmişti diyebiliriz. Anne, Baba lütfen beni olabildiğince çabuk bulun! O karmaşada pek bişey görmemiştim. Araba filmlerdeki gibi zombinin 'teki ısırınca sende zombi oluyormuydun? Olmasak bile birtanesi tarafından ısırılmak isteyeceğim son şeylerden birisiydi. Daha sonra Nisa dikkatli olmamı söyleyerek sessizce merdivenlere yöneldi. Yemin ediyorum bu kızda deli cesareti var .Hiç mi korkmuyor ya? Zombi onu görse ne yapmayı düşünüyor acaba? Fakat maalesef Nisa bana çene çalabilme fırsatını vermiyor. Eğer acele etmezsek burada yalnız başıma zombilere yem olurum. Bu yüzden titreyen adımlarımla onun peşine koyuldum. Anacımm! Tırsıyorum vallaha sanki heryerden birileri fırlayacakmış gibi. İyide o kadar zombi vardı burada. Nereye gittiler ki bu kadar sürede? Neyse ilk fırsatta birilerine sarmalıyım. Pekala şuan merdivenlerden çıkıyoruz. En azından ben çıkmaya çalışıyorum. Bu kadar korkmam normal mi acaba? Sanmam acaba şuan şurada kalp krizi geçirip ölemezmiyim? Yoksa ölmek için fazla mı gencim? Evett kesinlikle.
Burada emin olduğum birşey varsa oda; ne benim ne de Nisa'nın ölmesini istemememdi. Buradan canlı çıkmalıydık. Ailelerimiz biraz önce gelmeliydi. Ah! Kafayı yiyeceğim. Neden bunlar bizim başımıza geliyor
(Çünkü yazar öyle istiyor 😂)
Bunları yaşamak zorundamıyız? Gerçekten tek istediğim 24 saat öncesine dönebilmek .
Tek istediğim , tek derdi okul ve ders notları olan fen, matematik ve anatomi ezberleriyle uğraşan okuldan eve, evden okula kuralıyla yaşayan beni geri kazanmak. Bu bir isyan mı?
Yada ağlamak için nedenmi arıyorum? Bilmiyorum. Fakat bedenim ne yapmak istiyorsa onu yapıyordu . gözlerim dolmuş hatta yaramazlık yapan birkaç damla göz yaşım firar etmişti bile . Bedenimi kontrol etmek istemiyorum. Şuan herşeyi geçtim sanırım. Okul ,aile dersler... Hepsini boşverin sadece birilerine sarılıp ağlamak istiyorum.

~*~

Sıradan bir battaniye de razı gelebilirim. Güven de hissettirsin yeter. Olayların üzerinden en fazla birkaç saat geçmesine rağmen böyle hissediyorsun bir kaç gün sonraki beni tahmin etmek istemiyorum.
Altı üstü bir merdiven çıktım. Ne kadar düşünce sığdırmışsın şu 10 basamağa? Sessizce lavaboya girdik. Kapıların çoğusu kapalıydı.
"Yanıldık"
Dedim. Nisa'nın kulağına fısıldayarak elini kaldırdı ve aynı şekilde cevap verdi.
"Bekle bence sen yanıldın knk"
Dedi gülümseyerek.
"Zero ? Army?"
Ve ikinci kabini gösterdi. Ardında beşinciyi
"Nisa?"
Bu A.r.m.y 'in şaşkın sesiydi. Evet! O yanılmamıştı. Bilge ve Zeynep sıradan kişiler olabilirlerdi.
Ama Zero ve A.r.m.y ... Nisa'nın sorusuna cevap verebilecek gegane kişilerdi. Fakat benim anlamadığım , hangi kabinde olduklarını nasıl bilmişti? Çünkü hemen az önce Nisa'nın gösterdiği kabinler açıldı. Evet ben yanılmıştım. Nisa değil.Bunlar gerçekten Army ve Bilge'ydiler.Koşarak onlara sarıldım.Öyleki bir ara sanırım bilge boğuluyordu.Tamam yeter bu sarılma faslı daha uzayacak gibi.Zombilerde bize sarılmaya başlamadan hemen önce güvenli bir yere gitsek iyi olur.Orada devam ederiz Bilge haklıydı.Ama nereye gidecektik. "Gideceğimiz yeri de söylesen tam olur"
Zeynep ve Bilge gülümsediler .
"Hadi bizi takip edin" dedi Army.Hadi bakalım bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...
~*~
Geldiğimiz yer mescitti.Tabii ya hem arkadan kilitlenebilir hem de halı var.Nisa anlamamış olmalıydı. "Yani?"
"Ee sizi Allah'ın yoluna getidik knk" diyen Zeynep'e Zero dirseğini geçirdi... ve kapıya yöneldi
"-tık,tıktık,tık."
İki kez aynı şeyi tekrarladı. Army ise konuşuyordu.
"Büşra sizi gördüğüne çok sevinecek."kapıyı açıyordu.

Ne! Büşra mı?


KAOS MEYDANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin