Nisanın ağzından.
Hâlâ neden gelmediler anlamıyorum. Acaba başlarına birşey mi geldi?
Dışarıya mı çıksak. Hale ve A. R. M. Y de tedirgin görünüyorlardı. Az sonra bitinin bağrışlarını duyduk. Ne yapıyordu bu böyle? Tüm zombileri buraya toplayacaktı. Kapıya yaslandım ve dinlemeye başladım.
" Bırakın lan peşimizi. Heeey! İmdaaat! Ulan kapıyı açın! "
Ses giderek daha da yakından geliyordu. Kapıyı açtığımızda görüntü kapıyı kapatmayı düşündürtmüştü. Ama biz aksini yaptık. İçerideki herkes kapıya toplanmıştı.
"Acele edin!"
"Koşun haydi!"
" Çabuk, çabuk, çabuk.. "
Az önce gönderdiğimiz herkes koşarak buraya geliyorlardı. Ama canları istediği için değil tabiki. Arkalarında neredeyse yirmi kişilik bir zombi sürüsü olduğu için. Büşrayı görebilmiştim. Elindeki birkaç paket atıştırmalığa sıkıca sarılmış diğerleri ile beraber bu tarafa doğru koşuyordu. Ama ya Zero neredeydi. Gözüm korsanların arasında onu aradı. Ve onu gördüğümde herşeyi unutmuştum. Sadece kahkaha atıyordum. Diğerleri bana deli görmüş gibi bakıyorlardı ama umrumda değildi. Onlar o haldeyken benim kahkahalarla gülmem ne kadar doğruydu tartışılır. Fakat kendime hakim olamıyordum.
Ne gördüm de gülüyorum biliyor musunuz? Doğru nereden bileceksiniz değil mi? Büşra elindeki paketleri kucaklamıştı: Bilge ise ayakkabısını...ayağında olması gereken ayakkabı kucağındaydı. Ben buna uzun bit süre daha Gülerim artık.
~***~İçeriye girdiklerinde kapıyı arkalarından kapadık. Alt kattan buraya kadar koşmuş olmalılardı. Çünkü içeriye ayak basan kendini yere atıyordu. Zombiler ise hırıldayarak kapıya vuruyorlardı. Şükürler olsun ki kapı sağlamdı. Bilgeye baktıkça gülesim geliyordu. O da nefes nefese kendini yere attığında bir kaç saniye soluklandı. Sadece bir kaç saniye sonra elindeki ayakkabıyı sertçe kapıya fırlatarak bağırdı. Ama sesinden anlamıştım. Fazlasıyla öfkelenmişti.
" Kapatın çenenizi! Sizin yüzünüzden iflahım söküldü! "
Hepimiz ona bakarak gülmeye başladık. Tanıyan tanımayan herkes gülüyordu. Gözlerini kısıp hepimizi teker teker süzdü.
" Yeter güldünüz! "
Dedi ve tekrar kendini yere bıraktı...~***~
Zombiler ümidi kesmiş olmalıydı ki kapıdan artık ses gelmiyordu. Ama benim bile başım ağırmıştı. Çünkü neredeyse yarım saatten fazladır kapıya vurup hırıltılar çıkarmaya devam ettiler. Hiç aralıksız olarak hemde. Hayatımda ilk defa okulda sabahlamıştım. Yiyebileceğim iki, üç paket gofret ve krakerden başka birşey yok, hala uykusuzum. İçerideki kızlar hâlâ sumadılar, ve sinirlerim
Fena halde bozulmuş durumda. Bunda olmuş olmalı ki Bilgeye baktıkça hala aklıma koridordaki hali geliyor ve istemeden kıkırdıyorum. Bunun dışında biraz agresif sayılırım. Birde nasıl desem burası bana birazcık boğucu geliyor. En fazla üç metrekarelik odada onbir kişiyiz. Kaloriferler yanmıyor. Buna rağmen içerisi sıcak ama dışarısı soğuk. Yinede dışarıya çıkmak istiyorum. Derdim ne bilmiyorum. fakat burada kalamam. Dışarının halini merak ediyorum. Eminim buradaki herkes merak ediyordur. Ben içimden söylenirken kızlar gofretlerin ve krakerlerin paketlerini açıyorlardı.
Biz onları yerken bende nasıl etsem de konuyu dışarı çıkmaya taşısam?
Diye düşünüyordum.
" Pekala şimdi ne yapacağız? "
Diye sordu Army.
Bu iyi fırsattı işte.
" Burada kalamayız. Dışarı çıkıp neler olduğunu öğrenelim. "
Dedim. Meraktan çıldıracaktım.
" Saçmalamayın. Ailemiz gelirse bizi bulamazlar. Hem çok tehlikeli. Hem de ben çok korkuyorum. Siz hiç mi korkmuyorsunuz? Ya bir tanesi size saldırırsa diye hiç düşünmediniz mi? Ben düşündükçe kafayı yiyecekmiş gibi oluyorum. Hem da... "
" Tamam bir dur nefes al, bu ne taramalı tüfek gibi allah allah. "
Dedi A. R. M. Y.
Evet ben de korkuyorum. Diğerlerinin de korktuğundan eminim. Ama eğer yardım gelecek olsaydı çoktan gelmiş olması gerekmez miydi. Bu bir olağan üstü hal değil mi ? Neden bir allahın kulu yardıma gelmiyor?!
" Biz de Marvel ekibi değiliz herhalde. Her gün böyle şeylerle karşılaşıyor da değiliz. Ama bu böyle devam etmez. Bu vakitte sonra kimsenin geleceği de yoktur. Biz dışarı çıkıp onları bulmalıyız. "
Bunu söyleyen Zeroydu.
Hale başladı ağlamaya.
" Olmaz! Ben gelemem. Ailem beni almaya gelecektir. Eğer gidersem... "
Sonra başka birşey demedi ve sessizce ağlamaya devam etti. Army , Haleye sarılmış onu ikna etmeye ve yatıştırmaya çalışıyordu. Sonra birşey dikkatimi çekti. Büşra geldiğinden beri konuşmamıştı. Köşeye sinmiş ve öylece önüne konan krakerlere bakıyordu. Yanına gidip oturdum. Bembeyaz kesilmişti.
" İyi misin? "
Bana döndü.
" Ha? "
Öyle bir baktı ki bir an dizlerimin bağı çözüldü. Ve sanırım elimdeki krakeri stresten yanlışlıkla kırdım.
Gözleri beni korkutmuştu. Öyle bir bakmıştı ki ne anlamam gerektiğinden emin değilim. Yani ki dut yemiş bülbül e çevirmişti beni.
" Gözlerini gördüm. "
Ne dediğini de anlamamıştım. Ürkerek sordum.
" Ne dedin? "
"Bir tanesiyle aramda sadece bir yada iki karış vardı. Gözlerini gördüm diyorum sana. Korkunç bakıyordu. Eğer arkama bakıp, kaçmasaydım. Beni çoktan paramparça etmişti. Arkamdaydı diyorum. "
Derken benim omuzlarından tutup beni sallamaya başlamıştı.
İyice ürkmüştüm. Ama sanırım o benden daha çok korkmuştu.
Önce onu sakinleştirmeye drnemeliydim. Yavaşça omzundaki ellerine dokundum.
" Biraz saki... "
Hemen ellerini çekip arkasını döndü.
" Ben buradan çıkamam! Burada da olmamalıyım! Eğer ben buradaysam!..."
Bu sefer ona sıkıca sarıldım. Tir tir titriyordu.Delirmiş gibi konuşuyordu. Bir travma atlattığı çok barizdi.
"Anladım. Tamam. Sakin ol, geçti artık. Geçti. "
Onu sakinleştirene kadar ona sarıldım.
Hemen sonra bilge geldi.
"Bu hiç iyi değil. Buradan çıkıp ailelerimizi bulmalıyız. "
Başımı salladım.
Hepimiz bir araya toplandık. Bir karar vermemiz gerekliydi.
Sonra çok yüksek sesli, koca bir cızırtı duyuldu.
"... Eğer bizi duyan varsa,... Eğer bu bölgede hâlâ yaşayan birileri varsa... güvenli bölgeye toplanın! "
Bu anons hepimize ümit verdi. Hepimiz pencerenin önüne toplanmıştık. Kocaman bir helikopter uçarak uzaklaşıyordu. Duyduğumuz anos ta aynen öyle. Dışarıda ne olmuştu ki öyle. ' Hâlâ yaşıyorsanız, güvenli bölge?'
Neredeydi bu güvenli bölge.
Kızlarla bir süre bu konu hakkında konuştuk uzun uzun. Hale ve Büşra hala çıkmaktan yana değildi. Ama buna mecbur olduklarını biliyorlardı. Sonunda dışarı çıkmaya karar vermiştik. Havanın kararmasını bekliyorduk. Çıktığımızda ilk işimiz ailelerimize ulaşmak olacaktı.~***~
Hepimiz hazırdı. diğer kızlardan da bir kaç kişi dışarı çıkmaya karar vermişti. Ama diğerleri burayı daha güvenli bulmuştu.
Yavaşça kapıyı açtık. Koridor boş vr güvenli görünüyordu. Olabildiğince az gürültü çıkartarak alt kata indik. Giriş kapısı şifreli olduğu için kilitliydi ve buradan bakınca içerde kilitli kalan dört, beş zombi görünebiliyordu. Biz de Yağmur gibi kantin kapısını kullanacaktık. Umarım sonumuzda onun gibi olmazdı. Kapıyı yavaşça A.R.M.Y araladı. Hepimiz yavaşça çıktık. Okul bahçesinde geçtik ve caddeye çıktık.
Ama o gördüğümüz görüntü var ya...
İşte o görüntü bizi neyin beklediğini yüzümüze, yüzümüze bağırıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAOS MEYDANI
Science FictionSevgili okurlar; Bu kitap 10.10.2018 tarihi itibari ile yayına girmiş bulunmaktadır. Bu günden itibaren her cuma en geç saat 18:00 da yeni bölümler yayınlanacaktır.