Yarın 14 Şubat'tı ve Yukhei aklında dolanan ultra romantik —aynı zamanda gerici— fikirler yüzünden karın ağrısı çekiyordu. Bir hafta çoğu şeyi oturtması için yetmişti ona. Hoş, Jeno'yla konuştuktan sonra tereddüt falan kalmamıştı fakat bilirsiniz işte, hemen her şey olmuyordu.
Jungwoo'ya bir mesaj çekip dersi bittiğinde buluşmak istediğini söyleyebilirdi. Tamam, yol iki saat falandı ama işler tıkırında giderse onda kalabilirdi, yani neden olmasın? Tabii hala affedileceğini düşünmüyordu. Tam bir göt gibi davranmıştı çünkü.
O sıra nakarata girdi Angèle —evet hala aynı şarkıyı dinliyordu, neredeyse ezberleyecekti— ve sanki Yukhei'ye sesleniyor gibiydi.
Who the hell do you think you are
Stayin' in bed instead of going outYani, bunu cidden kesmeliydi artık. Eyleme geçmesi lazımdı. Çabucak kalktı ve mesaj atmayı her zamanki gibi es geçip üzerini giyindi, çıktı. Reddedilse de umursamayacaktı. İlk işi yaptığı hatayı düzeltmek olacaktı. Sonrasında eğer istemezse onun karşısına bir daha çıkmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FLEMME
Short StoryKafam iyi değildi ve bana nasıl baktığını görmüştüm. Çünkü ben de ona öyle bakmıştım.