dört

460 56 8
                                    

Karlı ama güneşin el salladığı bir sabahtı. Sıcak kahvelerini yudumluyorlar ve Yukhei gelmeden duruma açıklık getirmeye çalışıyorlardı.

"İstersek verir, Jaehyun'dan bahsediyoruz." Taeyong artık canının sıkıldığını aşırı belli ederek geveledi. Salak arkadaşları —bu Yukhei oluyordu— erkeklere düştüğünü kabul etse iş çözülecekti. Hem Jaehyun'un altın tepside sunduğu fırsatı da geri çevirmişti. Aptal, cidden aptaldı bu Yukhei.

"İyi de sorun numarasını almak falan değil ki. Onları yan yana getirmeliyiz ve Yukhei aslında Rose'dan değil de Jungwoo'dan etkilendiğini anlamalı." Kun açıkladığında bir yandan da kendi söylediklerine gülüyordu. Durum komik, bir o kadar da can sıkıcıydı.

Chenle atılıp "Çocuğa Rose demeyin ciddiyetimi koruyamıyorum." dedi kahkahasını zor tutarak. Sicheng de bıyık altından gülüyordu fakat Jeno ve Jaemin hala çok ciddiydiler. Sonra "Taeyong gidip Jaehyun'la durumu konuşacak." diye asıl planı anlatmaya başladı Jaemin. "Aynı zamanda onu korkutmamalısın." Jeno ekledi. Diğerleri onlara buruşmuş suratlarıyla bakıyorlardı. Sicheng sonra "Bazen sizden korkuyorum." diye geveleyiverdi. Kun ona katıldığını belirtircesine kafasını salladı.

Omuz silken Jaemin "Ben de çok sıkıldım Yukhei'nin aptallığından ama Jungwoo denen çocuğun onu kendine getireceğine inanıyorum." diye mırıldandı.

Taeyong kafa salladı. "Peki ne diyeceğim Jaehyun'a?"

FLEMMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin