27. Bölüm

5.5K 608 84
                                    

Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤

  Dünyanın en güzel hissi, birinin yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğunu bilmektir.

Ayşe Kulin  

***

Hayatınızda her şeyin yolunda gittiği bazı zamanlar vardır. Ailenizle sorununuz yoktur, iş hayatınız güzel devam ediyordur. Bu durum benim işim için çok geçerli olmayabilirdi tabi, çünkü okulda her an risk, karmaşa ve gürültü mevcuttu. Yine de bizim çocuklar günümü güzelleştirirlerdi, bir sözleri, bir gülüşleri ya da yaptıkları yaramazlıklarla. Bazen yaramazlıklarına onay verebiliyordum çünkü ben de zamanında çok yapmıştım.

Her neyse. Okul ve evde her şey yolundaydı. Ama en güzel giden şey ise Leyla'ydı. Hayatımın aşkı ile karşılaşmış ve kafama kocaman bir aşk balyozu yemiştim. Sonra binbir uğraşla onun bizim okulda çalışmasını sağlamıştım. Bununla da yetinmeyip onunla iyi bir iletişim kurmuş, en sonunda mektupla aşkımı ilan etmiştim. Ve en güzelini sona sakladım, o da kabul etmişti.

Hayatımın en altın çağını yaşıyordum şu an. Bir plan yapsam bu kadar düzenli bir şekilde ilerlerdi herhalde. Evet, olayları yaşarken hiç düzenli gelmiyordu ancak şimdi geriye dönüp baktığımda her şey yavaş ama rayında ilerlemişti. E noktasından L noktasındaki hedefe gitmek belki beklenenden uzun sürmüştü ama ne demiş atalarımız; 'Savaşta ve aşkta her yol mübahtır.'

Hayır, bu o değildi. Bizim sözümüz,Sabreden derviş muradına ermiş idi. Çok sabırlı bir insanımdır ve bu sabrı öğretmenliğe başladığım ilk gün öğrenmeye başladım. Sabrımla da övünür, insanların övgüleri karşısında gururlanırdım. Ama Leyla ile karşılaşınca sabrın bambaşka bir yüzü ile tanıştım. İkiye ayrılıyordu sabır benim hayatımda. Bir sıkıntıya, zorluğa sabretmek bir de güzel bir şeyin olması için sabretmek. İşte Leyla ile tanıştığımda sabrın ikinci çeşidini de tanımış oldum. Ve tüm sabrımın sonunda muradıma kavuşmuş bulunmaktayım. Ertuğrul'dan Mecnun'a dönüşüm kısmında çok şey öğrendim. Ne tamamen değiştim ne de aynı kaldım. Anlayacağınız aşk beni dönüştürdü, iyileştirdi. Evet, iyileştim. İyileşmek sadece hasta olan, hayatta yara almış insanlar için değildi. Normal bir hayat yaşarken daha iyiye gitmekte iyileşmekti aslında.

Kendi hayatımda farkına bile varmadığım boşluğu doldurmuştu Leyla. Ve yaşadığım her şey onunla çok daha güzel bir hale gelmişti.

Bana kalsa Leyla'yı da alıp Shrek'deki çok çok uzaklara gidecektim ancak hayat şartları önümü kesmekle kalmayıp bir de çelme takıyordu. Tamam, ailemi ve arkadaşlarımı seviyordum ancak 24 yılımı onlarla yeterince geçirdiğim için artık vaktimin çoğunu sevdiğim kadına ayırmak istiyordum. Ancak istediğimiz her şeyin gerçekleşmediğini daha çok küçükken "Eğer iyi bir çocuk olursanız siz de Şirinler'i görebilirsiniz," diyen amcadan öğrenmiştik. Çocukken sırf o söz sebebiyle ne yaramazlıklardan vazgeçtiğimi bir bilseniz.

Leyla ile kısa bir telefon görüşmesi yapıp muhteşem bir enerji ile salona geçtim. Babam gözünde gözlüğü, bir elinde gazetesi diğer elinde ise izlemediği televizyonun kumandası ile klasik Türk babalığının hakkını veriyordu. Annem ise mutfaktaydı, kokusu salona kadar gelen ve gurme olmasam bile anında tahmin edebileceğim bir yemek yapıyordu. Fırında soslu tavuk. Hafta sonunun kaliteli olacağına dair hisler beslemeye başlamışken bütün kardeşlerin evde oluşunu, üzerine bir de Furkan'ın odada oturduğunu görüyorum. Bu adam hangi ara bize gelmişti Allah aşkına? Gece bizde kalmıştı da benim mi haberim yoktu.

Bir Leyla HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin