📌Başladığınız tarihi buraya bırakabilirsiniz.📌
Karanlığın verdiği zararlar bitmiyordu. Gözümün önünü görmüyordum ve korkudan artık elim ayağım çekilmişti bacaklarım tutmuyordu, her an düşecekmiş gibi olsam da bu gizemli evin içinde dolaşıyordum. Bu nasıl bir inattı bende anlamıyordum. Karanlığın yanındaki sessizliğin ürkütücülüğü, şurada ödümün patlayıp her an ölebileceğimin işaretini verir gibiydi.
Nereye gittiğimi biliyor muydum?
Hayır.
Neyle karşılaşacağımı biliyor muydum?
Hayır.
Hiç birşey olmamışken geri dönüyor muydum? Tabiki hayır.
Herşeye rağmen korku dolu duygularımı bastırıp bir kapıyı kapatıp diğerini açıyordum.
Bu gizemli evin sırrını çözmekte kararlıydım.Kolumdaki saate baktığımda 01:13'tü.
Gelmelerine daha vardı biraz daha dolaşabilirdim. Elimdeki telefonun feneriyle ne kadar görebiliyorsam o kadar inceliyordum etrafı. Ev bayağı güzel döşenmişti her odanın boyası farklı renkti, her oda ayrı bir atmosferdi sanki. Bu ev benim evimden daha büyüktü yaklaşık yarım saattir gezmeme rağmen üst kattaki odaları bitirememiştim. Bir kapıyı daha kapattığımda son bir oda kalmıştı. Ürke ürke odanın kapısına doğru yaklaştım. Kapıyı zor da olsa açabilmiştim..."Sendeki yürek aslanlarda yok kendine gel, ya içeride kötü birşey varsa, ya girdiğin anda senin karşına biri çıkarsa."
Kes sesini bir de seninle uğraşamam.
İçimdeki ses, avazı çıktığı kadar bağırıyordu. "Tehlikeli sulardasın çık git artık!" diye, ama onu duymak ona odaklanmak istemiyordum.İçeri attığım ilk adımla odayı aydınlatan mavi loş ışıklar, önce korkmama neden olsa da odanın düzeni beni büyülediği için korkumu bir kenara bırakmıştım.
"Bu nasıl bir oda böyle?"
Hem doğuyu hemde batıyı gören, dışarıya bakan duvarları camdan bir odaydı. Kafamı bir sağa bir sola çeviriyordum bu odanın iki balkonu vardı uzun geniş bir odaydı. Büyük yatağın başlığının dayandığı duvar koyu maviydi. Oda neydi öyle! Ciddi ciddi odanın içinde güneş vardı. O kadar gerçek bir şeydiki bu, güneş bu odaya batmış diye geçirdim aklımdan. Yakına gidip güneşe bakmaya başladım, Bu nasıl bir çizimdi böyle hatasız ve lekesizdi. Tıpkı bir poster yapıştırmışsın gibi. Tabi kağıt bant kullanılmış olacak ki bu kadar kusursuz görünüyordu tırnak kadar taşma yoktu. Sanırım guaj boya ile boyanmıştı, üstünede sarı renkteki şerit ledlerle yine kusursuz bir ışıklandırma yapılmıştı. Bu güneşin ışınları etrafında dolaşmasını sağlıyor vurguyu artırıyordu. Hayatımda böyle bir çizim, böyle bir sanat görmemiştim..."Seni uzaydın mı getirdiler bu ne sâhilik, bu ne güzellik?"
Kendi kendime konuşuyor, gözlerimi bu güneşten alamıyordum. Bu resmen gökyüzündeki güneşe ihanetti. Nasıl ondan daha güzel olurdu.Aşağıdan bir ses duymamla irkildim.
"Senaa! Senaaaa!"
Aa tabi Pelin de burda, alt kata da o bakıyordu.
Saate baktığımda 01:35'ti. Yok artık tam 20 dakikadır bu akıl almaz çizimin karşında kalakalmıştım.
Kendime gelip,
"Geliyorum Pelin" diye seslendim.
Bu sırada ilk defa odaya dikkatlice bakmıştım. Pelin'in sesi sanki beni bir rüyadan uyandırmıştı.Duvarda iki raf vardı; üzerinde özenle dizilmiş bir kaç kitap ve film... Yakına gidip kitapları incelemek istedim ama vakit daralıyordu. Yatağın yanında bir komidin üstünde bir sürahi ve küçük bir saat. Tam arkamda ise yani yatağın alt başında bir giriş vardı uzanıp baktığımda bir giyinme odası gördüm, ne kadar da büyüktü. Hemen yanında bir kapı vardı; sanırım banyoydu, bu büyük oda aslında küçük bir ev gibiydi. Kapının yanında, sağ tarafta ise büyük bir koltuk, önünde de büyük bir sehpa vardı bunların tam karşısında da duvara gömülmüş baya büyük pano gibi bir dolap, altında ise çalışma masası gibi birşey vardı. Masanın üstünde birkaç telefon kılıfı bir fotoğraf çerçevesi bir de kalemlik vardı. Eski model siyah bir maket arabanın yanına koyulmuştu kalemlik , bu da çok güzel herşey çok güzeldi bu oda da... Dikkatimi çeken çerçeveyi elime alıp baktığımda bir kadın fotoğrafı gördüm. Uzun siyah saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli oldukça güzel bir kadındı fotoğraf eskiydi. 90'lı yılların fotoğrafı gibiydi ama bayağı özen gösterilmişti bu fotoğrafa. Bu oda çok garipti inceledikçe karşıma envai çeşit ve ilgimi çekecek şeyler çıkacak gibi görünüyordu.
Şu an bir başkasının evinde olmama hatta izinsiz, hırsız gibi girmeme rağmen bu odada farklı birşey vardı sanki. Korkmuyor, suçlu gibi hissetmiyor bu odanın her ayrıntısı ayrı ayrı inceleyene kadar da gitmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN
Teen Fiction° 11.11.2018° Onu her gördüğümde, ellerim buz gibi oluyordu. Kalp atışlarım hızlanmıyor aksine duruyordu. Gözlerimin içi yanıyordu. Ona bakmak beni benden alıyordu. Sanki yeni görmüşüm gibi hergün ilgimi çekiyordu. Beni derinlerine çekiyordu. B...