Dokuz kardeş.Tam dokuz kardeş.Anadolu'nun ücra bir kasabasının ,iki göz odalı yıkık dökük bir evinde yaşama tutunmaya çalışan dokuz erkek kardeş...
Ben en küçükleriyim.Adım Emin.Köyümden başka yer,çobanlıktan başka meslek,okumaktan başka sevda bilmedim ama maddi durumumuz belliydi, okuyamadım tıpkı abilerim gibi.
En büyük abim celal. İlkokula kadar sürdürebilmiş öğrenim hayatını. Aramızda okula giden sadece o. Bazen diziliriz sekiz kardeş etrafına,ballandıra ballandıra anlatır okul anılarını.Ona heveslenerek bakarız hepimiz. Heyecanla ağzından çıkan her kelimeyi zihnimizde canlandırıp kendimizi hayal ederiz o güzelim kara önlükle. Bu halimizi görünce biraz daha sakin anlatmaya çalışır,teselli edercesine. Bizi seyreden anacım köşelere sinip ağlar bazen sessizce.Anamı farkeden abim kesiverir hikayeyi en heyecanli yerinde suya düşüverir tüm hayallerimiz. Canım anam pek muzdariptir bu durumdan. Kendiside çok isteyip okuyamadığından anlar halimizden herhalde. Dedem okutmamış annemi "Kız çocuğunun ne işi var okulda. " demiş. Bırak okutmayı imam olmasına rağmen Kuran bile öğretmemiş. 16 yaşına kadar çobanlık yapmış 16'sında da zorla vermişler babama. Istemese de alışmış zamanla.Babam.beş çocuklu ailenin üçüncü oğlu olarak doğmuş. Bizim gibi değil babam. Liseye kadar okumuş fakat askerlik tescili yapılmadığından okuldan atılmış. Birçok şehir gezme imkanı bulmuş gençliğinde tabi çalışmak için gitmiş oralara. Bize anlatırken gurbet diye bahseder. Çocuk aklımızla kavrayamadığımız "Gurbet" kelimesi çok şey ifade eder onun için. Bir süre çalıştıktan sonra evlenmiş o da ve şuan 58 yaşında,dokuz çocuk sahibi. En sevmediğim özelliği alkol kullanması babamın. Ha bir de bizi pek sevmez babam,yük olduğumuzu düşünür hep.
Dokuz erkek çocuk. En büyük abim celal 25 yaşında çok güzel resim çizer -tabi vakit bulabilirse-
Sonra Ali ihsan abim gelir. Aynı yıl içerisinde vefat eden amcalarımın isimleridir,Ali ve İhsan. Ölümlerinin sorumlusu babammış anlatılanlara göre. Babamla kavga etmeleri sonucu terke etmişler evi,bir ay boyunca haber alınamamış ta ki ormanda cesetlerine rastlanılana kadar. O günden sonra yaşadığı vicdan azabından dolayı eski neşesini yitirmiş -belki de bize karşı ilgisiz davranmasında bu olayın payı vardır-bu yüzden bize nazaran Ali İhsan abime biraz daha müsamma gösterir. Her hafta ziyaretine gider amcalarımın mezarını. Bir keresinde -ilk defa babamın ağladığını gördüm-mezar başında gördüm onu,beni farketmedi zaten,benim farkettiğim tek şey de yorgun göz çukurlarından süzülen yaşlar olmuştu.
23 yaşında Ali İhsan abim içine kapanık asosyal bir insandır. Kendisi konuşmayı pek sevmez.Daha sonra Reşat abim gelir. İri yapılı sert kişiliktedir. Celâl abim kadar olmasa da resimden anlar. Sevgisini yansıtmayı pek sevmez. Evdeki herkese sözü geçer, bazen babama bile. 20 yaşında olmasına rağmen aşırı olgun kişiliğe sahiptir. -yaşadiğı zorluklardan olsa gerek-
Yola Doğukan abimle devam edelim. 17 yaşında, aramızda okumayı en çok seven odur. Hepimiz tek tük okuma biliriz ama o farklıdır bizlerden, eline ne geçse okur. Bazen bir gazete,bazen de reçete.Onun için hiç farketmez.
Bazen muhtarın çocuklarından kitap ister. Sağolsunlar boş göndermezler çoğu zaman. Eski de olsa tutuştururlar eline birkaç sayfa.-geri vermek şartıyla tabi- hiç yoktan iyidir diyerek koyulur sayfalara Doğukan abim.Evimizin yegâne futbolcusu Yusuf abim var bir de. Abiler çok olunca uğraşacak çok şey de olur.ben aralarında en çok yusuf abimle eğlenirim.amatör olarak süper futbol oynar.Bana söz verdiydi bir keresinde eğer ünlü ve zengin bir futbolcu olursa beni de yanına alıp yetiştirecekmiş.
Mustafa abim.diger abilerim gibi belli bir uğraşı yoktur.öyle yetenekli de sayılmaz belki de bu yüzden sürekli bizi sevmediğini,sefil yaşantımızdan sıkıldığını ve on sekiz yaşına gelince evden gideceğini söyler habire.Aile içi sohbeti de fazla yoktur. Genelde köy meydanında kız tavlamaya çalışır.
Sıra geldi en güçlü abime.Güçlü dediysem öyle kaslı bi profil oluşmasın gözünüzde.Laf aramızda cılızdır oğuz abim .Manevi güçten bahsediyorum insanın hayatının acımasız girdabında sürüklenmeye karşı direnme gücü...Daha çok küçükken en yakın dostu onun yüzünden vefat etmiş sonra da aynı yıl çerisinde bacaklarını kaybetmiş abim.Abim şu an yatalak , tekerlekli sandalye alamadığımız için yatağa bağlı olmak zorunda.yaşadıkları çok zor bu yüzden çok dirençli olduğunu düşünüyorum henüz on üç yaşında olmasına rağmen.
Son olarak Bilgin abim .Abilerimle aramızdaki yaş farkı dolayısıyla pek sohbet edemem boş zamanlarımızda. Ama Bilgin abimle yaş farkımız az olduğu için ilgi alanlarımız ve sohbet konularımızda aynı oluyor genelde. On yaşında Bilgin abim benden üç yaş büyük olmasına rağmen yaşıtlarım gibi davranır,oyunları genelde beraber oynarız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON NOKTA
Non-FictionDokuz çocuklu bir ailenin Anadolu'nun ücra bir köyünde yaşamın zorluklarına karşı mücadeleleri...