7. Bölüm

45 22 7
                                    

Parmak uçlarımda ince bir sızıyla uyandım. Ev çok soğuktu evdeki herkes uyuyordu. Annem ve Bilgin abim yoktu. Sobayı yakmak için odunluğa doğru ilerledim, Bilgin abim de odunları almış geliyordu fakat annemi göremedim. Abimlerimle sobayı yakıp evi toparladık. Annem hâlâ gelmedi üstelik abimleri uğurlayacaktık aradan çok vakit geçmeden kapı çaldı koşarak açmaya gittim.
Gelen Zehra teyzeydi. Kolunda zayıf bir kadın vardı daha iyi göremek için başımı kapı aralığından çıkardım korkarak. Kolundaki annemdi, ikisi de tepkisiz bir şekilde suratıma bakıyordu. Zehra teyze acıyan göerle:
- Al yavrum ananı götür içeriye, gittiğimde mezarlıkta öylece kalakalmıştı kadıncağız. Eli ayağı buz gibi olmuş vah vah vah!

İçeri davet ettim fakat ahlıya vahlıya evden uzaklaştı. Annemi içeri sobanın yanına oturttum. Onun bu hali hepimizi çok üzüyordu. Doğukan abim sofrayı hazırladı. İçeriye Celal abimler girdi, anamın babamın elini öpüp yola çıktılar, Yusuf abim de onları arabaya kadar geçirdi.

Mustafa abimin ölümü hepimizi derinden sarsmıştı, babam bile çok üzgündü. Gözleri kızarmış ayrıca sabaha kadar sigara içmişti. Ben, abilerim ve babam zorda olsa birkaç şey atıştırdık, annem herzaman mi gibi suskundu ve hiçbir şey yiyemedi. Hepimizi teker teker süzüp ağzını açacak gibi oldu, hepimiz dikkatli anneme bakıyorduk. Gözleri kıvılcımlar saçan alev topunu andırıyordu. Ellerini sofraya vurarak ani bir hareketle tüm sofrayı kaldırıp kenara attı. Tabaklar , bardaklar dört bir yana saçılmış ama önemli olan annemin şimdi ne yapacağıydı adeta çıldırmıştı. Ne olduğunu anlayamadık babam yerinden doğrulur gibi olduysa da annem ondan önce hamle yapıp yakasına yapıştı ve çelimsiz kuru kollarıyla babamı sarsmaya çalıştı "senin yüzünden" diye haykırdı ve şöyle devam etti haykırışına:
- Her şey senin yüzünden, götürma çocuğu dedim ama inadına baş getiremedim mutlu musun şimdi? Senin yüzünden evladımı toprağa verdim. Keşke sen ölseydin de mustafam gitmeseydi. Bir gün bile sarılmadın çocuklarına, bir gün olsun iyi davranmadın bizlere sebebi ne ha! Biz mi öldürdük abilerini, biz mi kavga ettik onlarla iki karış toprak için? Bu mu bize böyle davranmanın sebebi?
Nefesi yavaşça kesildi bunları söylerken hunharca haykırıyor ve babamı sarsıyordu ya da öyle zannediyordu.
Son söyledikleri, zaten sinirlenen babamın iyice köpürmesine sebep oldu. Yerinden doğrulup anneme vuracak oldu Doğukan ve Yusuf abim engel olsada dinlemedi. Anneme ağır bir tokat attı ve annem gözümün önünde yere yığıldı. Korkuyordum ama ses çıkarıp ağlayamadım içime akıttım göz yaşlarımı. Korkum bastırdı göz yaşlarımı ve divanın köşesine sindim başımı avuçlarımın arasında sıkışırdım, kulağımdaki uğultulardan başka bir ses duyulmuyordu. Aniden tüm vücudun titremeye başladı, çenem birbirine kenetlenmiş öylece titriyordu ve ben saçlarımı sıkıp göz yaşlarımı akıtıyordum. Tüm vücudum uyuşmuş, salyalarım istemsiz bir biçimde üzerime damlıyor, çenemi düzeltemiyordum ve nihayet omzumda bir el hissettim Doğukan abim su getirmişti fakat içemiyordum, nefeslerim zorlaşıyordu. Doğukan abim su içmemde yardımcı oldu. Korkulu gözlerle etrafı süzdüm. Babam çıkmıştı, annem ağzının kanını temizliyordu. Yarım saat kadar tek kelime etmeden oturduk. Oğuz abim divanda oturup olanları hayret ve göz yaşıyla izliyordu. Yürüyememenin verdiği acıyı iliklerine kadar hissetmişti sanırım. Olanları seyretmek ve seyretmekle kalmak canını açıtmıştı. Oğuz abimin yorgun çehresini izlerken gözüm pencereden yaklaşan silüete takıldı. Gelen babamdı. Çok sınırlı olduğu aramızdaki mesafeye rağmen gözlerinden okunuyordu, sesimi çıkaramadım.

Çok geçmeden kapı aniden açıldı, duvara çarpmasıyla babama doğru birkaç kez sekti ve babam tekrar anneme yöneldi. Kadıncağız daha yüzünün kanını temizlememişti bile. Çam kenarında duran hasır bıçağı aldı babamın anneme ilerleyişini Oğuz abimin göz yaşına yansımasından izliyordum.
Babam yeter diye bağırdı, olacakları bildiğim için tekrar gözlerimi kapadım, çok korkuyordum. Annemden bir çığlık beklerken hiç ummadığım bir ses çınladı kulaklarımda.
Yanlış mı duyoyordum, yoksa Oğuz abim babama "defol" diye bağırdı mı?
Dayanamayıp araladım parmaklarını,hepimiz şok olmuştuk olanlara. Oğuz abim babamın bileğini tutuyor, babam ise öfke ve şaşkınlık arası bir yerlerde...

Oğuz abim tarafından duvara itilen babam önce irkildi ardından içeriye yeni giren abilerimin sert bakışları altında dışarı çıktı. Şimdi tüm gözler Oğuz abimdeydi. Zoraki bir kaç adım atıp köşeye sinen anamı kaldırdı hepimiz şaşkınlıkla ona bakıyorduk, gözlerinden anlaşılacağı üzere o da pek şaşkındı. Yıllar sonra tekrar bacaklarına kavuşmak... Üzüntü, sevinç, şaşkınlık hepsini yaşıyorduk aynı anda. Teker teker sarılıp öptük abimi artık yürüyordu. Hepimiz sevinmek ve üzülmek arasındaki duygu karmaşasını yaşıyorduk, hüzün çerçevesine hapsolmuş bir mutluluk fotoğrafıydı yaşadıklarımızın tarifi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 20, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SON NOKTA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin