Hayal meyal hatırlıyordum herşeyi.Bana saldıran o afedersiniz de puşt Tolgayı,tekmelerle bana vurmaları.Bir tek gerçek an vardı aklımda...Duyguyla dans edişimiz,ve o kan revan içinde yerde yatarken Duygunun yüzümü şefkatle okşaması....İşte o an yüzüme ellediği anda ''Cennette miyim lan?!'' diye düşündüm.Gözümü açtım...Ve kendimi birden bir odada gördüm.Demek ki cennette değildim.Demek ki o yumruklar tekmeler hepsi gerçekti.Rezil olmuştum...Hem de çok rezil.Bir an sağ tarafıma baktığımda Duygu'nun uyuduğunu gördüm.Yüzüne baktığım an ne utancım aklıma geldi ne rezil olduğum.Huzuru buldum desem yeridir.Deliksiz bir şekilde uyuyordu meleğim.Melek demişken...ana....Melek diye bir kız vardı hatırlıyorum.Ama neredeydi şimdi?Bizimle hastaneye gelmiş olması lazımdı.Tam o sırada girdi içeri.
''A?!Uyandın mı?Nasıl hissediyorsun kendini?Al kahve getirmiştim Duygu'ya da uyumuş canım.''
''Teşekkürler.''diyerek kahveyi aldım.''Boşuna zahmet ettin de geldin hastanelere kadar.Bu kadar abartılacak bişey yoktu.''
''Tabii canım.Alt tarafı 3 4 kişi dövdü seni dimi?Manyak mısın oğlum sen?Pestilini çıkardılar senin.Resmen maç yapar gibi paslayıp durdular seni.''
''Ya tamam....Rezil oldum zaten!''
''Sen ne rezil olcan lan? Korudun kızı işte daha ne?''
''Ciddi misin?''
''Tabii ki..Takmasana kafaya..Hem onun için çok mühim birisi olmalısın.Gece boyunca başında bekledi senin.Anca sabaha doğru uyumuş olmalı.''
Tekrar Duygu'ya baktım.Yüzümde ufak bir gülümseme belirdi.Kaç dakika veya saniye baktığımı hatırlamıyorum.Bir anda Meleğin elini gördüm gözlerimin elinde,aşağı yukarı hareket ediyordu.Ona doğru döndüğümde gülümseyerek:
''Senin içinde önemli biri olmalı?Yoksa onun için 4 kişiden neden dayak yiyesin ki?''
''Ya normal bir arkadaşım...''
''Ha onun için o kadar dayak yedin,onun yüzüne bakarken o aptal sırıtış da o yüzden..''
Utanarak başımı öne eğdim.
''Seviyorsun değil mi?''
''Ya bunu sana söylemek zorunda mıyım?''
''Kusura bakma çok ileri gittim...''diyerek yüzünü astı.Hatta montunu alıp kapıya doğru yürüyordu.
''Dur...''diyerek mani oldum gitmesine.
''Hayırdır?''
''Kusura bakma ya cidden...Ani tepki verdim biraz.''
''Hayır hayır..Benim o soruyu sormam da aptallıktı.Tepki bence gayet yerindeydi.''
''Yanıma otursana''diyerek yanımdaki sandalyeyi gösterdim.
Çekinerek yanıma gelip sandalyeye oturdu.
''Peki sen bana niye yardım ettin?''
''Sana acımasız davrandıklarını farkettim. Dayanamadım. Olaya bende müdahele oldum.''
''İyi de böyle dövüşmeyi nasıl öğrendin?''
''13 yaşımdan beri meraklıydım dövüş sporlarına.Annemler beni 15 yaşımda spora yazdırmak istediler.Ben o kadar spor dalı arasından Teakwandoyu seçtim.İstemeye istemeye gönderdiler.Siyah kuşağa kadar geldim.Hatta bir turnuvalarda madalya bile kazandım.Sana komik gelecek bir şey daha söyleyeyim mi?''
''Söyle..''
''Bir grupta da solistim.''
İstemsiz bir kahkaha patlattım.Hay patlatmaz olaydım.Karnım o kadar ağrıdı ki.Ee doğrudur karnıma o kadar darbe aldım sonuçta.
''Solistlik konusunda ciddi misin?''
''Evet ama madalya aldığım yalandı.''
Bu söylediğine de güldüm.
''Teakwandoya gittim.Öğrendiklerimi de evde hep tekrar ettim.Sonucu da budur.''
''Ee solistlik ne ayak?''
''Sesim güzel.Bir arkadaşımın grubunda da solistlik yapıyorum işte.''
''Anladım..''
''Sen onu bunu bırak da...Bu kızı cidden seviyor musun sen?''
''Ya aslında...evet.Seviyorum.''
''Onun haberi yok tabii...''
''Hayır.''
''Niye söylemiyorsun ki?''
''Ya cesaret edemiyorum Melek..Yani..Bu zamana kadar beni hep dostu bildi.E şimdi ona sevdiğimi desem,biliyorum ki ters tepki ile karşılaşıp...''
''Onu kaybetmekten korkuyorsun..''
''Aynen öyle.Lafı ağzımdan aldın.''
''Peki ya o da sana aşık olursa?''
''Hıh..BU bünyeye mi?''
''Her şey bünye değil ki be oğlum.Şişmanlardan hoşlanan kızlar da var sonuçta.''
''Öyle mi dersin?''
"Hiç şüphen olmasın. Şişman olabilirsin. Ama zayıflayabilirsin. Olmadı mı? Sözlerinle, davranışlarına etkilersin. Yeter ki.." Melek Erdinin kalbine dokunur. "Umudunu ve inancını buradan hiç eksik etme oldu mu?"
Erdinin yüzünde bir gülümseme oluşur.
"Yardımın için ve tavsiyeler için sağol. Melek. İsmin gibi bir kızsın."
"Lafı olmaz.." Meleğin gözleri Duyguya bakar. "Hişt uyanıyor seninki.."
Duygu gözünü açar ve Erdi'yi ona gülümserken bulur.
"Uyanmışsın.." diyerek telaşla oturduğu koltuktan kalkıp yanına gelir. Erdinin elinden tutup:
"Daha iyisin ya? " diye sorar
"iyiyim Duygu sağol.. Sende beklemişsin başımda teşekkür ederim."
Duygu gülümseyerek :
"Lafı bile olmaz. Hem hatanın büyüğü bende.."
"O neden?"
"Seni o partiye davet etmekte hata yaptım ben. Özür dilerim. Başına ne geldiyse benim yüzümden.." diyerek ağlamaya başladı.
"Dur lütfen kes ağlamayı..." diye itiraz ettim. "Suçun kabahatin falan yok. Bir suçu olan varsa o da Tolga. Hem ben partide çok eğlendim. En eğlenceli günlerimden biriydi emin olabilirsin."
"Gerçekten mi? Ya sen benim mutlu olmam için diyorsun bunları.." dedi Duygu. Elleri hala elimdeydi.Sıkıca tutuyordu. Sanki hiç bırakmayacak gibi.
"Ne dedi doktor?" diye sordu.
"Bir şeyi yok ya.." diye araya girdi Melek.
"Doktor geldiğinde Erdi uyuyordu. Durumu iyiymiş bir kaç güne toparlarmış kendini. Sadece bu gece müşahede altında tutacaklar o kadar."
"Oh iyi o zaman..."
"Arkadaşlar benim gitmem lazım.. Yarın sabahtan yine uğrarım belki hastaneye. Erdi konuştuğumuz gibi dikkat et kendine tamam." diyerek kapıya doğru yürüdü. Çıkmadan da Duygu farkettirmeden göz kırptı.
Hastanedeydim.kemiklerim sanki yerinden çıkacak gibi ağrıyordu. Ama ağrıkesicim yanımdaydı. Duygu yanımda iken ne bende baş ağrısı kalırdı ne de vücut. Ah Bi de kalp sızıma derman olabilse.. Olur musun sahi?