13 şubat 2001 kırağı gibi düştüm !
Kışı bile bilmeyen bir şehire
Yalnızlıktan mi bilinmez
Ama ben niye harbiden çok üşüdüm
Ellerimi ellerinle avuçlayarak ısıtmak istemiştim...
Işte itiraf et sende üşüyorsun
Çünkü her sabah uyandığında pençereden gördüğün karı
ben getirdim bu şehire
Soğuyu ben getirdim bu şehire
Yalnızlığı yalnızca tek başına sevilebilenler bilir...
Ayın karanlık yüzünde gülümsemeyi bekleyen biri diyelim biz ona
Övünüyorsun bide ayıp
Senin hiç bir şeyin olamazmişim
Gölgem var ya yetmez mi yükseklerde olan gözüne
Doğru ya gölgem yerlerde
Onuda tek sırdaşım sanar dokunamam !
Yinede Kuru ayazımdan kurtulamazsin
Yorganın bile yalnızlığımla kaplı farketmiyormusun?
Sen benim gitmemi bekliyorsun
Kaç kere döner dünya, güneşin etrafında
Beş mi, on mu ne ?
Az daha sabret
Hiç kış olmamış bir şehirde kirağı çabuk erir...14/11/2018
Vuslattaki Mabudem 3
Emir HELVACIOĞLU