1🌼

66K 1.9K 354
                                    

Herkese selam👋

Aylar belki de bir yıl sonunda buradayım. Zaman kavramını yitirdiğim bir dönemden geçiyorum. Belki okumuşsunuzdur hastalık, hastane kelimeleri geçmişti son konuşmamızda. Maalesef hastane serüvenim devam ediyor. Elimden geldiğince buralarda olmaya çalışacağım.

26 Ocak 2024'te tekrar, yeniden Nazende ile Merhaba

Cem Adrian - Hoşgeldin🎶

🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼


"Anne yeter artık yaa."

Nazlı annesi Perihan Hanıma sitem etmekten kendini alamamıştı. Nasıl alsın ki? İki saattir ahiretliğim dediği Hülya teyzesi ile pazarı alt üst etmişlerdi. Birde bu yetmezmiş gibi Sinem ile ikisinin peşinde bütün pazarı dolaşmışlardı.

"Sus sen bakayım! Şuraya da uğrayalım bitiyor işimiz işte. "

Annesinin azarını pazarda da olsa yemişti Nazlı.

"Boşver Nazlı, ne kadar konuşsan da pazarı dolaşacaklar. Sanki ilk defa çıkıyoruz canım bilmiyor musun onların huyunu? Susup kabullen işkenceyi ben öyle yapıyorum."

Sinem'in ellerinde poşetlerle söylediklerine ciddi kalamamıştı. İkisi de birbirlerine bakıp gülerek annelerinin peşinden ilerlemeye devam ettiler.

"Abimin işi vardı ağıdaki bankada. İşi bittiyse bizi alsa keşke. Poşetleri taşımak zor geliyor."

"Aaa Yusuf abinin mi?"

Sinem kafasını sallamakla yetindi.

"Evet, aslında annem arar zaten birazdan bizi al diye zaten. Abimde kızları çok yoruyorsunuz diyordu. Annemlerden neler çektiğimizi biliyor tabi bize acıyor galiba."

Nazlı Sinem'e gülüyordu. Kendisinin de abisi vardı lakin pek fazla sevdiği söylenemezdi. Ablasını ve babasını çok severdi. Onun içinde canım babacığım demek daha doğru olurdu.

"Ne güzel olur valla. Bir tek Yusuf abi düşünüyor bizi. "

"Öyle valla."

İki kız konuşarak annelerinin peşinden pazardan sonunda çıkabildi. Hülya Hanım pazarın çıkışında soluklanarak oğlu ilk göz ağrısı Yusuf'u aradı.

"Oğlum, yakışıklım, bizim işimiz bitti paşam. Neredesin sen? Aşağılarda isen alıversen bizi ya? Olur paşam bekliyoruz biz."

Nazlı Hülya teyzesinin Yusuf ile konuşmasını gülerek izliyordu. Sanki beş yaşında çocuktu da öyle üstüne titriyordu. Gerçi Hülya Hanım bütün çocuklarının üstüne titriyordu orası ayrı. Hele birde eşi vefat ettiğinden beri her şeyleri onlar olmuştu.

"Yorulmuşum valla Perihan."

Perihan Hanım oturduğu yerden Hülya Hanıma baktı. Oda yorulmuştu. Halbuki poşetleri taşıyan kızlardı ama onlar daha çok yorulmuş gibiydiler.

"Evet ahiretliğim bende yorulmuşum. Allah razı olsun Yusuf oğlumdan gelip bizi alacak."

"Aslan oğlum o benim. Dayanamıyor bu yokuşu çıkmamıza."

İki kadın kendi aralarında Yusuf'u övmeye dursunlar Yusuf arabası ile onların yanında durmuştu. Kadınların hâline tebessüm ederek arabadan aşağı indi.

"Ooo hanımlar yine toplamışsınız pazarı. "

"Ay oğlum ne toplaması sende iki parça bir şey aldık."

Kızlar gözleri yuvalarından çıkacak gibi açılmış bir vaziyete Hülya Hanıma bakıyorlardı. Ellerinde ki poşetler hiçte iki parça değildi çünkü. Yusuf onların bu hâline gülerek kızlardan poşetleri aldı ve arabanın arkasına yerleştirmeye başladı.

"Hadi binin sizde gidelim hemen. "

"Gidelim Yusuf oğlum. Kahveyi bıraktın geldin yine Allah razı olsun senden."

"Ne demek Perihan teyze hadi binin arabaya."

Kadınlar arabaya binmeye çalışırken kızlarda Yusuf'a yardım etmeye başladılar.

"Off! Ne iyi oldu abi gelmen. Kolum kopmuştu. "

"Öyle mi Sinem Hanım! Görüyorum hâlâ duruyor kolun."

Sinem abisinin ona takılmasına güldü sadece. Abisinin ona böyle takılması bile güzeldi.

Yusuf arabanın kapısını kapatınca kardeşini kolunun altına alıp başının üstüne bir öpücük kondurdu.

"Hadi güzelim geçin arabaya da gidelim."

İki kız Yusuf'un sözünü dinleyip annelerin yanına arabaya geçtiler. Yusuf her hafta tekrarlanan bu harekete alışmıştı artık. Bazen bahane uydurarak almaya geliyordu. Bazen de annesi çağırıyordu. Onların ellerinde poşetlerle o yokuşu çıkmaları nedense rahatsız ediyordu. İçi rahat olmuyordu. Kahvede boş boş oturacağı yerde gelip alıyordu. Arabaya binince yanına oturan annesine tebessüm etti ve arabayı çalıştırdı. Arkada oturan kardeşi ve Nazlı konuşmaya başlamışlardı bile. Bazen konuşacak bu kadar konuyu nerden bulduklarını merak etmiyor değildi hani. Gözü istem dışı aynadan Nazlı'ya kaydı. Bu sene 20 yaşına girmişti. Güzel kızdı.

Kendisinden beş yaş küçük bir kız!

Ama gözü nedense bu aralar kaymak için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Onun kendisine abi demesi ise bu işin olmayacağının habercisiydi. Aklına öyle şeyler getirmemesi gerekirdi ama düşünüyordu Yusuf. Askerliğini yapmış, babadan kalma işi eline almış, çalışan, eli ekmek tutan biriydi. Annesinin son zamanlarda evlen demesi de onu bu fikre itiyordu. Nasip dedi içinden. Derin bir nefes alarak tekrar nasip dedi. Nasibin nerden ne zaman karşısına çıkacağı hiç belli olmazdı.

NAZENDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin