Güzel bir nikâh oldu. Uğurladık Nalân'ımızı. Balayına gittiler. İki hafta göremeyecektim onu. Düşüncesi bile çok korkunç geliyordu. Yürekleri en çok yoran hasret duygusuydu.Zamanla Yağız babasına çok alışmıştı. Babasıyla yaşamaya alışmıştı. Benim yanıma az gelmeye başlamıştı. Temizlik yaptığım sırada kapı çaldı. Açtım. Gelen Yağız'dı. Çok şaşırdım ve çok mutlu oldum.
-Hoş geldin Yağız. Bu ziyareti neye borçluyuz?
-Hoş buldum anne. Hiç! Seni özledim, anneannemi özledim.
-İyi ki özledin, iyi ki geldin oğlum.
-Benim odama geçsek iki dakika, bir şey konuşmak istiyorum seninle.
-Anneannenin elini öp, odana geç. Ben tepsiye çay ve börek hazırlayıp, geliyorum oğlum.
Her ne kadar belli etmesem de yüreğimi bir telaş sarmıştı. Olumsuz hiçbir şeyi yüreğim artık kaldıramayacak durumdaydı. Tepsiyi hazırlayıp odasına gidene kadar yazmadığım senaryo kalmamıştı. Elimde tepsi odanın kapısına geldim. Kapıya vurdum. Yağız kapıyı açtı. İçeriye girdim. Koltuğa oturdum.
-Söyle benim yakışıklı oğlum bir derdin mi var?
-Ben babamla yeniden evlenip bir araya gelmenizi istiyorum. Aile olmanızı istiyorum. Sıcak bir yuvaya sahip olduğumu hissetmek istiyorum.
Söyledikleri karşısında önce donup kaldım. Aklımın ucundan geçmeyen bir şey istemişti. Asla tahmin edemeyeceğim bir şey. Yağız'ı kırmamak ve üzmemek için doğru cevabı vermeye çalıştım. Çünkü bunu düşünmek için hiç zamanım olmamıştı, aklımın kıyısına dahi getirmedim bu olasılığı.
-Seni anlıyorum oğlum ancak bunu benimde istemem lazım, babanın da istemesi lazım. Sadece senin istemenle olmaz.
-Sen istiyor musun anne!
Hızlı düşünüp çabuk cevap vermem gerekiyordu. Kendim için asla istemezdim zaten ama çocuklarım için neden olmasındı?
-İstemiyorum ama senin için yapmayacağım şey yok. Senin için yapamayacağım fedakârlık yok oğlum.
Bu saatten sonra maceraya atılacak, yeni bir hayat kurmanın telaşını taşıyacak, her türlü zorluğu kaldıracak ruha sahip değildim artık. Ömrümün kalanını çocuklarıma adamaya, onlar için fedakârlık yapmaya, çaldığım zamanı onarmaya, onlar için yaşamaya hazırdım. Onlar için eski eşimle yeniden evlenip soğuk ama gerçek bir yuva kurmaya razıydım. Zira bundan sonra mutlu olmayı kendime haram kıldım.
O el ele tutuşup, yapmacık bir tebessüm iliştirip gamzelerine, aslında birbirinden nefret eden çiftlere, göz göze aşkla bakışıp, aslında bakışlarıyla birbirine küfür eden çiftlere, zoraki bir fotoğraf karesinde yan yana gelip, dışarıya mutlu görünmek için artistik mutluluk pozları veren, aslında dışarıya karşı oynayan, mutlu bir yuva varmış gibi empoze eden, beni kandıran bütün çiftlere fazlasıyla kırgınım., bütün yalancılara fazlasıyla dargınım. Kandırıldım. Aldatıldım. Beni kandırdınız. Hepiniz suçlusunuz. Hepiniz sahtekârsınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UTANÇ
RandomAr yerine göre yakışır, yerine göre ağırlaşırmış. Ahh utanmak ne korkunç bir ağırlıkmış. Şimdi bu utanç ayaklarımda pranga, bileklerim de kelepçe, zihnimde ucu bucağı olmayan paslı bir zincir. Peşim sıra sürüklüyorum ve sürükleniyorum.