Yine geri zekalı Toprak yüzünden eve geç dönüyorum. Bugün kafede köpek gibi yorulmamın üstüne bir de Toprak salağının peşine takılıp o bar senin bu bar benim gezmek gerçekten çok iyi geldi. Hayır yani anlamıyorum her gece nereden buluyor bu çocuk enerjiyi!? Bu saatte eve bile varmamış olan ben yarın erken kalkıp kafe açacağım birde. Bir yandan içimden Toprak'a söverken bir yandan da yağmurun çiselemeye başlamasıyla adımlarımı hızlandırdım. Hızımı almış giderken birden bir şeye, daha doğrusu birine çarpmamla irkilip Toprak'a sövme işlemime ara verdim. Kafamı kaldırdığımda elinde kocaman iki valiz taşıyan bir kızla karşılaştım. Ben gözlerimi kısmış kızı yüz hatlarını incelemeye çalışırken, konuşmaya başladı.
"I need your help. I'm so scared please help me!" hızlı hızlı bir şeyler söylüyor ve arada bir arkasına bakıyordu ve ben kulağıma sinek vızıltısı gibi gelen karışık cümlelerinden hiçbir şey anlamıyordum.
"İyi de anlamıyorum ki ne dediğini" kızın gözlerinin rengini çözmeye çalışırken konuştum -bu karanlıkta ne kadar mümkünse artık-
"Yardım et. Kötü adam. Korkuyorum" dedi ve arkasına bakmaya devam etti. Ben durduğum yerde kızın yüzünü bir şeye benzetmeye çalışırken arkadan gelen seslerle sokağın başındaki iki kişiye dikkat kesildim. Etraflarına bakındılar ve bizi görünce hızlı adımlarla bu tarafa gelmeye başladılar. Ne olduğunu hala idrak edememişken kız adamları görünce bir anda arkama saklanıp koluma sarıldı.
"Gece gece amma uzattın ha sarışın" dedi sarhoş adam. Tamam belki ben de biraz sarhoş olabilirim ama bu herif konuşurken ağzını toplayamıyor. Arkamdaki kız kolumu daha da sıkmaya başlayınca neden söyleme gereği duyduğumu bilmediğim sözcükler ağzımdan çıktı.
"Beyler hadi işinize bakın gece gece iş çıkarmayın başıma" ben hala ne diye kendi işime bakmak yerine burada durduğumu çözememişken birden kaşımın üstüne aldığım darbeyle sendeledim ve tiz bir çığlık duyuldu. Ben de refleks olarak yumruğun geldiği yere bir yumruk salladım ve karşımdaki kişi yere yığıldı. Sarhoş insanların yedikleri ilk yumrukta bayılmalarını ne kadar sevdiğimi söylemiş miydim? Diğer adamın zaten duvar dibinde sızmış olduğunu fark edince tam gitmeye kalkacaktım ki arkamdan gelen sesle kıza döndüm. Duvar dibine çökmüş titriyor ve garip sesler çıkarıyordu. Şiddetini iyice artıran yağmur biraz daha kendime gelmemi sağlarken neler olduğunu kavrıyordum. Galiba biraz önce biriyle kavga etmiştim ve şuan karşımda ağlayan tahminen yabancı bir kız vardı. Yanına gitmemle beni daha yeni fark etmişcesine irkildi ve hemen yerinden kalktı.
"be-ben teşekkür ediyorum çok"
"eyvallah" bir an önce gece gece başıma iş açan kızdan uzaklaşmak için hızlı adımlarla eve yönelme eylemim kızın yine konuşmasıyla yarım kaldı.
"hey! Wait, i mean...aaa, bekle"
"yine ne var" bakın normalde bu kadar kaba bir insan değilim ama yarın erkenden yetişmem gereken bir işim, sırılsıklam kıyafetlerim ve tanımadığım biri yüzünden kaşımda bir sızı var ayrıca ben alkollüyüm!!
"Ben hotel bulamadım, sen biliyor musun yakın hotel?" evet şuan tek eksik olan kalacak yeri olmayan bir turistti ve sanırım onu da bulduk. Tepki vermeden arkamı dönüm yürümeye devam ettim ancak bir süre sonra olduğum yerde durup düşünmeye başladım. Gecenin bu saatinde, bu soğukta gidecek hiçbir yeri olmayan bir kızı yağmurun altında bırakıp gider miydim? Bir bu kadar daha sarhoş olsam belki ama şuan insan olabilecek kadar ayığım. Kabaca inledim ve arkamı dönüp hızlı adımlarla ona doğru ilerledim.
"Düş önüme gökten düşen baş belası"
SA gençler biz Aussie ve Aclin ve bu da ilk hikayemiz. Hepsi bu kadardı şimdi dağılın asfds. Beraber yazdığımız ilk hikayemiz bu o yüzden umarız sevilir. Beğenmenizi umuyoruz diyeceğimiz bir okuyucu kitlemiz yok ama umarız bir göz atmak için açanlar beğenir, sizleri seviyoruz wattpad halkı ve olmayan okuyucularımız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiliz
Teen FictionGecenin köründe karşınıza çıkan bir yabancı hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir ki?