Yol boyunca hiç konuşmadan eve geldik. Islandığı için vücuduma yapışmış pantolonumun cebinin gizemli derinliklerinden anahtarı çıkarmam kaç saat sürdü acaba diye merak etmiyor değilim. Eve girdiğim odama dalıp kendimi yatağa attım ve saniyeler içinde uykuya daldım.
-Evelyn
Bu gece beni o serserilerden kurtaran çocuk yanıma geldi ve birşeyler dedi.
"Düş önüme gökten düşen baş belası"
İlk başta ne dediğini anlamayıp suratına bön bön baktım. Ama sonra vücudunun duruşu ve bir elini ileriye uzatmasından anladığım kadarıyla beni bir yere götüreceğini düşündüm ve onunla beraber yürümeye başladım. Yol boyunca ağzımı kaç kez açıp kapadım bilmiyorum. Birşeyler sormak istiyordum ama her seferinde susuyordum. O ise ben yokmuşum gibi ilerlemeye devam ediyordu. Sonunda bir apartmanın kapısında durdu ve cebinden çıkardığı anahtarla içeri girdi. Bavullarıma yardım etseydin bariii! İki bavulu ite çeke kapıdan sokup kapıyı kapattım ve hızlı adımlarla ona ilerledim. Merdivenleri bavullarımı sağa sola çarpa çarpa çıktım. Şuan aklımda cevaplanmayı bekliyen sorular top3;
Bu çocuk ciddi anlamda varlığımı unuttu mu yoksa hep mi böyle davranır?
Bavullarım çarpmanın etkisiyle kaç parçaya ayrılmıştır ve apartmanda uyanmayan insan kalmış mıdır?
Ben nerdeyim!?!
Sonunda onun olduğu kata geldiğimde ciğerlerim bir miktar solmuştu. Önünde durduğu kapıyı açıp içeri girdi ve gözden kayboldu. Bir süre orda dikildim ama gelmeyeceğini anlayıp ben de içeri girdim. Kapıyı kapatıp yan tarafta gördüğüm koltuğa ilerledim. İlerledikçe yeni mobilyalar görüş açıma girince buranın salon olduğunu anladım. Bir süre koltuğun koluna yaslanıp çocuğun gelmesini bekledim ama gelen olmadı. Kendi başımın çaresine bakmam gerekiyordu ve ilk iş şu ıslak kıyafetlerden kurtulmalıydım. Bavulumu açıp içinden pijamalarımı çıkardım ve üstümü değiştirdim. Lanet üniversite yüzünden şu düştüğüm hallere bakın adını bile bilmediğim hatta yüzünü görsem tanımayacağım birinin evinde kalıyorum! Okumuyom ben yaa
-Rüzgar
Siktir siktir siktir. Birkaç saatlik uyku ve baş ağrısıyla çalışmam lazım, bi üç siktir daha. Alarm beynimin uyanık olan sayılı hücresine tecavüz etmeye devam ederken uykusuzluktan biryerlerde sızmış hücrelerim beni uyumaya itiyordu. Yataktan kalkınca hala dün giydiğim kıyafetlerimle olduğumu fark ettim. Aferin sana Rüzgar bir ıslak kıyafetlerle yatıp zatüre olmadığın kalmıştı o da oldu kardeşim tebrik koyuyorum sana. Hemen aceleyle sıcak bir duş alıp üstümü giyindim. Koşaradım mutfağa gidip geçen gün Esin'in yaptığı poğçalardan iki taneyi ağzıma tıkadım ve suyla yuttum. Kapının yanına gittiğimde kapının yanına koyulmuş iki bavulu görünce dün olanlar aklıma geldi. Ben galiba dün eve bir kız getirmiştim buralarda bir yerde olacaktı. Salona girince koltuğa kıvrılmış yatan kızı gördüm. Sarı saçlarını tepede topuz yapmıştı ve cenim pozisyonunun iyice büzüşmüş bir halinde koltuğun içinde minnacık görünüyordu. Harika ev sahibi ben bir battaniye bile vermediğim için üşüdüğünden bu kadar büzüşmüş olabilir miydi acaba? İçerden bir battaniye alıp kızın üstüne bıraktım ve kızı incelemeye başladım ama bu sadece birkaç saniye sürdü çünkü açmam gereken bir kafe olduğu aklıma geldi ve koşarak evden uzaklaştım. Şu hale bak ya tanımadığım bir kız evimde yatıyor ben haber vermeden evden çıkıp işe koşuyorum. Neyse geri geldiğimde gitmiş olacağı için problem yok.
Kafeyi açıp sandalyeleri yerleştirdim ve oturdum. Neyseki bugün çok yoğun değildik. Aklıma gelen dahiane fikirle telefondan Toprak'ın numarasını tuşladım
"Ne var lan göt herif ne uyandırıyorsun bu saatte"
"Siktir lan ordan uyuyormuş beyfendi ben burda senin yüzünden baş ağrısı çeken uykusuz halimle kafede sürüniyim sen orda kıçını büyüt. Yok öyle bi dünya kaldır kıçını yarım saate burda ol"
"Ya bi siktir git ne işim var benim kafede hem hazırlanmam en az yarım saat zaten bok gibi içki kokuyorum. Senden sonra bi saat kadar daha takıldım barda uykusuzluktan ölüyorum. Sen takıl ben bi iki saat daha uyur derse geçerken uğrarım"
"Peki senin yüzünden geç kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan ben kaç saniyede hazırlandım haberin var mı senin?! Olum bak itlik yapma kalk gel işte kimse yok zaten patron da satışı koydu zaten hala yok meydanda"
"Ya bok vardıda aradın amına koyim uykum kaçtı işte bekle geliyorum"
"Heh uykun kaçtıysa tamam gelmene gerek yok kaarşim sana iyi eğlenceler"
"Lan yoksa, şerefsiz ne diye ibnelik yapıyosun ya uyuycaktım ne güzel"
"Ben de seni seviyorum kardeşim"
"Ya çok piçsin Rüzgar ama varya"
"Eyvallah kardeşim"
"Kardeşin siksin seni Rüzgar emi"
"Siktiiir benim yarım saate dersim var lan şimdi hatırladım"
"Hangi kampüste"
"Sizin evin ordakinde"
"Tamam ben kalktım zaten sen hiç o mendebur patronunla cebelleşme boşuna giderim ben senin yerine"
"Mecbur gidiceksin ben ebbedi yetişemem burdan izin alsam da"
"Siktir lan ordan"
"Hadi kardeşim eyvallah"
"Eyvallah"
Ve işte tipik bir Rüzgar-Toprak konuşması. Gevşek falan ama seviyorum ibneyi. Biz Toprakla çok farklıyız ama yine de kardeş oldu bana. Benim İzmir'de benden genç karısıyla sefa süren ve benim yüzümü bile hatırlamayan babamdan başka kimsem yok. Geçimimi bu kafede çalışarak sağlıyorum ve elimdeki tek varlığım annemin babasından kalan evim. Toprak ise zengin ailenin tek çocuğu. Ailesi her ne kadar hiç iletişimleri olmasa ve robot gibi davransa da yanında. Tipik şımarık piç diyeceksiniz ama onda bundan fazlası var. Tanıştığımız an kanıtladı bana ne kadar sağlam olduğunu. İki herif beni pataklıyordu, daha tanışmamamıza rağmen dayak yiyeceğini adı gibi bilmesine rağmen daldı araya. Ben de adamların dikkati dağalınca yerden kalkıp adamlara saldırabilmiştim.
-Flashback-
"Seni tanımıyorum neden bana yardım ettin"
"Orda öylece dayak yemeni mi izleyecektim? Hah, imkansız"
"Ama kendin de dayak yedin"
"Yiyeceğimi biliyordum zaten, herifler baya sağlamdı"
"E madem biliyordun ne diye karıştın"
"Dikkatlerini dağıtmak için, o sırada sen kalkabilecektin ve beni kurtaracaktın"
"Seni kurtarmayıp kaçıp gidebilirdim de, bunu hiç düşünmedin mi"
"Düşündüm, ama sana güvenmeyi tercih ettim"
-•–•–
Sonunda kafeden çıkıp yarın açacak kişiye anahtarı teslim ettim ev yoluna düştüm. Bugün düne oranla daha sakin olduğu için çok yorgun değildim ama uykum yok denemezdi. Toprak akşam gelip notlarımı getirecekti ve bende kalacaktı. O yüzden eve gidip biraz dinlenmem lazım, bu gece yine uyku yok bana. Kaç tane film bitirmeyi, kaç pes turnuvası yapmayı planladığını bilmiyorum ama planlarında uyku olmayacağı kesin. Eve girip sıcak bir duş alma hayalleriyle kapıyı açtım ama yüzüme çarpan değişik koku beni bu hayallerden uzaklaştırıp evimde kimin ne yaptığı düşüncesine itti.
SA gençler. İşte ikinci bölümle karşınızdayız. İlk bölümle ilgili aldığımız iyi yorumlar bizi çok mutlu etti. Hikayemiz çok az kişiye ulaşmış olsa da o çok az kişinin dikkatini çekebilmek bizi mutlu etti. Umarız ileriki bölümlerde kitlemiz büyür. Bu konuda size güveniyoruz, yani diyorum ki gidin ve arkadaşlarınıza bizden bahsedin!! Sfsfs. Şaka bir yana büyümemizde sizin etkiniz büyük olacaktır arkadaşlarınıza önerirseniz çok mutlu oluruz. Sevgiler size wattpad halkı ve çoook minik ama değerli okuyucu kitlemiz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İngiliz
Teen FictionGecenin köründe karşınıza çıkan bir yabancı hayatınızı en fazla ne kadar değiştirebilir ki?