5.BÖLÜM

235 4 0
                                    

Şehzade Orhan Tiflis kapılarına ulaşmış askerini dinlendiriyordu. Erivan’dan bir miktar daha asker takviyesi yapmak istemişti Selim paşa, Orhan buna gerek olmadığını söylemişti lakin Selim paşanın içi rahat etmemiş ve 900 kişilik bir birlik göndermişti Tiflis’e doğru. Şehzade Orhan, bundan önceki seferlerin vermiş olduğu tecrübeyle gayet rahattı. Asilerin casusları ordu içine sızmış, bilgi toplamaya çalışıyorlardı. Birkaç gün sonra Erivan’daki casuslardan haber gelmişti Tiflis’e. Habere göre Selim paşa buradan 900 kişilik bir birliği Şehzade Orhan’ın yardımına göndermiş, kısa süre içinde de birliğin Tiflis'e ulaşacağını bildirmişti casus. Tiflis kumandanı Mahmut, derhal bir önlem alınası gerektiğini düşünerek bir plan yaptı. Planına göre Erivan’dan çıkan orduya şehzadenin ağzından bir mektup yazacak, mektupta ordunun durup kendisinden haber beklemesini emredecekti. Böylece destek kuvvetleri savaşa dahil olmayacak ve üstünlük asilere geçecekti. Plan kusursuzca işlemiş, her şey Mahmut’un istediği gibi gitmişti. Destek birliği mektuba anlam verememiş ancak emredildiği üzere beklemeye başlamıştı. Her şeyden habersiz olan Orhan, artık savaşı başlatmak istiyordu. Sayıca karşı taraf üstündü lakin bu Orhan’ın ilk savaşı değildi ve kuşatma konusunda tecrübeliydi. Askerlerini toplayıp savaş öncesi son konuşmasını yapıyordu.

“Aslanlarım, biz bugün buraya Allah’ın izniyle zafer kazanmaya geldik. Ne mutlu ki bu asilere hadlerini bildirmek bize nasip oldu. Benim sizlere olan inancım tamdır, biliyorum ki bu zor savaştan da alnımızın akıyla çıkacağız. Evet, bu seferki diğerlerinden farklı. Hem düşman sayıca fazla hem de savunan taraftalar. Bu bizi yıldıramaz. Aleyhimize olan her durumu lehimize çevirmesini biliriz evelallah. İnşallah yüce rabbim burada şehit olmayı nasip eder bana da sizlere de. Yolunuz açık, kılıcınız keskin olsun. Haydi aslanlarım gösterin tüm cihana Osmanlının gücünü. Ya Allah!!!”

Diye seslendikten sonra askerlerine, kılıcını çekmesiyle birlikte hücuma geçmişti Osmanlı ordusu.

Şehzade Murad Konya'da rahat durmuyor, babasının ikazlarına rağmen sürekli tebdil halde çarşıya çıkıp ahaliyi yokluyordu. Bazı düzensizliklere rast geliyor ve anında müdahale edip meseleyi çözüyordu. Sıkıntısı olan bazı esnaflara devlet hazinesinden borç verilmediği için kendi cebinden borç veriyordu.

Savaş şiddetli başlamış, surlarla ilk temas çabucak sağlanmıştı. Surlara ulaşana kadar yetmiş kadar Osmanlı askeri şehit olmuş, düşmanın 20-25 askeri öldürülmüştü. Kapıya ulaşır ulaşmaz koçbaşı devreye girmiş ve kapıyı dövmeye başlamıştı. Fazla zaman geçmeden kapı kırılmak üzereyken kapının üzerindeki surdan kızgın yağ dökülmüştü askerlerin üzerine. Kapı kırılamadan koçbaşındaki askerler telef olmuş ve koçbaşı boşta kalmıştı. Surdan bir düşman ateşlediği okunu koçbaşına atacakken bir kemankeş düşmanı vurup oku atmasını engelledi. Altı kişi hemen koçbaşına yönelip kapıyı zorlamaya devam ederken surlardan gelen ateşli bir ok, koçbaşı üzerine bulaşmış kızgın yağa isabet etmiş ve koçbaşı birden alev almış, daha da kötüsü koçbaşını tutan altı asker de ateşten nasibini alıp yanarak şehit olmuşlardı. Düşman zafer çığlığı atıp Osmanlının kapıyı aşamamasına seviniyorlardı. Savaş hiç de Orhan’ın beklediği gibi gitmiyor, sürekli asker kaybediyordu. Kapının da kırılamaması tuz biber oluyordu adeta. Nasıl girecekti içeriye? Düşman nasılsa çıkmayacaktı, bir yolunu bulup içeriye girilmeliydi aksi takdirde savaşı kazanmak mümkün değildi.

“ Daha çok var mı Toleduis? ”

“ Az kaldı, hava kararmadan orada oluruz. ”

“ Biraz dinlesek olma… ”

“ Hayır olmaz. Verilen emri unutma, zamanında orada olmalıyız. ”

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 17, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Büyük OsmanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin