Garry ib ile buluşup ona mendilini vermek için galeride buluşmaya söz vermişti. O galeriden her ne kadar nefret etsede gitmek zorundaydı. Ne zaman oraya giderse gitsin başına farklı bi macera geliyordu ve bugün de öyle olacaktı, yeni bir maceraya atılacaktı . Vahşi ,sexy ve bi o kadarda romantik. Fakat onun hiçbirşeyden haberi yoktu. Koridorda gazinirken herzamanki tablonun önüne geldiğini farketti ve içinden bi güzel sövmesiyle beraber galeriden başka bir yere gitti. O tablo lanetliydi ama yapacak bişi yoktu.
Gözlerini açtığında nerede olduğunu bilmiyordu farklı bir dünya ve farklı bir macera. Karşısındaki kahverengi saçlı çocuk ona bakıp gülümseyerek
"Sen başka dünyadan gelen insan olmalısın sonunda gelebilmene sevindim çünkü bu yazıtları sadece sen okuyabilirsin."
"Sen kimsin?"
"Ah kabalık yaptım affet. Ben Albert, Albert de morcerf. Peki ya sen? "
Garry hafif bi tebessümle kendisine uzatılan eli sıktı.
"Ben Garry."
"Tanıştığıma memnun oldum Garry. Şimdi artık gitmemiz gerek hadi gidelim."
Garry önden giden Albert i takip etti. Yıkık bi binanın içine girince etrafta yazan dili okumaya başladı.
"Şeytan herzaman onun içindeydi ölümde veya hayatta. Onu durdurabilecek bir tek aşk duygusuydu. Ama şeytan yüzünden onu kendi elleriyle katletti. Şuan acısını çekiyor. Sonsuz acısını ...."
Yazıtlar biraz ürpertici ve değişik olsada aldırış etmeden ilerledi. Önündeki tabutumsu kutuya baktı. İçini açtı sadece ayin kitapları vardı.
Garry Albert e döndü."Ne yapmam gerekli? "
"Kontu o sonsuz hapisten kurtarmanı istiyorum. Yapabilirsin dimi?"
"Hmm yapabilirim sanırım."
Bi taraftan kitapları karıştırıyor bi taraftanda hazırlıklar ayarlıyordu geriye tek bişi kalmıştı.Kontu diriltecek bi can. Bir insan canı kısaca bir kurban. Albert e baktı onu kullanamazdı. Cebinden mavi gülünü çıkardı ve bir yaprağını kopardı. Albert e döndü.
"Keskin birşeyin varmı?"
Albert ceplerini karıştırdı ve cebinden bi teltoka çıkardı
"Şuan sadece yanımda küçük bir tel toka var o da işine yaramaz bence."Garry kalkıp teltokayı elinden aldı ve aniden koluna sapladı. Canı yansa bile yapacak birşey yoktu burdan çabucak kurtulmak istiyordu.
"Hey naptığını sanıyorsun sen!?"
Albert çok kızmıştı belli oluyordu.
"Bir can kurban etmeden uyanmayacak o yüzden kapa çeneni ve otur kıçının üstüne meraketme ölmeyeceğim daha çok yaşam sürem var."
Kolundan akan kanı gülün üzerine akıttı ve sözcükleri söylemeye başladı.
"Duygularını kaybedip ruhunu şeytana satan insan. Şeytanın tüylerinden arın tekrar dünyaya dön falan filan..."
Odayı bir ışık kaplamıştı adeta kör olmuştular. Garry gözlerini açtığı anda karşısında duran insanla göz göze geldi. Sanki boşluktaydı zaman kavramı diye birşey yoktu resmen. Karşısındaki adam ona yaklaştı ve kolundan akan kana yaklaştı. Kolunu tuttu ve emmeye başladı. Garry tarif edilmez bi duygu içindeydi içine aniden ürperme gelince ondan uzaklaştı. Adam ona baktı
"Artık benimsi Garry sonsuza kadar"
Garry kafasını olumsuzca salladı
" Hayır ben kimsenin değilim ve adımı nerden biliyorsun?!"
Adam ona yaklaştı ve çenesinden tuttu.
" Ben herşeyi bilirim Garry çünkü ben ruhunu şeytana satmış bir varlığım ben Kont Monte Cristo yum"
Kont arkasından mavi gülü çıkardı ve şeytanice gülümsedi
" Ve bu gül bende olduğu sürece sende benimsin."
Oooo naptım lan ben jrjdejc ilk deneyimim acaba nasıl olcak normalde 2. Sınavlardan sonra başlamayı düsünüyordum yaniiii 9 ocak civarı fl dedim dur canım sıkılıyor gidip kitap yazam XD neyse umarım beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Count Rose (+18) (Bitti)
Fiksi Penggemarraskele uydurduğum bir hikayedir ilkez BL yazmaya çalışacam (kesin yazamıyacam) konusu gary adında bi gencin resim galerisinde tekrar bi resim aracıliyla farklı dünyaya gitmesi o dünyada neler olacak kimbilir ;))))