0.3

2.6K 237 289
                                    

Sarışın eleman yanına gelip tezgaha yaslandı. Çok nadir konuşmasına rağmen bugün Dipper ile konuşacak gibi görünüyordu. Birkaç saniyenin ardından tam da Dipper'ın düşündüğü gibi oldu ve sarışın nihayet konuştu.

"Günaydın." Sesinde duygu varsa da Dipper bulamamıştı. Bu yüzden olsa gerek o da donukça yanıtladı.

"Günaydın."

Konuşmaları burada bitecek izlenimi almış olsa da şaşırtıcı bir şekilde konuşmaya devam etti yeni çocuk.

"Adım Bill." Sarı gözleri ile kısa bir bakış atmıştı ona.

Dipper düşündü. Ne vardı o gözlerde? İçeride gizli bir mânâ mı? Anlayamıyordu. Tek bildiği garip olduğuydu. Sadece anlam olarak değil, renk olarak da garipti. Sarıydı, bal rengi değildi. Belki de kasabanın bir anormalliğiydi. Anormallik ya da değil, gözleri hayret edilecek kadar çekiciydi.

"Ben Mason."

Çünkü neden Dipper diyeyim?

Sarışının kaşları hafif çatıldı. Anlamaya çalışan bir hâli vardı. Dipper anlayışla gülümsedi.

"Herkes Dipper der." Alnına düşen saçlarını kaldırıp ona doğum lekesini gösterdikten sonra devam etti. "Büyük ayı, bu bir tür lâkap. Ya da kaderdir belki." Yeterince gördüğünü düşünerek saçlarının normal hâline dönmesine izin verdi.

"Anlıyorum." Gülümseyerek gözlerinin içine bakarken devam etti. "Bence bu çok güzel..."

Dipper sadece omuz silkti. Bill önlüğünü giymek için içeri girdi. En azından Dipper böyle tahmin ediyordu. Dipper tezgaya yaslanarak beklerken yaklaşık yirmi saniyenin ardından diğer beden de tezgaha yaslandı.

Dipper aklındakini sormak için bakışlarını ona yöneltti.

"Kaç yaşındasın?" Bill beklediği bir soruymuş gibi yanıtladı.

"Yirmi yaşındayım."

Aynı yaştayız????

İçine kapalı olması onu velet yapmaz.

Ayrıca kasları var.

Kaslarından bize ne?

Belki bir gün işimize yarar?

Yeter artık kapayın lanet çenelerinizi!

Dipper aklındaki birkaç saniyelik iç ses fırtınasını durdurmasının ardından "Ben de." diyerek cevap verdi.

Yeni konu açmak için fırsat kalmadan içeriye bir müşteri girdi ve Bill uzaklaştı.





Nihayet mesainin son dakikalarına girdiklerinde müşteriler gelmemeye başlamıştı. Dipper tezgahı silerken Bill de kirli olduğunu düşündüğü masaları sildi. Dipper bir yandan Bill'in hareketlerini izliyordu. Bacaklarını, kalçasını ve kaslı kollarını onun haberi olmadan(!) kesiyordu. Aradan birkaç dakika geçtiğinde Dipper, Bill'in titizliğini fark etmişti. Kendisine kirli gelmeyen masaları bile silmişti Bill.

Dipper iç çekip işini bitirmenin mutluluğuyla elini yıkayıp önlüğünü çıkartırken Bill, Dipper'ı etkilediği için sırıtmakla meşguldu.

Bill de nihayet ellerini yıkayıp önlüğünü çıkarttıktan sonra son dakikalar için bekledi Dipper gibi. Kafenin kapısı aralanıp içeri patronları girdiğinde Dipper ona dikkat kesilmişti.

Crew onların yanına gittiğinde elini Dipper'ın omzuna koydu. "Eline sağlık, güzel olmuş." Dipper başıyla onayladıktan sonra ekledi. "Bill ile birlikte yaptık her şeyi."

Crew pek umursuyor gibi görünmese de başıyla onayladı. "Çıkış saatiniz gelmiş, çıkabilirsiniz." Elini çekip arka tarafa geçti. Dipper onun gidişini izledikten sonra kafenin kapısına ilerledi. Bill askıdan ceketini kapıp ona yetişti. O çıkmadan durdurup ceketini uzattı.

"Tişörtün çok ince, giy lütfen." Dipper ona şaşkın bir bakış attıktan sonra onun üzerindekine baktı.

"Üzerimde kazak var, ben üşümem." Bill itirazına devam etmeyi düşünürken Dipper kabul edip aldı ve siyah ceketi üzerine geçirdi.

"Teşekkür ederim, Bill." Bill gülümseyip ona kapıyı açarken Dipper onun montunun kokusu ile gerçeklikten sıyrılmaya başlamıştı. Kapıdan geçtikten sonra ona döndü.

"Garip bir soru olacak ama nerede yaşıyorsun?"

"Ormanın oralarda bir kulube var, onun biraz ilerisinde bir ev var. Orada yaşıyorum. O kulubeyi biliyor musun?" Bill sorarak Dipper'ı incelerken Dipper yersiz heyecanı ile yanıtladı.

"Orası benim evim!"

"Gerçekten mi?"

"Mhm!" Onun bu sevinci içini ısıtırken gülümseyerek cevap verdi Bill.

"Birlikte gideriz öyleyse." Dipper başıyla ona onay verdi. Son anda bir şey hatırlayarak durdu.

"Kütüphaneye uğrasak olur mu? Oradan almak istediğim bir kitap vardı."

"Tabii ki."

Yönlerini değiştirdiler ve kütüphaneye ilerlediler. Kütüphaneye varmaları ve Dipper'ın kitabı bulması sadece yarım saat sürerken sıra gelmesini beklemek bir saat almıştı. Sanki tüm kasaba buradaymış gibi bir kuyruk oluşmuştu ve bugün tek görevli vardı. Nihayet biten sıradan sonra dışarıya çıktılar. Dipper ciğerine dolan temiz havanın tadını çıkartıyordu. İcerisi feci havasızdı ve nefes kokuyordu. Dipper ise bunu gerçekten sevmezdi.

Kulubeye vardıklarında hava kararmıştı ve Dipper onun bu saatte yola tek devam etmesini istememişti. Dipper, ona ceketini geri verdikten sonra Bill tam arkasını dönerken onun kolunu tutup durdurdu.

"Bende kal, çok geç oldu."

Bill onun eline baktıktan sonra gülümsedi. "Rahatsız etmek istemem."

Dipper onu içeri çekip kapıyı kapattı. "Burada olmandan memnun olurum, Cipher."

.
.
.
.
.

Nasıl yerde bitirdim ama nihahushshajhw.

Cehennemde Çeken Telefon||BillDip Texting||-tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin