Bana doğru döndükten sonra , tek kaşını havaya kaldırıp eşzamanlı olarak konuşmaya başladı.
" Sen ciddi misin?"
" Evet gayet ciddiyim!" dediğimde ise gülmeye başladı. Bu gülmesi beni çok sinir ediyordu.
" Şimdi sen taa Kocaeli'den Almanya'ya geliyorsun ve kendine kalacak yer ayarlamadan geliyorsun öyle mi? Hadi evi geçtim bir otelde mi bulamadım!"
" Evet ne var yani olamaz mı hıı... Sen , sen cidden ukalasın kabul et artık! " dedim ve arabadan inmek için emniyet kemerimi çıkarttım.
" Ne yapıyorsun?" dedi. Hiçbirşey demeden arabadan indim. Ben inince o da indi. Koşar adımlarla yanıma gelip kolumdan sert bir şekilde tuttu.
" Canımı acıtıyorsun bırak kolunu!" diye bağırınca hemen elini çekti.
" Bana bağırma!" diye emretti. Daha da sinirlendim. Daha çok bağırarak;
" İster bağırırım , ister bağırmam sanane!" deyince o daha çok sinirlendi. Eliyle tekrar bileğimi tutup beni kendisine doğru çekti. Uçakta olduğu gibi aramızda çok az mesafe kalmıştı.
" Bak kızım , bana insanların içinde bağıramazsın. Bunu o küçük aklına sok. Bir daha asla görüşmemek dileğiyle!." dedi ve arabasına binip gitti.O gittikten sonra bir otel bulup yerleştim. Yatağıma yatıp dinlenmeye çalışıyordum ki aklıma o geldi... Arda...
Onun yanında o kadar değişik , o kadar güvende hissetmiştim ki bu hisse anlam veremiyordum. Konuştuğumuz her dakika kavga ederek geçmişti. Olanları düşünürken daha fazla dayanamayıp uykunun kollarına kendimi bıraktım.
Sabah 9.12
Telefonumun sesiyle uykumdan uyandım. Komidinin üzerindeki telefonumu alıp kimin aradığına baktım. Tanımadığım bir numara arıyordu.
" Evet." diye açtım telefonu.
" Merhaba , hanımefendi reception'dan arıyorum da burada sizi görmek isteyen biri var." dedi almanca. En büyük hayalim Almanya ya gelmek ve üniversitemi devam ettirmek olduğu için almancayı öğrenmiştim.
Arda'dan başka birisiyle tanışmadığım için gelen o olmalıydı.
" Hemen geleceğini söyleyin." dedikten sonra telefonu kapattım ve giyinmek için yatağımdan kalktım.
Kot şortumu giydim. Üzerine de v yaka bir t-shirt giydim.
Hızlı adımlarla merdivenlerden indim , etrafa bakındım ama Arda'yı göremedim. Receptiona gidip beni kimin çağardığını sordum. Kadın eliyle dün bana bıçak çeken adamı gösterdi. Biraz gerilmeme rağmen adamın yanına doğru gittim. Arda'nın boyuna yakın bir boyu vardı. Ama Arda'nın tersine kumral değil sarışındı. Beni görünce yanıma doğru yaklaştı. Yanıma ulaştığında;
" Çok , çok güzelsin!" dedi.
Ne diyordu bu adam! Sanki dün bana bıçak çeken kendisi değildi.
" Ne diyorsun sen be!" diye çıkıştım. Birden belimden tutup beni kendine çekti. Bana sarılmasıyla bende onu kendimden uzaklaştırmak için ittirdim. Var gücümle ittirmeme rağmen bir adım bile gerilemedi. Beni bıraktıktan sonra benimle konuşmak istediğini söyledi. Merakıma yenik düşüp kabul ettim. Lobideki ikili koltuklardan birine oturduk. Ve hemen konuşmaya başladı;
"Bak Tuğçe..." dedi ve bende hemen sözünü keserek;
"Adımı nereden biliyorsun?" diye sordum. Çok normal birşeymiş gibi;
"Ben seni üç senedir tanıyorum." dedi , elindeki cigar cutter ile oynarken.
"N-ne , nasıl?" diye sorunca gözlerini üzerime dikti.
"Şöyle ki , ben bundan üç yıl önce seni Türkiye'deki Summer cafe'de gördüm. Hatta sana selam verdim. Sende bana selam verecektin ki oradan hızlı bir şekilde çıkmam gerekti." dedi ve evet hatırlıyordum.
"Aaa evet , hatırladım. Peki ya neden benimle tanışmak , yanıma gelmek yerine üç yıldır takip ettin? Sapık felan mısın?"
"Gelemezdim babanın korumaları hep yanındaydı." dedi.
Babamın adamlarının benim yanımda olmasının sebebi , beni düşmanlarından korumaktı.
Ve bu düşman bu adammıydı! İçimdeki korkuyla ayağa kalktım.
"Yoksa sen..." dememle sözümü kesti;
"Hayır , hayır o düşman değilim. O düşman benim babam!" dedi hüzünlü bir sesle.
"Tamam , tamam bunların hepsini geçtim neden bana bıçak çektin?" diye sordum.
"Seninle konuşacaktım , ama senin Almanya gibi biryerde üstelik tanımadığın biriyle konuşmayacağını düşündüm ve böyle bir çare buldum kendi kendime."
"Adını söylemedin?"
"Kerem." dedi. Ve aynı zamanda omzumu birisi dürttü.
Hemen arkamı döndüm ki , Arda buradaydı... Hemen arkamda. Gözlerinden çıkan ateşlerle ne kadar sinirli olduğunu anlamıştım.
"Konuşmalıyız!" deyip , beni elimden tutup çekmeye başladı. Diğer kolumdan da Kerem tutup " Şuan biz konuşuyoruz Arda , bırak kızı." dedi.
Arda ona bakmadan;
"Hadi Tuğçe!" dedi. İkiside benim söyleyeceğim cevabı bekler gibi bana bakınca;
"Biraz konuşalım , sonra gelicem." dememle Arda elimden çekiştirerek beni kapıya çıkarttı. Dışarı çıkınca;
"Evet seni dinliyorum." dedim.
"Ben dün biraz kabalık ettim bunun farkındayım ama özür dilemeyi pek sevmem."
"Bunun için mi geldin?" diye sorunca kaşlarını havaya kaldırıp;
"Aslında , hayır. Sana yardım etmeye karar verdim." dedi ve yamuk sırıtışını yine yaptı.
Onun aksine hiç gülmeden;
"Neden ve ne konuda?" dedim.
"Bilmem ki birden öyle esti. Dün gece kendi kendime dedim ki bu saf hiç birşey beceremez , sonra da nerede olduğunu buldum. Ev bulman ve diğer ihtiyaçlarında yardım ederim diye düşündüm."
"Bir , ben beceriksiz değilim ve iki , nasıl burada olduğumu buldun?" dememle birlikte bir kaç adım atıp bana yaklaştı. Sonra kulağıma eğilip , fısıltıyla;
"Bu benim sırrım. Ama artık ikimizin." dedi. Bu da neydi şimdi. Ne demek istemişti. Pes etmiş bir şekilde soluk verdim ve;
"Nereden başlıyoruz?" diye sordum. Bu sorum onu tatmin etmiş gibi gülümsedi.
"Güzel , şimdi sen ilk önce gidip eşyalarını topluyorsun ve buraya geliyorsun. Seni burada bekliyor olucam." dedi.
"A-ama Kerem..." deyince sözümü kesti;
"Bakıyorum da arkadaş edinme konusunda hızlısın. Hızlısın , hızlısın da Kerem ne alaka!" dedi. "Hem o burada ne arıyor ki , neden gelmiş?" diye ekledi.
"Benimle konuşmak için."
"Bence onunla görüşme , senin için iyi biri değil."
"Bu ne demek? Neden iyi olmasın ki , gayet iyi birine benziyordu."
"Sen ciddi misin? Bu adam sana bıçak çekti , hatırşıyorsun değil mi?" dedi.
Aslında haklıydı. Bana bıçak çekmişti , bide bir sapık gibi üç yıldır beni takip etmişti.
"Sen nereden tanıyorsun ki Kerem'i?" diye sorunca sustu. Arabasına doğru iki adım attı. "Seni bekliyorum." dedi ve arabanın önüne yaslandı. Sorduğum soruya cevap vermeyeceğini anlayınca fazla üstelemeden odama çıktım. Eşyalarımı topladıktan sonra anahtarı teslim ettim. Ödeme yapmak için kadına işlem yapmasını söylediğimde ödendiğini söyledi. Kesin Arda ödemişti. Lobiye baktım ama Kerem'i bulamadım. Beklemekten sıkılmış olacak ki gitmiş.
Otelden çıktığımda beni beklediği yerde hâlâ öylece duruyordu. Bana doğru gelmeye başlayınca bavulumu alacağını sanıp kulpundan tutmayı bıraktım. Ama o yanımdan geçip gitti. Nereye gittiğine bakmak için arkama döndüm. Elindeki sigara paketini çöpe attığını gördüm. Bu sinirle tekrar bavulun kulpunu elime aldım ve arabaya doğru yürüdüm. Arkamdan gelip bagajı açtı ve bavulu koymama yardım etmeden şoför koltuğunu oturdu. Bagajda işim bitince arabanın ön koltuğuna oturdum.
Bir süre öylece bekledi. Neden bekliyordu anlamamıştım. Ve bana yaklaştı , yaklaştı ve daha fazla yaklaştı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı ki , emniyet kemerimi bağlayıp , kendi kemerini de bağladıktan sonra arabayı çalıştırdı.