Tuğçe'den...
Arda'yı düşünmekten uyuyamamış aklıma gelen kötü sahnelerden kendimi tutamamış ağlamıştım. Ve bir anda zil çaldı. Koşa koşa kapıyı açmaya gittim. Bir açtım ki Arda gelmiş öylece duruyordu. Bir süre baktı öylece bana. Sırıtıyordu ama bu sırıtış çok farklıydı, alay eder gibi değildi. İçeri neden gelmediğini anlamak için öylece baktım ona. Sonra baştan aşağı süzdüm. En son ayaklarının altındaki kırmızı damlalar dikkatimi çekmişti. Ne olduğunu anlamak kısa sürdü. Tekrar göz göze geldik. Ve birden yere yığıldı. Hemen başını dizlerime aldım ve birilerinin bizi duymasını ümit ederek bağırmaya başladım. Koskoca adam şuan yerde, dizlerimin üzerinde öylece yatıyordu. Kimsenin yardim etmeyeceğini anlayınca hemen cebimden telefonu çıkarttım. Ambulansı arayıp adresi verdim. Kana pompa yapmaya başladım. Üzerimdeki hırkayı çıkartıp karnındaki yaraya bastırdım.Yaklaşık yarim saat sonra ambulans geldi. Hemen Ardayı taşıdılar. Bende arkaya Ardanın yanına oturdum. Hıçkırıklarım ve gözyaşlarım tükenmek bilmiyordu. Hastaneye geldik ve Ardayı hemen ameliyata aldılar. Uzun süre bekledim. Telefon çalmaya başladı. Benim telefonumun melodisi değildi. Ceplerimi karıştırdım. Çalan Ardanın telefonuydu. Olayın etkisinde o kadar çok kalmıştım ki ameliyattan önce Ardanın telefonunu bana verdiklerini bile unutmuştum.Çalan telefonu elime aldım. Ve kimin aradığına baktım. Kaydedilmemis bir telefon numarasıydı. Telefonu açtım ve kulağıma koydum. Bir adam konuşuyordu;
" Arda neden telefonlarımı açmıyorsun lan sen. Büyüdün de babanın telefonlarını açmıyorsun. Sana ne dedim ben Sophie yi görmek istiyorsan 3 gün sona mesaj olarak attığım saatte mekana gel yada kardeşini unut. Annenin sonu gibi olmasını istemezsin değil mi?" dedi ve pis pis gülmeye başladı.
Ve telefonu kapattı. Bu adam neden bahsediyordu. Sophie de kimdi?
Sophie denen kız her kimse Arda için çok değerliydi belli ki. Ardanın hemen iyileşmesi gerekiyordu.
Sophie denen kız her ne kadar sinirlerimi bozuyor olsada kötü durumdaydı ve yardım bekliyordu.Bunları düşünürken ameliyathaneden bir doktor çıktı.
" Arda Müller'in yakınımısınız?"diye sordu almanca.
Onaylar gibi kafamı salladım.
" Arda bey çok kan kaybetmiş eğer uyumlu kandan bulursak işimiz kolay " diye devam etti.
" kan grubu nedir?" diye sordum.
" AB Rh negatif" diye yanıtladı sorumu.
Çok şaşırdım ama kan gruplarımız aynıydı. Hemen kan verebileceğimi söyledim. Doktor beni kan verme odasına götürdü.2 gün sonra...
Arda uyanmıştı. Şuan herşey yolundaydı. 2 güne hastaneden taburcu olacaktı.
Ardanın yatağının yanındaki sandalyeye oturdum. Elimi elinin üzerine koydum.
" bugün kendini nasıl hissediyorsun?"
" gayet iyiyim ama burdan çıkınca daha iyi olacağım. "
" senin iyiliğin için buradayız Arda."Cebimde ki telefon titredi. Hemen çıkarttım ve baktım Ardanın telefonuydu ve geçen günkü numaradan mesaj gelmişti. -hazır mısın?- yazıyordu. Arda telefonu hemen elimden aldı ve ekran a baktı.
Yüzü krec gibi olmuştu.
" Ben bayginken bu numara hiç aradı mı?" diye sordu. Kendini sakin tutmaya çalışsa da endişelendiği her halinden belli oluyordu.
" Evet , bir kez aradı." demem ile hemen yataktan doğruldu. Kalkmak için bir hamle yaptı ki onu engelledim.
" Hey Arda sen ne yaptığını sanıyorsun. Yaran daha tam iyileşmedi. Buradan kalkamazsın. "
" Tuğçe bırak beni hemen hazırlanmam lazım ve gitmem lazım Sophie benim için çok değerli. " demesiyle bir anda kendimi kaybettim. Oturduğum yerden kalkıp sinirle bağırmaya başladım.
" Bir kız arkadaşın olduğunu bilseydim evine yerleşmezdim. Bir kız arkadaşın olduğunu söyleseydin her bir adımım da onuda düşünürdüm. Ve emin ol ki kız arkadaşın olduğunu bilseydim daha ilk gün Kerem le giderdim.!" Hayır, hayır şimdi olamazdı ağlayamazsın Tuğçe sakın ağlama.
" Bana bağırma Tuğçe." diye bağırdı.
Ben burada ne diyordum o ne diyordu. Ayağa kalktı ve " şuan çok saçma sapan hareketler sergilediğinin farkında mısın?!"
Küçük bir kahkaha patlattım ve ardından " Sana birşey diyim mi?" diye sordum. Kafasını evet der gibi sallayınca iyice dibine kadar girip şu sözleri kulağına fısıldadım. " Şimdi tekrar düşündüm de Kerem söylediklerinde zerresine kadar haklıymış. Ama kendimi sana kullandirtmayacağım." Sonra gözümden istemsizce akan yaşları sildim. Parmaklarımın üzerine kalkıp Ardanın yanağına bir öpücük kondurdum. " hoscakal!" Dedim ve çantamı, kabanımı alıp oradan uzaklaştım.