Romantik Anlar

104 8 3
                                    

Kocaman bir salon, hayatımda görmediğim büyüklükte dev gibi bir ev ve en önemlisi Niall'ın benim için hazırladığı salonun ortasındaki sürpriz...

Tanrım, bu harikaydı. İki tane klasik gitar, kırmızı şarap ve güller...

Bu kadar harika biri olmak zorunda mıydı? Gerçekten bayılmıştım. Bunları görür görmez koştum ve boynuna atladım ve onu kendime doğru çekip öpmeye başladım. O da öpüşmemizi sürdürürken beni kucağına alıp koltuğa oturttu.

Hemen yanımdaki koltuğa geçti. O sırada:

"Niall, bu ev harikaaa. Hep burada yaşayabilirim!" dedim ona hayranlık dolu gözlerle bakarken.

"Tamam o zaman sonsuza kadar beraber bu evde yaşarız biz de" derken bana göz kırptı. Ona bakıp gülümsedim. Yine çok tatlıydı.

Gerçekten evine hayran kalmıştım. Ona kaldığım kadar olmasa bile...

Ev üç katlıydı. İlk katında mutfak, iki salon, iki tuvalet, teras, oturma odası vardı ama henüz diğer katlara bakmamıştım. Eminim onlarda bu kadar harikadır.

"Bu ev saray gibi" diye geçirdim içimden sanki hiç böyle ev görmemiş gibi. Sonra sesli düşündüğümü anladım. Niall da bana bu yüzden kahkaha atıyordu. Aslında evet önceden hiç böyle bir ev görmemiş olabilirdim. Niall'ın da içinde olduğu sıcak bir ev... Düşünsenize evleniyoruz ve bu evde beraber yaşıyoruz. Ah ah keşke... Umarım o günleri de görürüz. Tamam sustum, çok saçmalamaya başladım :). Ama evlensek fena olmaz sanki. :)

Niall:

"Evet bir tanem senin ve benim sarayım" deyince bu saçma düşüncelerimden sıyrıldım ve beni alıp götüren mavi gözlere odaklandım. O da benimkilere... En son birbirimizi bırakınca eline bir gitar aldığı gibi 'Little Things'i çalmaya ve bana bakarak Zayn'in bölümünü söylemeye başladı. Büyüleyiciydi. İlk defa onu canlı gitar çalarken ve söylerken görmüştüm. Hem de kendi evinde. İşte diğer kızlardan farklıydım. Ve bu harikaydı, onun üstüne atlayıp öpmek istedim ama o kadar güzel çalıyordu ve söylüyordu ki bölmek istemedim. Hatta ona ben de eşlik edebilirdim. Tabii yaa, neden olmasın?

Gitar dolu odada iki adım atıp elime siyahlı pembeli klasik bir gitar geçirdim. Acayip güzeldi ve bana uyuyordu. Tam benim için yapılmış gibiydi.

Niall gitarı aldığımı görünce bana umut dolu gözlerle baktı ve yanına oturmamı işaret etti. Bir yandan da çalıyordu.

Çalarken başka şeyler de yapabiliyordu. Çok iyi konsantre oluyordu ve ona ne yaparsa yapsın gitar çalarken hiçbir şey engel olmuyordu ama ben öyle değildim. En küçük bir şey dikkatimi hemen dağıtıyordu, yanlış çalıyordum ve toparlamam uzun sürüyordu.

Ona döndüm, söz kısmına girmişti bile:

'Your hand fits in mine like it's made just for me.

But bear this mind it was meant to be

And I'm joining up the dots with the freckles on your cheeks

And it all makes sense to me'

Bu nasıl bir ses yaa?? Tatlı, sıcak ve masum... Her duyduğumda içime işleyen ve içimi ısıtan bir ses. Beni benden alıyor bu ses.

Ama tabii ki Zayn'in sesine de çok ayrı, uçsuz bucaksız bir saygım var! Kendisi gibi taş bir sese sahip. Taparım ben o sese...

Ama tabii bu Niall'a sırılsıklam aşık olduğum gerçeği değiştirmez, çünkü o benim bir tanem.

Şimdi Liam'ın bölümü geliyordu. Bana hadi sıra sende der gibi bakan o muhteşem mavi gözleri görmezden gelemedim.

Tamaaam, işte şimdi yandık. Bir yandan çalmam ve bir yandan da söylemem gerekecekti. Hem de konsantrasyonum bu kadar azken. Bunu yapabilirdim. Niall'ımın gözlerine baktım, bana cesaret veriyorlardı. Derin bir nefes aldım:

İLK VE SON AŞKIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin