4. Bölüm

48 2 1
                                    

Eve geldim ve hemen yatağıma uzandım. Çok yorgundum. Bir an telefonumun çalmasıyla kendime geldim. Arayan Liz'di . Birinci sınıftan bu yana en iyi kız arkadaşım . Onu gerçekten çok seviyordum. Çok iyi niyetli ve güzel bir kızdı. Onu denemek aklımın ucundan bile geçmedi. Çünkü zaten onun nasıl bir kız olduğunu biliyordum. Los Angeles 'a gelmiş . Benimle görüşmek istiyordu.

"Tyler ! Eski dostum , seni çok özledim."
"Ben de seni Liz ! Nerelerdesin?"
"Los Angeles'a geldim. Senin de Texas'da olduğunu duymuştum buraya gelebilme imkanın var mı ?
Seninle görüşmek çok isterim doğrusu ! "
"Oh , tabii ! Los Angeles'a taşındım . Neredesin? hemen şimdi geliyorum ! "

Liz bana nerede olduğunu tarif ettikten bir kaç dakika sonra tarif ettiği yerdeydim . Liz oradaydı . Kumral saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana o parıltılı mavi gözlerindeki içtenlikle bakıyordu. Gerçekten harika bir kızdı. İçiyle de , dışıyla da harika bir insandı. Koşarak geldi ve sımsıkı sarıldı."Tyler!! Seni çok özledim . Neden hiç aramadın ? "
Bu soruya nasıl cevap verebileceğimi pek bilmiyordum . Çünkü gerçekten Liz'i unutmuştum. Aramak aklımın ucundan bile geçmemişti.
"Oh, müsait değildim . Biliyorsun herkes iş bulmak için bir yerlere taşındı. Ben ise hala işsizim . Biraz yanlız kalmam gerekiyordu. Boş boş geziyorum . Bir de arada barlara gidiyorum !.."
"Bar mı !? Hahahahaha, bizim çapkın Tyler hiç değişmemiş! "
Evet bana çapkın demişti. Ama bunu farklı bir anlamda kullanmıştı. İlk okulda beni çok beğenirlerdi. Benden çok hoşlanırlardı ve ben onlara pek pas vermezdim. Bu anlamda kullanmak istediğinden emindim. Liz'in içini dışını biliyordum sonuçta.

"Hahahahaha , evet . Yine kızlar bana bayılıyor ! "
"Ve sende pas vermiyorsun , değil mi ? Çünkü ilk okulda ki Tyler böyleydi . "
"Evet , pas yok Liz ! "
İkimizde birbirimize gülümsedik. Liz beni ilkokuldan bu yana tanıyor ve her yıl en az yüz kere görüşüyorduk.
Evet ortalama böyleydi. Ama bu yıl pek görüşmemiştik. Bu yıl içerisinde sadece on defa görüşmüştük .
Seneye daha çok görüşmek için birbirimize söz verdik. Zaten yılbaşına az kalmıştı. Aralık ayındaydık.

Liz koluma girerek.
"Bir kafeye gidelim mi ? İki yudum kahve içeriz . Belki de senin şu çok sevdiğin şaraplardan. Sen de bana bensiz neler yaptığını anlatırsın . Ne dersin ? "
Liz'in fikri hoşuma gitmişti .
"Elbette , seninle her yere varım ! "dedim ve gamzemi çıkartarak bir gülümseme attım. Evet bir gamzem vardı ve tüm kızlar buna bayılırdı.
Liz de öyle ! Gamzemi çıkararak güldüğümde garip garip sesler çıkarıp yanaklarımı sıkardı. Tıpkı şuan yaptığı gibi .
"Aaaaaaaaa , oyyyyy , yaaaaa , uffffff, üüffff vb."
"Liz tamam ! Hahahahaha!"
"Ama böyle gülme . Şu yumuşak yanaklarını sıkıp koparasım geliyor. Özellikle de şu gamzeli tarafı! "

İleride hoş bir kafe gözüme çarptı ve Liz'i oraya doğru yönelttim. İkimizde pek farkında olmadan içeri çoktan girip bir masaya oturmuştuk bile .
İlk defa bu kadar mutluydum . Katil gibi değil . Normal bir insan gibi gezmeye başlamıştım yine.
Ama Liz daha bir güzelleşmişti. Daha da güzel olmuştu. Güzel göründüğünü anlatmaya çalışarak.
"Harikasın yine Liz ." dedim.
"Ah , teşekkür ederim Tyler. Sen de her zaman ki gibi kızların gözdesisin ."
"Uff, yapma şunu !? Hahahah!"
Biraz daha sohbet ettik ve garson geldi .
Liz bir an da çığlık attı.
"James!"
Garson başını Liz'e çevirdi ve oda bağırdı.
"Liz!"
"Oh, James . Nerelerdeydin şapşal? Seninle burada tekrar görüşmek istemezdim. Beni arayıp hatırlamanı ve ona karşılık bir randevu teklif etmeni beklerdim ."
"Liz, biliyorsun. Seni asla unutmam güzel kız ama şu sıralar iş bulma konusundaki sorunlar başımı çok yoruyor."
"Oh, şaka yapıyorum. Otursana diyeceğim ama çalışıyorsun gördüğüm kadarıyla. "
"Evet. Hahahah. Siz oturun ben sizin isteklerinizi size getireyim güzel bayan . Ne dersiniz?"
"Evet , derim yakışıklı beyefendi."

Şimdi hatırlamıştım.  Bu James Liz'in lisedeki yakın bir arkadaşıydı. Ve hatta onu seviyordu. Tabi bunu Liz'e değil , bana söylemişti. Bunu Liz'e söylememiştim çünkü onun sevgilisinin olmasını, birine aşık olmasını istemiyordum. O benim dostumdu . Onu kimseye veremezdim ve değişemezdim . O benim Liz'im idi. Liz'i sevgilim gibi kıskanıyordum. Hemde çok! Zaten Liz de ondan hoşlanmıyordu.
James istediğimiz içecekleri getirdi ve masaya koydu . Yanlız garip olan bir şey var dı ki , Liz'in fincanında istediği cappuccino yerine katlanmış bir kağıt vardı. Liz kağıdı eline aldı ve açtı . Sesli bir şekilde okumaya başladı ve mektupta şunlar yazıyordu;
"Liz. Liz'im... Seni aramak çok geçti aklımdan.  "Nerededir? Ne yapıyor? Kimle ? " diye sormak. Ama yapamadım . Şu uzun zaman içerisinde aşık olduğun bir adam vardır diye. Bunu uzun zamandır söyleyemiyorum ve burda söylediğime de inanamıyorum. Senin için belki hızlı gerçekleşebilir ama ben bunu yıllarca liseden beri bekledim Liz. Artık açıklıyorum;  Ben seni sevmiyorum Liz . Bu ne saçmalıyor dediğini duyar gibiyim. Ama evet , ben seni sevmiyorum Liz . Çünkü ben sana aşığım. Her geçen gün aşkım iki katı artıyor ve korkuyorum . Aslında bir başkasına aşık olmandan değil de , yanlış adamı sevip canının yanmasından korkuyorum. Çünkü ben seni herşeyden çok seviyorum Liz ve sana zarar gelmesinden çok korkuyorum. Sadece artık sana deliler gibi aşık olduğumu bilmeni istedim. Eğer gelirsen beklerim . Gelmessende beklerim . Ben elimi hep sana uzatırım . Sadece başkasının elinden tuttuğunda o başkasının seni , senin göremediğin uçurumdan sallamasını istemiyorum. Beni anla ve asla unutma . Seni sevmiyorum , sana aşığım güzel kız...♡ - James."

Ardından Liz'in güzel kokulu kahvesi ve o fincanın da kulpuna bağlanmış bir kâğıt daha geldi . Fincanın diğer kısmında ise küçük boş bir parfüm kutusu vardı.
Şimdiki kâğıtta ise şöyle yazıyordu.

"Liz , güzel kız. Ben uzun zamandır senin hasretini çekiyorum ve bu küçük (senin dilinde minnoş) parfüm kutusunun içine bir şekilde kokunu koymanı istiyorum . Kokun benim parfümüm. Gözlerin ışığım. Omzun yastığım ve kalbin örnek aldığım tek içi güzellik dolu kalp . Ve sen , sen HERŞEYİMSİN. Görüşmek üzere güzel kız . Bunlar sende kalabilir .

Sinirleniyordum , gitgide daha da sinirleniyordum. Bu James pisliğini görsem boğazına yapışacaktım ve boğazını patlatana kadar boğacaktım.  Yapmadığım bir şey değildi zaten. Aman Tanrım.  Gerçekten kendimi zor tutuyordum. Liz'in yüzüne bakmaktan çok korkuyordum. Yüzünün gülmesinden çok korkuyordum . Liz de onu seviyor olabilir miydi ? Liz'in bana baktığını hissettim . Sonra bende ona baktım. Evet , gülüyordu ama Liz her zaman gülerdi. Özellikle de küfür edeceği zaman ilk gülerdi,  boğazını temizlerdi ve  bir süre duraksadıktan sonra ağzından o kelimeyi çıkartırdı.
Tam da şu anda olduğu gibi .

" Siktir! "
"Ne oldu Liz?"
"Bunu biliyor muydun ? "
"Yalan söyleme şansım var mı?
"Yok Tyler !"
"O zaman evet , biliyordum."
"Ama neden ? Neden Tyler ? Neden söylemedin bana bunu ? "
"Sadece unuttum."
"TYLER! BENİM ONU SEVDİĞİMİ BİLE BİLE BANA BUNU NASIL SÖYLEMEZSİN . BU UNUTULACAK BİRŞEY Mİ SENCE ? "

Tamam. Evet , size de yalan söyledim.  Liz de James'i seviyordu. Ama ben onu kaybetme korkusundan onları uzak tutmaya çalışıyordum. Şu hâle bak , konu nerelere geldi böyle?!

Liz masadan kalktı ve kafenin personel bölümüne direk girdi. Bir kaç dakika oturduktan sonra bende peşinden gittim . İçeri girdigim an kaskatı kesildim. Liz ve James'in dudakları birbirine değiyordu. Belki de masum bir öpücüktü ama beni sinir ediyordu.
Hemen yanımda duran bir bıçağı aldım. James'e saplamayı planlamıştım  ama Liz'e de saplandı. Arkadan ikisi de şimdi bir bıçak içinde gözüküyordu. Tam bir çöp yığınıydı. Liz hemen onu nasıl öpebilirdi? Bana "Neden öldürdün şimdi Liz'i ?"demeyin. Ben bir katilim ve işim bu. Sevdiklerime bile zarar verebiliyorum. Gerçekten tam bir aptalım . Nasıl böyle bir katile döndüm ben ? Kalbim paramparça olmuştu. Dostumu da kaybetmiştim. Liz'imi.
Altıncı ve yedinci kurban ; Liz Lewis ve James Carter .

En Güzel KurbanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin