20.BÖLÜM

3.4K 91 0
                                    

Herkes gittikten sonra bende odaya çıkıp üzerimi değiştirip yatağa uzandım. Öyle bir yorulmuşum ki başımı yastığa koyar koymaz uykuya daldım.
Sabahları erken uyanmaya alıştım o kadar seneden sonra alarmın çalmasına bile gerek kalmadan uyanıyorum. Yerimden kalkıp banyoya gidip rutin işleri halledip çıktım. Dolabı açtım hangi takımı giysem diye bakınıyordum ve arkadan Alya'nın sesi geldi. "bebe mavisi takımını giy çok yakışıyor sana" deyip banyoya gitti. Elime takımı alıp askıdan çıkarmaya ve çıkardıklarımı da giymeye başladım. Gömleğin kollarını ilikledim yakayı da düzelletim ve ceketi de giydim mi tamamdır. Bazan Alyaya kızıyorum dolaba bakıp bakıp durma al birini giy şimdide ben ona benzedim. Odadan çıkıp masalon odasına gidip uyandı mı diye bakmak istedim. İçeri girdim mışıl mışıl uyuyordu. Üstünü de örtüp çıktım. Kahvaltı masasına geçip kahvaltıya başladım.

" hanımlar yakında kız istiyoruz haberiniz olsun"
"kimi kime istiyoruz"
"aysimayı umuta isteyeceğiz"
"kimden"
"babamdan"
"oğlum bilmece gibi konuşmasana hangi babandan isteyeceğiz"
"kayınpederimden aysimayı Umuta isteyeceğiz"
"ne zaman"
"bugün umuta söyleyip tamam derse ertesi güne inşallah"
"inşallah"
"ben çıktım afiyet olsun size" deyip evden çıktım.

Şirkete gitmeden önce Burcunun yanına uğraşmak istedim ve oraya doğru yol aldım. Sanki oraya giderken onun görecekmişim sarılıcakmışım gibi geliyor. İnsan ilk karısını nasıl unutabilir ki onu gerçekten çok sevdim. Mezarlığa geldiğimde bir yerden su doldurup Burcunun yanına geldiğimde üzerime suyu döktüm. Dualarımı edip yanına oturdum. Uzun uzun düşündüm. Nasıl bir duygudur nasıl bir histir ki tarif edemiyorum. Hergün gelecek gözüyle kapıya bakıyorum birine anlatsam garip gelir belki de sen nasıl bir adamsın felan der ama insan sevdiğini çaresizce ölümünü izlese nasıl tekrar evlendiğinde unutabilir unutam varsa gerçek aşk değildir onun ki. Onu ne kadar çok özlesem de içimde ki özlem hiç bir zaman dinmiyor. Masal büyüdükçe Burcu'ya benziyor gözleri bakışı tavırları kıskançlığı herşeyiyle burcu. Etraftan insanların sesini duymamla başımı gelen sese doğru çevirdim. Şu fani dünyadan biri daha göç etti. Bir annenin oğlum diye bağırması, bir babanın çaresiz boş bakması insanın içini paramparça eder. Yerimden kalkıp o yöne doğru ilerledim ve "başınız sağ olsun" diyerek ilerledim. Sanki o an Burcu'nun ölümüne gittim sandım. Yanımda bir iki kişi aralarında konuşuyorlardı.

"gencecik delikanlı trafik kazasında kamyonun altında kalmış kaç aydır yoğun bakımdaymış"
"mekanı cennet olur inşallah"

Demek ki trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiş. Anne babası perişan halde. Annesinin peşinden bir kız koşturuyordu elinde ilaçla sakinleştirici herhalde tekrar baş sağlığı dileyip tekrar Burcunun yanına geçip mezar taşını silmeye başladım. Bir yandan dualar ediyor bir yandan da mezar taşını temizliyordum. Saatte baktığım da neredeyse öğle olmuş şirkete yetişmem gerekiyor ve Burcu'ya " yine gelecem canım" deyip arabaya doğru ilerledim bir kaç adımdan sonra arabaya binip şirkete doğru yola çıktım.

Sonunda şirkete gelmiş ne kadar çok bunaldığımı bir ara vermek istediğimi hissettim. Odana geçip boş boş etrafa baktım. Sekreterim kapıyı çalıp içeri girdi ve günlük kahvemi getirdi. Teşekkür edip günlük bilgileri sundu çıktı. Bugün hiçbir şey yok boş boş oturulacak anlaşılan. Normalde Umut yanıma gelirdi ama bugün yok herhalde gelmediğine göre merak edip aradım.

"buyur abi"
"nerdesin şirkete geldim yoksun"
"dışarda az bir işim vardı abi şimdi şirkete girdim"
"odama gel konuşmamız gereken konu var"
"tamam"

Telefonu kapattığımda uzun uzun geçmişi düşündüm başımıza gelenleri nasıl atlattığımızı nasıl bu zamana geldik. Birbir düşündüm hepsini kapı çaldı içeri gelen tabi ki Umut. Umuta dün akşam ki konuşmayı anlattım o da yarın akşama halledelim dedi.

"ya umut kızları da alıp birkaç günlüğüne nir yerlere mi gitsek"
"valla iyi olur abi"
"yarını atlatalım sonra gidelim"
"olur nasıl dersen"

Şirketten çıkıp eve geldim her zaman ki gibi üst değiştir yemek ye salona geç daraldım. Evdekileri de alıp dışarı çıkmak için hazırlanmalarını söyledim. İlk başta kabul etmeseler de beni kıramayıp kabul ettiler. İlk başta alışveriş mağazasına girip bebek için birkaç birşeyler aldık. Tabi ki masal kıskançlığını çok belli ediyor ve belli etmeden ona güzel bir elbise aldım. Başka bir mağazaya girip ben hanımların peşinden gidiyordum.

"hayatım bu nasıl"
"güzel"
"peki bu"
"güzel"
"hayatım peki bu nasıl"
"güzel"
"farkındaysan bu kız çocukları için ve bizim oğlumuz olacak sen ise herşeye güzel diyorsun iyi misin sen"
"evet iyiyim yoruldum sadece bir kafeye geçelim mi sonra devam ederiz"
"olur"

Alışveriş merkezinin üst katına çıkıp bir kafeye oturduk. Garsona üç Türk kahvesi bir meyve suyu siparişini verip gitti bende o arada akşama kız isteyeceğimizi söyledim. Onlar da hemen ne yapalım akşama diye fikir alışverişine başladılar. Kahveleri içtikten sonra tekrar bir mağazaya girip birşeyler alıp çıktık. Eve geldiğimiz de masal uyumuş onu yerine yatırmıştım. Herkes odasına çekilmiş kendilerini uykunun kollarına atmıştı.

SANA ANNE DİYEBİLİR MİYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin