JIN'DEN
Ellerimi cebime koyup hızlı bir şekilde gitmem gereken yere doğru yürüyordum. Yağmur şiddetini artırırken montumun şapkasını kapamaya karar verdim.
Gittiğim sokaklar oldukça dar ve karanlıktı. Karanlık olmasının belki de sebebi gece saatin 4 olmasaydı.
Bugün prova zamanında yaşanan olay kafamdan bir türlü çıkmazken geç kalacağım için adımlarımı hızlandırdım.
Jungkook bana bir iki gündür yakın davranıyordu. Evet,bu gözümden kaçmamıştı fakat bunu hiç benden hoşlandığı için olduğunu düşünmemiştim. Belki de hoşlanmıyordu. Bunu bilmiyordum ama Namjoon'a daha fazla Jungkook'un üstüne gitmemesi konusunda uyarmıştım.
Herkesin içinde öyle bir soru sorması Jungkook'u aşırı derece utandırdığı için koşarak şirketten çıkmıştı ve geri dönmemişti. Endişeleniyordum. Hemde fazlasıyla ama bir tek ben değil herkes endişeleniyordu. Ben evden çıkalı 1 saat kadar olmuştu. Belki de eve dönmüş olabilirdi.
Barın önüne geldiğimde şapkamı açtım ve derin nefes alarak içeri girdim. İçerisi bomboştu. Sadece o vardı.
"Bugün geciktin. Borcun günden güne artıyor Kim Seokjin."
Gözlerimi devirdim. Her gün aynı tehditi duymaktan sıkılmıştım. Ona yanıt vermekten vazgeçip hızlıca montumu çıkartıp astım. Daha sonra da temizlik malzemelerini almaya gittim.
"Bugün temizlik işine tuvaletlerden başlıyorsun."
Kafamı hızlıca sallayıp malzemeleri aldığım gibi tuvaletlere girdim. Eldivenleri elime geçirirken koku midemi bulandırıyordu.
Borcun kapanması için her gece gelip bu lanet barı temizlemek zorundaydım. Yoksa peşimden ayrılmayacaktı.
Nefesi ağzımdan almaya çalışarak tuvaletleri temizlemeye devam ettim. Tuvaletlerin temizlendiğine emin olduktan sonra eldivenleri çıkarıp çöpe attım ve ellerimi yıkamaya başladım.
Temizlik malzemelerini alıp tuvaletten çıkıp bar masalarını temizlemeye başladım. Ama fazlasıyla yorgun hissediyordum. Masadaki bardağı farkedemeyip kolumun çarpması ile yere düşmesi bir oldu. Hızlı adımların yanıma doğru geldiğini hissediyordum. Yere eğilip temizlemek istediğimde arkamda bir gölge hissettim.
"Beceriksiz! Yine neyi kırdın?!"
Elimdeki camları yere fırlatıp ayağa kalktım ve onun karşısına dikildim.
"Bana bağırıp durmayı kes artık! Bende isteyerek kırmadım."
Şaşkınlıkla gözleri kocaman açıldı. Çünkü daha önce böyle ona karşı gelememiştim.
"Şuna da bakın. Kim Seokjin'in sesi çıkmaya başlamış. Borcun hiç bitmesin istiyorsun sanırım?!"
Tişörtümden tuttuğu gibi beni peşinden sürüklemeye başladı.
"Bırak beni! Pislik seni,bırak beni dedim!"
Her ne kadar onu ittirmeye çalışsam da güçlü ellerini üstümden çekmiyordu ve kurtulamıyordum.
Beni lavaboya getirip sertçe duvara doğru fırlattı ve acıyla bağırdım.
"Bundan sonra borcunu bok temizleyerek değil daha farklı yollarla ödeyeceksin!"
Sırtımın acısı tüm vücudumu sarıyordu.
Adam gelip karnıma sertçe tekme geçirdiğinde gözlerim kararmaya başlamıştı.
Saçımdan tutup kafamı kaldırıp yüzüme doğru bağırmaya başladı.
"Bundan sonra bu bağırmalarını milletin altına girince yaparsın!"
Duyduklarımın şokunu mu yaşamalıydım yoksa karnımdaki acıyı mı?
"Yarın gece 11'de burada olmazsan olacaklardan ben sorumlu olmayacağım!"
Bağırmaya devam ederek karnıma tekmeler savurmaya devam etti. Gözlerim kapanmaya ve bedenimi hissetmemeye başlamamıştım.
🦋🦋🦋
Jungkook yoldan geçen arabaları umursamayarak yurda doğru yürümeye devam ediyordu. Bugün çok fazla üstüne gelmişlerdi. O da sinirlendiği için yalnız kalmaya ihtiyacı vardı.
Yurdun kapısını kimse uyanmasına diye yavaşça açtı ve merdivenlerden ses çıkartmadan çıktı. Seokjin'in odasının önünden geçerken kapısına baktı ve ona bakmak istedi.
Her ne kadar bunu yapmaması gerekse bile dayanamayan Jungkook, Jin'in kapısını yavaşça açıp odasına göz attı.
Jin odada değildi. Yatağın hiç bozulmamıştı bile. Belki de Jiminle uyuyordur diye düşündü Jungkook. Odaya girdi.
Jin'in odasını incelerken ne kadar zevkli ve temiz biri olduğunu düşündü. Gerçekten odası çok temizdi ve çok güzel dizayn edilmişti.
Cebinden telefonu çıkarıp fotoğrafları yarışmaya gönderip göndermemek için düşünmeye başladı.
Bu fotoğraflardaki kişi Jindi ve Jin'in onu çektiğinden haberi yoktu. Birinci olursa fotoğraflarının hepsi için sergi açılacaktı ve Jin'in görme ihtimali artacaktı.
Jungkook derin bir nefes aldığında karnına giren derin ağrı nefesini kesti. Sanki karnına darbe yemiş gibiydi. Telefonun saatine baktığında saatin 4 olduğunu gördü. Neden bir anda böyle bir acı hissettiğine anlam verememişti.
Yavaşça Jin'in toplu yatağına uzandı. Fotoğraflara son kez baktıktan sonra gözünü kırpmadan fotoğrafları yarışmaya gönderdi.
Birinci olabileceğini düşünmüyordu. Ama bu yarışmaya katılmak en büyük hayaliydi. Şuan andan itibaren katılmıştı da ama birinci olmak istemiyordu.
Karnındaki ağrı yavaş yavaş geçerken uykusu geldiği için gözleri kapanmaya başladı. Jin'in yastığını kafasının altından alarak sarıldı ve yastıktaki kokuyu içine çekti. Bu Jin'in kokusuydu ve onu çok rahatlıyor,cennette gibi hissediyordu.
Göz kapaklarının üzerine ağırlık binmiş gibi hissetti ve yavaşça derin bir uykuya daldı.
BİR BÖLÜM SONU DAHAA♡
BÖLÜM HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ YAZMAYI UNUTMAYIN SEVİLİYORSUNUZ♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• FOR HIM •
FanfictionKim Seokjin & Jeon Jungkook {JinKook} "Seninle tanışmak sadece kaderdi. Arkadaşın olmak benim seçimimdi. Sana kalbimi vermek ve senin kalbimi kabul etmen ikimizin de kontrolü dışındaydı..."