• 13.Bölüm •

610 53 34
                                    

Beynime yüklenen ağrı şiddetini artıyordu. Saatlerdir beni oturdukları sandalyenin etrafında dönüp duruyorlardı. Bu iş daha nereye kadar bu şekilde gidecekti, anlamıyordum. Jimin'e güvenmek dışında başka bir çözüm yolum da yoktu, şuanlık.

"Hep Jungkook'tan para kazanıyoruz. Biraz da sen işimize yaramaya ne dersin?"

Yoongi'nin ciddi çıkan sesi ile yüzümü ona çevirip, anlamsız bir bakıp fırlattım.

"Daha önce barda çalıştığını duydum."

Taehyung, benim yerime Yoongi'ye yanıt vermişti. Ama ne konuştukları umrumda değildi. Ben onlara ne yanıt verecek, ne de dediklerini yapacaktım. Ucunda ölüm olsa bile...

"O adam seni vurduğu için hapse girmiş miydi?" Yoongi gözlerini kısarak bana bakmaya başladı.

"Amcasını vuran kişi hapse girmediğine göre, o adam niye hapse girsin?"

Anılarım beynimin içine işlerken, Taehyung'un bunu nereden bildiğini de merak ediyordum. Amcamı isteyerek öldürmemiştim. Bir kazaydı ve sırf bu yüzden bunun acısını yıllarca çekmiştim. O lanet adama borçlanmıştım. O zamanlar daha küçüktüm ve hapse girmekten çok korkarak bunu saklamaya karar vermiştim. Şuan ki aklım olsa saklamazdım. Şimdi çıkıp polise ve aileme itiraf edebilir, bu yükten kurtulabilirdim. Fakat yıllar sonra gelen itiraf ile herkes benden nefret edebilirdi.

"Amcasını mı öldürmüş? Bak sen! Seokjin senden beklenilmeyecek birşey."

Taehyung arkama geçip kafasını kulağıma yaklaştırdı. "Bir kere daha bu konu yüzünden tehdit edilmek istemezsin değil mi?"

Ona yanıt vermedim ve kafamı ondan uzaklaştırdım. Ama ben kafamı uzaklaştırınca bana daha çok yaklaştı.

"İstemezsin sanırım. O zaman bu gece o bara gideceksin."

~

Bardan içeri adım attığımda yüksek ses beni rahatsız etmeye başlamıştı. Gerçekten bunu yaptığıma inanamıyordum ama başka çarem de yoktu. Teslim etmem gereken çantayı elimde sıkı sıkı tutarak, cebimden, Taehyung'un vermiş olduğu telefonu çıkarttım ve ekrandaki mesaja baktım.

Taehyung: Adamın kafasında kırmızı bir şapka var. Onun yanına git ve otur.

Telefonu kapatıp cebime geri koydum ve etrafta göz gezdirerek adamı aramaya başladım. Kırmızı şapka ışıkların altında çok net parlıyordu.

Oraya doğru yürümeye başladığımda aniden koluma güçlü bir el sarıldı ve beni kendine çekti. Ben ne olduğunu anlamadan ve o kadar kişi arasından bunun kim olduğunu anlayamadan, tuvaletlere kadar getirilmiştim.

"Jungkook!"

Sonunda baş başa kaldığımızda kim olduğunu anlamıştım ve elimdeki çantayı düşürdüm. Hızlıca boynuna sarılmıştım. Onun da güçlü kolları belimi sardı ve dudaklarını boynuma bastırdı.

"Seni çok özledim."

Jungkook'un eşsiz sesi kulaklarımı doldurmuştu. Kaç gün sonra onu hiç beklemediğim bir anda görmek bana çok iyi gelmişti. Kafamı boynuna gömdüm ve gözümden akan yaşlara engel olamamıştım.

"Şşş... Sevgilim ağlama. Ben buradayım."

Bana destek verircesine sırtımı sıvazladı ve ellerini yüzüme yerleştirdi.

"Her bir detayını aşırı derece çok özledim."

Dudaklarımızı birleştirdi. Bir o kadar derin, bir o kadar da özlemle öpmeye başlamıştı beni. Bende ona aynı şekilde karşılık vermeye başladım. Beni öperken, gözlerimden akan yaşları siliyordu. Bende ellerimi, göğsüne yerleştirdim.

• FOR HIM •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin